Ünlü belgeselci, Kaptan Jacques Cousteau orayı “yeryüzündeki cennet” olarak tanımlar.

Gerçekten de öyledir.

Okluk Koyu, bir benzerine ancak rüyalarda rastlanabilecek kadar güzeldir...

Ben, o rüyayı gören şanslılardan biriyim.

★★★

Merhum Turgut Özal Cumhurbaşkanı...

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, kendisiyle bir TV röportajı yapacak.

Çekimin yönetmenliğini üstlenmemi rica edince, kamera ekibiyle birlikte, Okluk’taki yazlık konuta gittik.

Daracık yolda Okluk’a doğru ilerlerken ağaç ve bitki çeşitliliğinin yeşilin her tonunu yöreye serpiştirdiği büyüleyici güzelliklerin arasından geçiyor, masmavi denizle kucaklaşan harikulade doğayı hayranlıkla seyrediyorduk.

“Yoksa rüya mı görüyorum” dedirten görüntüler bizi Okluk Koyu’na, Cumhurbaşkanlığı Yazlık Konutu’na götürünce kendimize geldik!..

Çünkü ortada konut diyebileceğimiz büyüklükte bir yapı yoktu.

Küçücük ev, şimdiki görkemli Yazlık Saray’la kıyaslandığında ancak müştemilat, minik bir eklenti gibi kalıyordu.

★★★

Biz verandada çekim hazırlıklarını yaparken Semra Hanım “Öğle yemeğimizi kendim yapacağım” diyerek mutfağa yöneldi.

Turgut Bey de bizi papağını Cabbar’la tanıştırdı. Eliyle çevreyi işaret ederek “O kadar güzel ki, dokunmaya kıyamıyoruz” dedi.

Röportajı bitirdiğimizde yemekler de hazır olmuştu.

Yemek dediğime bakmayın:

Nohutlu pilav, salata ve şimdi tam hatırlayamadığım sütlü bir tatlı...

Yemeğimizi yiyip, kahvelerimizi de içtikten sonra vedalaşarak ayrıldık...

Turgut Özal


★★★

Yolda eskortlar yoktu!

Güvenliği kalabalık olmayan bir koruma ekibi sağlıyor, denizden gelebilecek tehlikelere karşı da bir Sahil Güvenlik botu bekliyordu.

Çevredeki bir köyde konuştuğumuz yurttaşlar Cumhurbaşkanı Özal’ın zaman zaman kendileriyle sohbete geldiğini söylüyorlardı.

★★★

Artık günümüze dönelim:

Yazlık Saray’ın fotoğrafları, projenin mimarı Şefik Birkiye tarafından paylaşıldı.

Saray’ın bulunduğu konumu ve çevresini eski fotoğraflarıyla karşılaştırdığınızda, bizim aralarından süzülürken çeşitliliği karşısında büyülendiğimiz ağaç ve bitki örtüsünün büyük kıyıma uğradığı görülüyor.

Ayrıca o daracık yol gitmiş, yerine ağaç katliamıyla açılan bir otoyol gelmiş.

Üstelik vatandaşın geçmesine asla izin verilmeyen, hatta koruma ordusunca kuş bile uçurtulmayan bir otoyol!..

Yani o eski doğal güzellikten eser kalmamış.

Plajına, zihinlere “Salda Gölü’nden mi getirildi?” sorusunu yerleştiren beyaz kum püskürtülmüş ve yapay bir görünüm sağlanmış.

★★★

Gözlerim Özalların anılarını taşıyan o yazlık konutu aradı ama göremedim.

Oluşturulan kartpostalı çirkinleştireceği düşünülerek yıkılmış, ya da fotoğraf karelerinin dışında bırakılmış olabilir!

Demem o ki;

Proje fotoğraflarına bakarken “Yazlık bir Cumhurbaşkanlığı konutu için onca doğa katliamına, şatafata, görkemli yapılara, milyonlarca lira harcamaya ne gerek var?” diye sormadan geçemedim.

Hele yurttaşa porsiyon küçültmesinin tavsiye edildiği, tasarruf tedbirleri kapsamında devlet dairelerine günlük gazetelerin alınmasının yasaklandığı, fırınların önünde askıda ekmek kuyruklarının oluştuğu şu darlık günlerinde!..