Genç gazeteci o cumartesi sabahı deliksiz bir uyku çekmek istiyordu, ama olmadı. Yatağının başucundaki telefon zır zır çalmaya başlayınca, erkenden uyanmak zorunda kaldı. Arayan, çalıştığı gazetenin deneyimli editörlerinden biriydi. “Muhalefet partisinin merkez binasında 5 hırsız yakalanmış. Adliyeye götürülüyorlar. Sen de orada ol!” diyordu. Kalkıp aceleyle giyindi, koşar adımlarla evden çıktı. Adliyeye giderken, sıradan bir hırsızlık olayıyla karşılaşacağını düşünüyordu. Fakat düşünceleri mahkeme salonuna girer girmez değişiverdi. Çünkü tümü takım elbiseli olan hırsızlık şüphelileri yakalandıklarında üzerlerinde yüzlerce dolarla birlikte, dinleme cihazları da çıkmıştı!..

Sanıklar önce yargıcın sorularına cevap vermemeyi denediler. Ama yargıç, olayı aydınlatmaya kararlıydı. Nitekim soru yağmuru karşısında bunalan sanıklardan biri mırıldanmaya başladı. Yargıcın “Yüksek sesle konuş!” diye bağırması üzerine de, kimliğini açıklayıverdi: “Ben hırsız değil, gizli servis elemanıyım!..”

★★★

Muhabir gazeteye dönünce güvendiği meslektaşlarından birine bu çarpıcı itirafı anlattı ve üzerlerine birlikte gitmeyi teklif etti. Arkadaşı da kendisiyle aynı kanıdaydı.

Hemen kolları sıvayıp, dünya demokrasi tarihinin en büyük skandallarından birini aydınlatmaya koyuldular.

İki gazetecinin bir yığın tehlikeyi göğüsleyerek, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına hizmet amacıyla yaptığı soruşturma, sonuç vermekte gecikmedi.

Başkanın, muhalefet partisinin genel merkezini dinlemesi için gizli servise emir verdiği belgelendi.

★★★

Özetini sunduğum Watergate Skandalı, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1972-74 yılları arasında yaşandı.

Skandalın belgelenme sürecinde, soruşturmacı gazeteciler Bob Woodward ve Carl Bernstein tarihe geçen mesleki başarılar sergilediler.

Dünyaca saygın kurumlardan sayısız ödül kazandılar.

Amerikan Gizli Servisi’ne (CIA), muhalefetteki Demokrat Parti’nin genel merkezini dinlettiği ortaya çıkan Başkan Richard Nixon, ikinci kez seçilmiş olmasına karşın, 1974’te istifa ederek görevini bırakmak zorunda kaldı.

★★★

Bir de bize bakalım:

Son dinleme skandalı bombasını Sedat Peker patlattı. Peker, Bodrum’daki Paramount Otel’e Sezgin Baran Korkmaz ve birlikte hareket ettiği kişilerin nasıl çöktüklerini anlatırken, iş insanı Cihan Ekşioğlu’nun İsrail’den 3 milyon dolara aldığı bir yazılımı devlete 50 milyon dolara sattığını öne sürdü. Peker ayrıca, bu otelde Cihan Ekşioğlu’nun konuğu olarak kalan önemli mevkideki birçok kamu görevlisinin gizlice görüntülendiğini de iddia etti.

İddiaların odağında yer alan Cihan Ekşioğlu’nun ise bir magazin dergisine verdiği röportajda Peker’in dile getirdiği yazılımları devlete sattığını söylediği ortaya çıktı.

Ekşioğlu o söyleşide şunları söylüyordu:

“... Bunun dışında sosyal medya çözümleme ve takip işleri var bizde. Biz takip etmiyoruz bunları çözümleyen sistemleri istihbarat servislerine satıyoruz. Bu da örneğin Twitter’daki hareketliliği takip edebiliyorsunuz, hangi noktadan çıktığını, çağrıların nereden geldiğini kimin kiminle neler yaptığını çözümleyebiliyoruz.

Bunun içinde sosyal medya ve WhatsApp yazışmaları da var. Bunlar çözümlenebiliyor. Biz bu işleri yapmıyoruz bunları devletin istihbarat teşkilatı yapıyor. Biz bu takibin yapılabilmesi için bir takım yazılım ve sistem geliştiriyoruz. Dubai’de bizimle çalışan 100’e yakın Hintli ve Pakistanlı mühendis var. Bu konuda onlar çok iyidir. Uydu takip sistemleri, sosyal medya takip sistemleri üzerine çeşitli yazılımlar var.

Biz bunları istihbarat servislerine satıyoruz. Onlar bunların üstüne kendi teknik alt yapılarını birleştirip halkın can ve mal güvenliği için terörist grupları takip ediyor.

★★★

Normal vatandaşlarımızda bile dinleniyor muyum, takip ediliyor muyum gibi bir algı var. Suç işleyen insanın tedirgin olması lazım. Devlet vatandaşın özel yazışmasıyla uğraşmaz. Eğer bir terörist isen devlete karşı faaliyetin varsa, kamu düzenine karşı bir faaliyetin varsa, o zaman incelenirsiniz. Zaten o zaman gizli haberleşme yöntemlerini benimsediğin için devlet de o yüzden takip eder. Devlet durup dururken vatandaşın WhatsApp’ında ne yazıyor diye onu takip etmez ki. Ailevi ya da özel yatak odası ilişkilerini takip etmez. Ama vatandaşta böyle bir psikoloji var. Devlet düzenine, kamu düzenine karşı bir faaliyetiniz yoksa dinlenseniz de bir sıkıntı yok sonuç olarak...”

★★★

Sedat Peker’in iddialarından ve Cihan Ekşioğlu’nun açıklamalarından 10 tane Watergate çıkar!..

Bugün için unutturulmak istenilse de yarın, öbür gün mutlaka çıkar!..