Bugün Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük soruşturmacı gazetecisi, dostu olmaktan onur duyduğum Uğur Mumcu’nun şehit edilişinin 28. yıl dönümü.

Yaşamı boyunca güç odaklarıyla mücadele ederken “Haklıdan yana değil de, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler, fırıldak olurlar” deyişi hafızalara mıh gibi yerleşti...

★★★

Kendisini örnek aldığımı ve gerçeklerin ortaya çıkmasına çok kızan güç odaklarının soruşturmacı gazetecileri itibarsızlaştırmak için tek malzemeleri yalan, dolan ve iftira olan haysiyet celladı tetikçileri kullandıklarını çok iyi bildiğinden, saldırıya uğradığımda, hep yanımda dururdu. Destek verici, yüreklendirici yazıları, hem çocuklarımın gurur duyacakları saygın bir miras, hem de hayatımın en değerli ödülleri oldu...

★★★

Yine ne mutlu bana ki; ortak anılarımız da çoktu.

Bunlardan biri, 1987 yılı Sedat Simavi Ödülü’nü birlikte kazanmamızdı.

Şimdi geriye dönüp baktığımda, “Gazetecilik” dalındaki ödüllerimizi alırken yaptığı müthiş konuşmayla, bugünlere ışık tuttuğunu ve emperyalizmin işbirlikçisi Suudi Arabistan Hanedanı’nın coğrafyamız için ne kadar büyük tehlike haline geleceğini çok net anlattığını görüyorum...

İşte Uğur Mumcu’nun, günümüz Türkiye’sini 34 yıl öncesinden görüp anlattığı o tarihi konuşmadan bazı satır başları:

★★★

“(...) Ben ödülün kime verildiğinden çok, hangi konulara verildiğini dikkate alırım.

Laikliğin günümüz Türkiye’sindeki önemi, her gün biraz daha anlaşılıyor. Bu yüzden jürinin gerek Uğur Dündar’ı, gerekse beni, laiklik konusundaki yayınlarımızdan dolayı ödüllendirmesini, bilinçli ve duyarlı bir seçim diye yorumluyorum.

(...) ‘Rabıta’ dizisinde, dinsel akımların yurt dışındaki merkezlerini, bağlantılarını ve ilişkilerini vurgulamaya çalıştım.

İslam finans kurumları Türkiye’ye yeni yeni geliyorlar. Türkiye’de bugün, yurt dışından maddi yardım alan İslamcı akımlar
cirit atıyor. Bunu daha net,
daha açık, isim isim açıklayacağım. Hangi siyasal gücün içinde bulunduklarını, hangi sermaye gruplarının arkasında olduklarını kanıtlamaya çalışıyorum...”


★★★

“Kalpaksız Kuvvacı” olarak da anılan Mumcu, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı aydınlanmacı bir yurtseverdi.

Karlı bir kış günü hain tetikçilerin hazırladığı bombalı tuzağın patlaması sonucu hayatını kaybetmesinin nedeni de; Türkiye’deki laik demokratik rejimi hedef alan yurt dışı destekli akımların üzerine cesaretle gitmesi ve laikliğin önemi üzerine kaleme aldığı yazılarıydı...

★★★

Tetikçilerin bir bölümü, İçişleri bakanlarından, efsanevi polis şefi Sadettin Tantan döneminde gerçekleştirilen Umut Operasyonu kapsamında yakalandılar. İran’da askeri eğitim aldıklarını söyleyen
Selam Tevhid/  Kudüs Savaşçıları Terör Örgütü tetikçilerinden “Tekin” kod isimli Ferhan Özmen bombayı kendisinin yaptığını Oğuz Demir’in de Mumcu’nun aracına yerleştirdiğini itiraf etti. Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok
suikastlarının de dahil edildiği Umut Davası sonucunda Ferhan Özmen, Nejdet Yüksel ve Rüştü Aytufan ağırlaştırılmış müebbet
hapse mahkum edildi. Diğer sanıklar da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.

Firari Oğuz Demir ise o tarihten bu yana aranıyor.

★★★

Aziz dostum Uğur Mumcu’yu ölüm yıl dönümünde sevgi, özlem ve rahmetle anıyor, yazımı onun unutulmaz sözlerinden biriyle noktalıyorum:

“Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan insanın böyle bir toplumda mezar taşı gibi susmamasıdır!..”