Siyasetçiler sıklıkla, toplumun karşısına eğitim, sağlık, hukuk, ekonomi, tarım, teknoloji, çevre gibi birçok alanda reform söylemleriyle çıkar. Reform nedir? Fransızca kökenli bu kelime, ‘yenilikçi hareket, düzeltme’ anlamına gelir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da muhtelif tarihlerde ekonomi, hukuk ve eğitimde reform yapacağını söylüyor. Türkiye’nin, eğitim-öğretim reformuna acil ihtiyaç duyduğu, müfredat tadilatı yerine topyekun eğitim reformu yapılması gerektiğini anlatıp,“Eğitimde reformu sabote ettirmem” diyerek, yenilik karşıtlarına (!) kızıyor.

ADRES DEĞİŞTİ

Ders kitapları, sınav sistemi, bilimsel eğitim, teknolojiye uyum, iş dünyasıyla entegre mesleki eğitim, üst düzey düşünme, üstün zekalılara özel eğitim gibi birçok içerik sıralanıyor. Yılların eğitimcileri ilk kez duymuş gibi, ‘eğitimde reform’ diyerek, sevinç çığlığı atıyor. Oysa, AKP’nin 19 yıl önce yayınladığı ilk seçim bildirgesinde eğitimle ilgili bunları yapmak istediği zaten yer alıyor. Tek fark, bu kez reformun adresi değişti. Eğitim Bakanlığı yerine, başkan vekilliğini hukukçu Prof. Dr. Yavuz Atar’ın yaptığı Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu yapacak. Kurul ilginç isimlerden oluşuyor.

TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ

Mühendisi bol bu kurulda tek kadın üye Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu çevre mühendisi. İçlerinde eğitim alanında en marka isimlerden biri Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu inşaat, Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Umran İnan ve Prof. Dr. Abdullah Atalar elektrik-elektronik, Prof. Dr. Öktem Vardar makine mühendisi...Özel Öğretim Kurumları eski Genel Müdürü Kemal Şamlıoğlu ile Eğitim Bir Sen Kurucu Başkanı, aynı zamanda AKP eski milletvekili Ahmet Gündoğdu öğretmen kökenli. İşletme Profesörü Ahmet Cevat Acar da bu kurulda var. Eğitim politikalarını belirleyici kurulda tek bir eğitim bilimci yok!..

EĞİTİMCİYE KAPALI

19 yılda 7 kez Eğitim Bakanı değiştiren AKP’nin eğitim kökenli tek Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da kurul üyeleri arasında yer almıyor. Üyeler arasında yine bakanlık bürokratları, il milli eğitim müdürleri, eğitim sendikaları, sivil toplum, eğitim fakültelerinden hocalar ve aktif görevde öğretmen de yok. Eğitimde ortak aklın tek adresi Milli Eğitim Şurası’nın 20.’si zaten iktidar istemediği için 7 yıldır toplanmıyor. “İktidar, eğitim reformunda bu kadar istekli ise 19 yıldır neden yapmıyor?” denilebilir. Cumhuriyetin, yenilikçi, bilimsel tüm eğitim reformları iktidarın siyasi bakış açısına göre çağ dışı bir reform erozyonu zaten geçirdi.

TORUNLARI SORMA

Atatürk, 97 yıl önce Tevhid-i Tedrisat’la eğitimi MEB çatısında topladı. Gizli veya açık din eğitimi yapan vakıf, dernek, medrese ve sıbyan mektepleri eğitimde birlik için kapatıldı. Mahkemelerin, ‘Yasaya aykırı, okula giremezsin’ kararlarına rağmen, kapıdan kovsalar bacadan okullara giriyorlar. Din ağırlıklı ders seçimi için daha 2 hafta önce müdürden, müftüye, imamdan, tarikat vakıflarına kadar çok ciddi organize oldular. Siyah önlüğün birleştirdiği eğitim, medreseler ve modern okullar arasına sıkıştırıldı. Medrese ve sıbyan mekteplerini savunanlar ilginç ama kendi çocukları ve torunlarını İtalyan Dr.Maria Montessori’nin özgürlük odaklı ‘Montessori Felsefesi’ ile eğitim veren kolejlere gönderiyor.

ÖĞRETMENSİZ REFORM

AKP’nin 19 yıllık iktidarında, milli gelirden 1 trilyon 286 milyar lira eğitime aktarıldı. Reform yapmak için önce eğitime yatırım yapmak gerekir. 2002’de yatırım bütçesi yüzde 17.1 iken bu yıl yüzde 7.6’da kaldı. Anadolu, fen ve sosyal bilimler liselerine bu yıl 839 milyon lira, imam hatiplere 459 milyon yatırım yapılacak. Din eğitimi için 3 yıl içinde 1.4 milyar liralık yatırım planlandı. İHL sayısı 5 bini aşarken, ülkede 310 fen lisesi var. Yatırım bütçesi din eğitimine akarken, bilim temelli eğitim reformu beklenemez. İktidar, 85 yıl önce köy eğitmenleri için bile kanun çıkaran Türkiye’de daha seçim vaadi Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu bile çıkarmadı. Eğitim reformu öğretmensiz mi yapılacak?...“Biz imamlarla yapıyoruz!..” denilecekse, eğitimciler boş yere eğitim reformu için heyecanlanıp kafa yormasın.