Türkiye’nin son zamanlarda en çok konuştuğu kelimelere bakıldığında, “Siyaset, mafya, reis, kirli, süslü, hesaplaşma, namussuz, düşkün, ahlaksız, peynir, pudra şekeri, kokain, gemi, eroin, uyuşturucu, tosuncuk, savaş, silah, vurmak, fedai, racon, çete, pelikan, gelin, damat, mert, namert, ölmek, öldürmek...” diye sıralanıyor. Millet, olup-biteni Brezilya dizisi tadında izliyor. Yoksulluk, yolsuzluk, genç işsizlik, aşısızlık, üniversite gençliğinin yüzde 70’inin bunalıma girmesi konuşulmuyor. Sağlık, sanat, edebiyat, bilim, eğitim, kalkınma ve ekonomik refahın yaratacağı mutluluklar gibi yaşamsal öncelikler, bol atraksiyon arasında kayboldu. Yaşamak ve yaşatmaya dair gerçekler, mafya-siyaset savaşında yok oluyor.

ACILARA TUTUNMAK

Mafya-siyaset savaşında ‘sokak dili’ eleştirilse de sokağın sesi duyulmuyor. Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’i bilirsiniz. Aslında 1950’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü mezunu bir öğretmendir. Siyasi suçtan tutuklanınca 5 yılı dolmadan öğretmenlikten atıldı. Sınıfların kapısı yüzüne kapatılsa, çok sevdiği öğrencilerinden ayırsa da gerçekleri anlatmaktan vazgeçmedi. Sivas sokaklarını mesken tutup, Anadolu insanının derdini kırık daktiloda satırlara döken bir arzuhalci oldu. ‘Acılara Tutunmak” şiirinde, yüreğini başkaldıran dizelere açtı. İhaneti affetmeyen satırlarını, bir ok gibi kalplere sapladı. Aç kalmamak için inşaat işçiliği de yapan Korkmazgil, şimdilerde çok konuşulan duvardaki tuğlaları, yalan ile gerçek arasından çekiyordu.

MAVİ BİR ÇOCUK

Hayatın acımasız gerçeklerine toslattığı insanlar, yaptıkları ve yapmadıklarıyla yüzleşiyordu. ‘Yalanmış hepsi yalan, savrulup gitmek varmış ayrı yörüngelerde’, ‘Acı çektim günlerce, acı çektim susarak’ dizeleriyle sırtınızı dayayabileceğiniz bir duvar olmadığını haykırdı. ‘Mutluluk mavi çocuk, oynardı aramızda’ diyen şair Korkmazgil’in mavi çocukları gerçekten de mutlu muydu? Mavi bir çocuk olan Arda Mavi’yi hatırlayalım. Annesi öğretmen, babası mühendis. İlkokulda kodlama çalışan, meraklı bir çocuktu. Ayrancı Lisesi’nde okurken yapay zekayla işaret dilini her dilde yazıya çeviren ‘Sesgoritma’ icadıyla TÜBİTAK Türkiye birincisi oldu. Türkiye’yi temsilen Amerika’ya gönderildi. Dünya 4’üncüsü olup madalyayla döndü.

KAPILAR KAPANDI

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, MEB Ziya Selçuk, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal karşılayıp, “Aferin mavi çocuk” diye sırtını sıvazladı. Sonra ne mi oldu? Mektubunda son 1.5 yıldır yaşadıklarını Arda Mavi’den okuyunuz: “Türkiye’yi, ABD’de temsil edecek projemizi geliştirmek için gereken 18 bin lirayı bile sağdan soldan zar zor bulup yarışmaya yetişip Dünya 4’üncülüğü kazandık. ABD’de yarışmada olduğum için Türkiye’de YKS’ye giremedim. Yapay zekada dünyanın en iyi üniversiteleri çağırdı. Uçak bileti bile alacak param yoktu, gidemedim. Bakanlar tebrik edip destek sözü verip, fotoğraflar çektirip, haberler yaptırdı. Bir kuruş burs vermeyip bir daha sormadı.”

BAKANLAR SUSTU

“Varank ve Selçuk’a, ‘Ben ve benim gibi başarılı ama maddi olarak yetersiz öğrencilere niye burs vermiyorsunuz?’ diye sordum, sustular. NASA’dan çağırdılar. TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’a anlattık. Bize, ‘Akraba ziyaretine göndermiyoruz’ dedi. Tuhaf ama aynı bakanlıklar hâlâ alanımda rapor sunmamı isteyip, konuşmacı olarak çağırıyor ama destek olmuyorlar. İktidar partisi üyesi insanlar ise sınırsız burs alıyor. Covid-19’a rağmen birçok zorluğa katlanıp, eğitim bursu ve iş bulma ümidiyle Amerika’ya gittim. Şimdi bir yandan Kuantum Hesaplama alanında yazdığım seriyi yayınlıyor diğer yandan Los Angeles’da Refik Anadol Studio’da inovasyon üretiyorum. Bu zor dönemle başa çıkmayı başardığım ve bir çok gence motivasyon kaynağı olduğum için kendimle gurur duyuyorum.”

GÜLÜMSE BAŞKAN!

Türkiye’nin bilim ve teknolojide ayağına vurulan prangaları parçalayarak ancak 2053 hedeflerine ulaşabileceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler, ısrarla hayal kurun, hayallerinizin peşinden koşun” dese de gençlerin hayalleri desteklenmiyor. TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, Türkiye’ye daha geçen hafta uluslararası başarılar kazandıran çocukları bugün kabul edecek. Sorulacak soruları, önceden bildirmeleri istenen bir mesaj da gönderildi. Fotoğraflara gülümseyip, sırtları sıvazlanıp, sorun yokmuş gibi davranılacak. Türkiye’nin geleceği bilime inanmış mavi çocuklar, koltuklara vitrin süsü yapılacak. Süper beyinlere kapatılan her kapı, Türkiye’nin kalkınmasına yapılan ihanettir...