Olay, Gaziantep’teki 4 bin kişilik Ümmü Gülsüm KYK (Kredi ve Yurtlar Kurumu) yurdunda yaşanıyor.

Burada kalan öğrencilerin 450 lira ödemeleri gerekiyor. Çoğu kredi olarak aldıkları 600 liranın 450 TL’sini yurda yatırıyor.

Sabah kahvaltısına 6, akşam yemeğine de 13 lira kredi veriliyor.

★★★

Gelelim yemeklere...

Öylesine kötü ki kız yurdundaki öğrencilerin Twitter’da yazdıklarını okurken tüylerim ürperdi.

Örneğin biri, sabah kahvaltısında yediği berbat lezzetteki zeytinden ağzının simsiyah olduğunu anlatıyor!

Bir başkası da kendilerine verilen sosis ve salamları kedilerin bile yemediklerini öne sürüyor!..

★★★

Dikkatli okurlarımız ARENA’da ekrana getirdiğimiz gıda terörü programlarından hatırlarlar. Gözünü para hırsı bürümüş bazı acımasızların, zeytini bir an önce siyahlatabilmek için havuzlara paslı demir, veya kanserojen tekstil boyası attıklarını ortaya çıkarmıştık.

Demek ki aynı alışkanlık, o KYK yurduna satılan zeytinlerde sürdürülüyor.

Pes doğrusu!..

★★★

Kahvaltı böyle de yemekler iyi mi?

Ne gezer!

Kötü kokunun, yetersiz ölçünün ve ağır yağın yanı sıra, kuru fasulye gibi sulu yemekler, gerçekten çok sulu!..

Adeta çorba gibi.

İçinde taneyi ara ki bulasın!

Çocuklar yemeği koyan görevliye tane ilave etmesini söylediklerinde, “Ekmek al, suyuna banıp yersin” cevabıyla karşılaştıklarını yazıyorlar.

★★★

Hijyen ise başka bir sorun.

Nevresimlerin iyi yıkanmadığını söyleyenler çok fazla.

Hatta biri, kan lekeli nevresimi gösterdiği abladan “Ne yapalım, kan lekesi çıkmıyor!” cevabını almış.

Üstelik dışarıdan nevresim getirmek de yasak!

Getirene ceza veriliyor.

Öğrencilerin yazdıklarına göre; yeni yıkanmış çarşaf ve nevresimler bile kötü kokuyormuş...

★★★

Bir öğrenci, geçen yıl yatakhanelerin haftada iki kez temizlendiğini, bu yıl ise personel yetersizliğinde haftada bire düştüğünü, bazen onun bile yapılamadığını dile getiriyor.

★★★

Bunları yazanlar, Z kuşağının temsilcileri...

Haksızlığa ve kötü muameleye hiç tahammülleri yok.

Kendilerine saygı gösterenlere onlar da saygıda kusur etmiyorlar. Ama haklarını çatır çatır savunmaktan geri durmuyorlar.

“Başınızı sokacak sıcak bir yer bulduğunuza şükredin!” diyenlere de “Asıl siz burada iş bulduğunuza şükredin! Sizin burun kıvırarak yaptığınız bu işi severek ve çok daha kaliteli yapmak için dışarıda bekleyen binlerce insan var. Ayrıca aylıklarınızı ailelerimizin devlete ödedikleri vergilerden aldığınızı da unutmayın!..” diyorlar.