Bu köşede, 12 Eylül 2018 tarihinde yayımlanan söyleşimizde, tüm öngörüleri doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ uyarıyor:

“ABD, Fırat’ın doğusundaki bu alanda askeri havaalanları inşa ediyor, PKK/PYD ordusunu en yeni silahlarla donatıp eğitim veriyor ve Türkiye sınırına radar kuruyor.

★★★

Suriye’de kadiri mutlak olan Rusya, bu gelişmeye ses çıkarmıyor! Bu durum, burada bir Kürt devleti kurulması hususunda ABD ile Rusya arasında gizli bir mutabakat olduğu konusunda şüphelere yol açıyor.

★★★

ABD son aldığı kararla Suriye’de süresiz kalacağını açıklamak suretiyle bir bakıma bu devletin garantörlüğünü üstlendiğini de duyurmuş oldu. Tahran zirvesinin yapıldığı gün de PYD, ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’ni ilan etti. Halen, Suriye rejimiyle Şam’da müzakere yapan PYD, anlaşılan Kuzey Irak sistemine benzer bir sistem elde etme umudunda. Ve en önemlisi, PKK/PYD ordusunun bağımsız olmasını Şam’a kabul ettirmek istiyor. Suriye’de iki ordunun varlığı ve bunlardan birinin PKK/PYD ordusu olması, Türkiye için büyük tehdit oluşturur...”

★★★

Bunun üzerine “Peki bunu önlemenin bir yolu yok mu?..” diye soruyorum. Sayın Elekdağ şu cevabı veriyor:

“Yapılması gereken; Ankara’nın derhal Şam ile ilişki kurmasıdır. Bu gelişme PYD’ye karşı Şam’ın elini kuvvetlendirir.

Ayrıca Suriye, Türkiye, Irak ve İran, siyaset ve diplomasi yoluyla PKK/PYD’nin bölgede izole edilmesinin yollarını araştırmalı. Buradaki Kobani ve Cezire kantonları yaşayabilmeleri için petrollerini ihraç etmek zorundalar. İsimlerini saydığım dört devlet aralarında güçlü bir iş birliği gerçekleştirirlerse bu mümkün olmaz. ABD kantonlara ne kadar yardım etse de sadece dışardan gelecek destekle varlıklarını sürdüremezler.

★★★

Ayrıca Şam ile resmi bir ilişki, Türk askerinin Suriye topraklarındaki varlığına meşruiyet kazandırır. Yani Türkiye’nin ulusal çıkarları, Suriye rejimiyle en kısa sürede resmi planda etkin bir iş birliğinin gerçekleştirilmesini zorunlu kılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorumluluğunun tam idrakiyle Suriye rejimiyle acilen resmi temas ve iş birliği kararını almalı...”

★★★

Peki aradan geçen 3 yılda ne oldu?

Türkiye, Beşar Esad’ı devirip yerine İhvan’cı bir yönetim getirebilmek amacıyla girdiği Suriye topraklarında şehit vermeye devam etti. En acısı da Mehmetçiğin IŞİD gibi radikal dinci terör örgütlerini temizleme misyonunu üstlendiği İdlib’de, Rusya destekli rejim güçlerinin hava saldırılarında 33 askerimizin şehit olmalarıydı.

ABD ise İsrail’in güvenliğini sağlamak için planlanan PKK/PYD garnizon devletini kurma gayretinden hiç vazgeçmedi.

★★★

Ve önceki gün:

TBMM,  Suriye ve Irak’a asker gönderilmesinin 2 yıl süreyle uzatılmasına dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresini kabul etti.

Yaşanacakları 3 yıl önce söylemişiz ama daha fazla canımızı kaybetmemeyi dileyerek bir kez daha belirtelim:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorumluluğunun tam idrakiyle Suriye rejimiyle acilen temas ve iş birliği kararını almalı!..