Siz, ABD’nin talebiyle halen Avusturya’da tutuklu bulunan Sezgin Baran Korkmaz’ı SBK Holding’in sahibi olarak biliyorsunuz değil mi?

Ben de öyle sanıyordum!..

Ama günlerdir yaptığım araştırma sonunda gördüm ki Korkmaz, asıl patron değil!

Onun da patronu var: Levon Termendzhyan,  ya da T.C. vatandaşı olmamasına rağmen ülkemizde kullandığı isimle Lev Aslan Dermen...

Asıl patron o!..

Resmi belgelerde Levon Termendzhyan, SBK Holding USA’nın Yönetim Kurulu Başkanı, Jacop Kingston Başkan Yardımcısı, Sezgin Baran Korkmaz ise üye olarak yer alıyor...

Termendzhyan, Mormon Tarikatı’nın önde gelen isimleri Jacop ve Isaiah Kingston kardeşlerle birlikte cezaevinde tutuluyor.

Yargılandıkları Utah Bölge Mahkemesi, adı daha önce saldırı ve dolandırıcılık işlerine karışmış bulunan Levon Termendzhyan’ı 130, itirafçı olan Kingston kardeşleri de 30’ar yıl hapse mahkum etmiş durumda...

Suçları ise; yenilenebilir enerjiyi arttırmak amacıyla biyodizel üreticilerine sağlanan yüzlerce milyon dolarlık teşviki hileli yollardan cebe indirip Türkiye gibi ülkelere aktarmak!..

★★★

Temyizdeki davada Termendzhyan’ı savunan avukat da önemli bir isim: Mark Geragos.

Önemli, çünkü bu kişi, 1982 yılında kendi kullandığı araçla işine gitmekte olan Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı şehit eden Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları (JCAGARA) adlı örgütün üyesi, terörist Hamping Sassouniyan’ın afsız müebbet hapse mahkum olmasına karşın, Şubat 2021’de şartlı olarak tahliye ettirmeyi başaran avukat... (Aytunç Erkin-24 Haziran 2021, SÖZCÜ)

ABD’deki Ermeni diasporasının önde gelen isimlerinden biri olan Geragos, sözde Ermeni soykırımı davalarını üstlenip Türk sigorta şirketlerine karşı açılan davalarda soykırım nedeniyle tazminat talep etmekle yetinmiyor. Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarında da Ermeni tarafına büyük bağışlarda bulunuyor, Kongre’de de lobi faaliyetleri yürütüyor.

Gelelim Geragos’un savunduğu Termendzhyan’a, ya da Türkiye’deki adıyla Lev Aslan Dermen’e...

Dermen, 15 Temmuz 2016’daki hain FETÖ kalkışmasından önce, “Türkiye’de bir havayolu firmasını ele geçirmeyi planladıklarını” dillendirmeye başlıyor: Daha sonra da bu havayolu şirketinin “Borajet” olduğunu, bunun için fırsat beklediklerini açıkça telaffuz ediyor.



★★★

Dün bu köşede, efsanevi büyükelçilerimizden Şükrü Elekdağ’ın Borajet’in eski sahibi Yalçın Ayaslı’yı anlattığı konuşmasını yayımladım.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni (ODTÜ) bitirdikten sonra, yüksek lisans ve doktora eğitimi için ABD’ye giden Ayaslı 1973 yılında Boston’daki Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) doktora derecesini alarak Türkiye’ye dönüyor. Altı yıl boyunca ODTÜ Elektrik Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi ve yönetici olarak görev yapıyor. 1979 yılında tekrar Massachusetts / ABD’ye dönerek mikrodalga ve yarı iletkenler üzerine çalışmalar sürdürüyor. Bu süreçte 15 adet patent ve çok sayıda makale üretiyor.

Ardından 1985 yılında, cep telefonları, tıbbi cihazlar, silah ve uzay teknolojisinde kullanılan entegre devreleri imal eden Hittite Microwave Corp. isimli firmayı kurup, 20 yıl süreyle CEO’luğunu ve yönetim kurulu başkanlığını üstleniyor. NASDAQ borsasına kayıtlı olan firma 2005 yılında halka arz ediliyor. Sonra da bir başka şirkete 2.5 milyar dolara satılıyor.

Bu başarısı nedeniyle ABD’nin en prestijli meslek örgütlerinden Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü’nün üyeliğine kabul ediliyor.

Ayrıca eşi Serpil Ayaslı ile birlikte, mezunu olduğu ODTÜ’ye, içinde 19 adet laboratuvar, 2 adet temiz alan, bir yankısız oda ve anten kulesi gibi bilimsel araştırma mekânlarının yanı sıra seminer ve toplantı salonları bulunan 3400 metrekare alana sahip “Ayaslı Araştırma Merkezi”ni kazandırıyor. Türk kültürünü tanıtmak ve Türkiye lehine kamuoyu oluşturmak için kurduğu Türk Kültür Vakfı (Turkish Cultural Foundation-TCF) ile Amerika Türk Koalisyonu’na (Turkish Coalition of America-TCA) Hittite Microwave hisselerinden 60 milyon dolarlık bağışta bulunuyor.

★★★

ABD’de vergilendirilmiş kazançlarından bugüne kadar Türkiye’ye, tümü resmi yollardan olmak üzere 400 milyon dolarlık yatırım yapan Yalçın Ayaslı, 2006 yılında gelişmekte olan sivil havacılık sektörüne girmeye karar veriyor.

Bu amaçla Türk Hava Yolları ve Anadolu Jet’in uçuş yapmadığı güzergahlarda, kısa mesafe uçuş lisansı olan bir firma arayışına girip, 2007 yılında Ova Air Uçak Bakım Onarım ve Havacılık Tic. Ltd. Şirketi’ni satın alıyor.

