Türkiye’de emeği ile çalışanların yarısı, adı artık “sefalet ücreti”ne dönüşen asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. İnsanlarımız mutsuz. Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 25’i bulmuş durumda. Gençlerde bu oran yüzde 30’lara yaklaşıyor. Bu sarmalda iş bulup çalışanlar da, “sefalet ücreti”ne, yani açlık içinde yaşamaya mahkum oluyorlar.

Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası’na göre; sorunu çözmek için asgari ücrete zam yapmak yeterli değil. Daha derinlere inip adil bölüşüm modelini uygulamak gerekiyor.

Adil bölüşüm modelini de şöyle anlatıyor:

★★★

“Gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde asgari ücretliler çalışanlar içinde yüzde 10 civarında iken, bizde bu oran, çalışan kesimin yarısını oluşturuyor. Asgari ücret, Arnavutluk’la birlikte Avrupa’nın en düşüğü... Okuru rakamlara boğmak istemem ama, brüt asgari ücret konusunda Avrupa’dan birkaç örnek vereyim.

Lüksemburg              2200 Euro

Almanya                   1530 Euro

Yunanistan                 758 Euro

Bulgaristan                 332 Euro

Türkiye                        247 Euro

Arnavutluk                 245 Euro

Yılbaşında Türkiye’deki asgari ücret net 2.825 lira, karşılılığı da 311 Euro veya 380 dolardı... Bugün 311 Euro 247 Euro’ya, 380 dolar 283 dolara, yılbaşından bu yana 10 aylık enflasyonu yüzde 40 kabul edersek de 2825 lira gerçekte 1695 liraya düştü... (Açıklamalarım yayımlandığında daha da düşmüş olacak.)

★★★

Bu şartlarda asgari ücret zammı ne kadar olmalı? Bugünkü hükümet, memur ve emekliye yüzde 8-12 arasında zam yapacak. Ama asgari ücrette daha fazla zam yapılacağı anlaşılıyor. Patronlar bile çalışanların açlık, sefalet ve mutsuzluğuna öylesine şahit oluyorlar ki, “Bu mutsuzlukla işçilerin verimli çalışması mümkün değil” diyorlar. TÜSİAD’ın ekonomistleri asgari ücrete yüzde 25 zam bekliyor. Bana göre en az yüzde 50 olması gerekir. Ama tahminim hükümet asgari ücrete 2022’de cezalar ve harçlar için uygulayacağı yeniden değerleme oranı kadar, yani yüzde 36.2 kadar zam yapabilir.

★★★

Ancak sorunu asgari ücretin ya da ücretlerin enflasyon karşısında ne kadar eridiği ile değil, daha derine inerek çözmemiz gerekiyor. Her şeyi, (kur, faiz, ücretler, kârlar, vergiler, tarım ürünleri fiyatları, hammadde fiyatları vs) enflasyona göre endekslersek, enflasyon bir sarmala dönüşür ve iyice yapışkan hale gelir. Enflasyonu kısmak için bugüne kadar uygulanan ücretleri ve tarım kesiminin fiyatlarını düşük tutup insanları sömürmenin de sonuç vermediği, ekonomiyi krizlere soktuğu ortada...

O nedenle geçici çözüm olarak, evet asgari ücreti rahatlatan zam yapalım ama ekonomideki yapısal değişim modelini de konuşalım.

★★★

Bu sarmaldan çıkışın tek yolu var: Hep birlikte üreteceğiz ve ürettiğimizi adil bir şekilde bölüşeceğiz. Ürettiğimizi adil bir şekilde bölüşme modelini geliştiremezsek, adil bölüşümü iktidarların insafına bırakırsak, asgari ücrete ya da diğer ücretlere, tarım kesimindeki fiyatlara ve çiftçiye hiçbir zaman hak ettiğini sağlayamayız.

Bir ülkenin rekabet gücü, hem kalkınmasını ve zenginleşmesini belirler hem de ürettiğinin adil bölüşülüp bölüşülmediğini gösterir.

Gelişmiş ülkelerdeki rekabet gücünün formülü şöyle:

Rekabet gücü= İşgücü (Milli gelirin yüzde 60’ını alıyor) + güçlü STK’lar + ileri teknoloji

Türkiye’de rekabet gücü= İşgücü (Milli gelirin yüzde 30’unu alıyor) +hak arayan işgücüne karşı polis copu, jandarma dipçiği - örgütsüz toplum

★★★

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde emeği ile çalışanlar, üretilen milli gelir içinde yüzde 55 ile yüzde 65 arasında pay alırken, Türkiye’de emeği geçinenler yüzde 30 seviyesinde pay alıyor. Asgari ücreti ister yüzde 25 ister yüzde 50 artırın, geçici bir rahatlık sağlanacak ama milli gelirin adil bölüşümü sorunu çözülmeyecek. İşte milli gelirin bu dağılım tablosu nedeniyle, mesele sadece asgari ücrete zam yapmakla çözülemiyor.

★★★

İşgücünün ve insanın eğitimini artırmak zorundayız. Buna göre verimliliğini yükseltmek ve milli gelirden aldığı payı artırmak durumundayız. Ancak şunu da vurgulamalıyım: Sadece iyi eğitim yeterli değil. Türkiye’de kendi alanında iyi yetişmiş, iyi eğitim almış kişiler bile sefalet ücretine razı olarak çalışıyorlar. Önemli olan işgücünün hak ettiğini alacak demokratik ortamı sağlamak ve hukuki mekanizmayı kurabilmek.”

★★★

Meriç Köyatası’nın önerileri böyle.

Bunların yapılabilmesi için de bir an önce seçime gidilmesi, demokratik düzenlemelerin yanı sıra, ekonomide yapısal dönüşümü ve adil bölüşümü sağlayacak güven verici bir iktidarın işbaşına gelmesi gerekiyor...