Daha sonra şirketin adını Borajet Havacılık, Taşımacılık, Uçak Bakım Onarım ve Tic. Ltd. Şirketi olarak değiştiriyor.



2014 yılında şirketin yeniden yapılandırılması kapsamında uçak bakım alanında söz sahibi olmak üzere Borajet Bakım şirketini kuruyor. Ayrıca Aydın Jet’i hayata geçirip kamuoyunun Sezgin Baran Korkmaz’ın uçağı olarak tanıdığı, Bombardier Aerospace tarafından üretilen büyük kabinli özel bir ticari jet olan Global XRS’i satın alıyor.

★★★

(Levon Taermendzhyan’ın Borajet’e talip olacaklarını dile getirmesinin ardından yandaş medyada Yalçın Ayaslı hakkında büyük bir karalama kampanyası başlatılıyor. Şirketin iflas edeceği öne sürüldüğü gibi, Ayaslı’nın FETÖ’cü olduğu yazılıp çiziliyor. Gerekçe olarak da Ova Air’ın alımında ve sonrasında FETÖ’cü kaçak İbrahim Faruk Bayındır ve FETÖ sanığı firari avukat Halil İbrahim Koca ile olan ortaklıkları gösteriliyor. Oysa Yalçın Ayaslı’nın yakınları, Ova Air’ın satın alındığı tarihte gerek İbrahim Faruk Bayındır, gerekse Halil İbrahim Koca’nın FETÖ’cü olduklarına ilişkin bir iddia ve bilgi bulunmadığı gibi, Koca’nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün avukatlığını yaptığını söylüyorlar. Aynı çevreler buna rağmen Yalçın Ayaslı’nın bir yıl içinde İbrahim Faruk Bayındır’ın şirketle tüm hukuki ve fiili bağlılığını kesip 2008’de Borajet’i temsilde tek yetkili kişi durumuna geçtiğini, Halil İbrahim Koca’nın sembolik düzeydeki payı ve yönetimdeki rolünü de azaltarak, 8.08.2012 tarihinde tamamen sonlandırdığını belirtiyorlar. Ayaslı bununla da yetinmiyor ve onu 10 Haziran 2013’te, yani 17/25 Aralık operasyonundan çok önce avukatlıktan azlediyor...)

★★★

Bu bilgileri paylaştıktan sonra dönelim Borajet’e çökme olayına...

Hakkındaki itibarsızlaştırma kampanyasına çok üzülen ve şirketin işlerinin giderek daha da bozulacağını düşünen Yalçın Ayaslı, 2016’da, Borajet’i satmaya karar veriyor.

Bu kararı piyasada duyulunca, karalama yağmurunun arkasındaki kişi olan Sezgin Baran Korkmaz ortaya çıkıyor!

Karslı Korkmaz, kendisini dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın yeğeni olarak tanıtıyor!..

Görüşmeler başlayınca, Borajet için Ata Yatırım Şirketi’ne bir çalışma yaptırılıyor ve 3 Haziran 2016 tarihli raporda, piyasa değeri 344 milyon dolar olarak belirleniyor.

El sıkışma aşamasına gelince Yalçın Ayaslı, Borajet’in bankalara olan 43 milyon dolarlık borcunu da üstleniyor.

Sezgin Baran Korkmaz ise şirketi büyütüp kâra geçirdikten sonra sattığında kazançtan yüzde 25  vermeyi taahhüt ediyor.

Böylece el sıkışılıyor ve SBK tek kuruş ödemeden Borajet’in sahibi oluyor.

Ancak kısa bir süre sonra, Hürriyet Gazetesi’nde çıkan bir haberde, SBK’nın şirketi 260 milyon dolar ödeyerek satın aldığı duyuruluyor.

SBK’ya geçtikten sonra Türk Hava Yolları’nın eski Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun danışmanlık yapmaya başladığı Borajet’in, Türk Hava Yolları’na satılacağı dedikodusu yayılıyor.

★★★

SBK, Ayaslı’ya verdiği şirketi büyütme sözünü tutmadığı gibi, bilanço ile yanıltıldığını öne sürerek 90 milyon dolarlık bu gizli (!) zararı, Ayaslı’nın ödemesini istiyor. SBK’nın suçladığı kişilerin beraatı ile sonuçlanacak dava sürecinde bir banka, Ayaslı’dan vadesinin dolmasına uzun süre bulunan 8-9 milyon dolarlık kredi borcunu derhal kapatmasını talep ediyor. Bu arada mal kaçıracağı ihbarı yapılınca da Ayaslı’nın çocuklarına aldığı yalı ve köşk gibi değerli taşınmazlarına haciz konulup, gerçek değerinin çok altında fiyatlarla satılıyor. Banka hesapları da donduruluyor...

★★★

İşte size SBK’nın tek kuruş ödemeden hem Bora Jet’e, hem de Ayaslı ailesinin mal varlıklarına çökme hikayesi...

Türkiye aşığı, Atatürk Bilim Ödülü sahibi, ülkemizin çıkarlarını ABD kamuoyu ve Kongresi’nde savunabilmek için milyonlarca dolar harcayan katıksız Atatürkçü Yalçın Ayaslı, şimdi bir taraftan FETÖ’cü (!) olmadığını kanıtlamaya çalışıyor, diğer yandan da Sezgin Baran Korkmaz ve ortaklarının çöktüğü mallarını kurtarmaya uğraşıyor.

İnanılacak gibi değil ama anlatılanlar böyle!..

Bundan sonrası için söz yargıda..