Fenerbahçe Spor Kulübü’nün efsanevi Başkanı Aziz Yıldırım uzun süre sonra ilk kez konuştu ve camiaya seslenerek “Bölünmeyin, birlik ve bütünlük içinde çözülmeyecek sorun yoktur” dedi.

“Ben Fenerbahçeli değilim, Fenerbahçe’nin kendisiyim” diyen Yıldırım’ın “birlik ve bütünlük” mesajı, sadece sarı lacivertli renklere gönül verenlerce değil, içinden çıkılmaz gibi görünen ülke sorunları karşısında umutsuzluğa kapılanlar arasında da büyük beğeniyle karşılandı.

Çünkü bu yalnız ve güzel ülkeye Kuvayı Milliye ruhuyla sevdalı olan herkes biliyor ki birlik içinde olunduğunda çözülemeyecek sorun kalmayacağı gibi, gerektiğinde emperyalizmi bile dize getirmek mümkün olabiliyor.

Ben, Aziz Yıldırım’ın spor alanında sağladığı, başlangıçta imkansız gibi görünen bir başarısını anlatayım, siz bu ruhun ülke çapına yayılması halinde milletçe neler yapabileceğimizi düşünün.

★★★

Aziz Yıldırım’ın yönetim kurullarında 17 yıldır görev alan, gerek alçakgönüllü tavırları, gerekse tek kişilik ordu gibi çalışmasıyla tüm Fenerbahçe camiasının sevgi ve saygısını kazanan Y. Mimar Nihat Özbağı anlatıyor:

“Uğur Bey, sizin de yönetimde olduğunuz 2000’li yılların başında, eski stadyumun yerine yenisini yapmaya karar verdik. Zira iki açık ve iki de kapalı tribünü bulunan o stadyum, 21 bin seyirci kapasiteli olmasına karşın ancak 18 bin kişi alabiliyordu. Rüzgar bir açıktan giriyor, diğerinden çıkıyordu. Bu nedenle kış aylarında tribünlere dondurucu bir soğuk egemen oluyordu. Altyapı yetersizliğinden her taraf tuvalet koktuğu için de aileler pek gelmiyordu. Gelenler de ‘bitse de gitsek’ diyerek, maçın sonunu iple çekiyordu. Daha da ürkütücü yanı, eski teknolojiyle inşa edildiğinden, ilk depremde yıkılacak kadar dayanıksızdı...

★★★

Onu tamamen yıkmadan, modern, göz kamaştırıcı yeni bir Şükrü Saracoğlu Stadyumu yapacaktık ama nasıl? Çünkü para yoktu. Ekonomik kriz nedeniyle bankalar da kredi musluklarını kapatmıştı. Ama Başkan kararlıydı. ‘Her ne pahasına olursa olsun yapacağız’ diyordu. Neyse, kolları sıvayıp projeyi kendi firmamda parasız çizdirdim. Migros da 2 milyon TL (o tarihte 2 trilyon) vererek sponsor oldu. Gösterişsiz, bir temel atma töreniyle işe başladık.

Geceli gündüzlü çalışıyorduk. Hiç unutmam, bir kış gecesi uyku tutmadı. Sabaha doğru kalkıp giyindim, lapa lapa yağan kar altında şantiyeye geldim. Hava koşulları nedeniyle işe ara verilmiş, işçiler istirahate çekilmişlerdi. Ama bir de ne göreyim? Aziz Bey adeta kardan adama dönmüş durumda inşaatta çalışmıyor mu?

O anı hiç unutmam. Gözyaşları arasında sarılıp kucaklaşırken, ikimizin de ağzından aynı sözcükler döküldü:

‘Başaracağız dostum...’

★★★

Parasal sorunun yanı sıra, aşmamız gereken yığınla güçlük vardı. Örneğin zeminle mücadele ediyorduk. Çünkü Saracoğlu’nun zeminini 8-10 metre kazdığınızda deniz suyu çıkıyordu. Şu kadarını söyleyeyim; Fenerium Tribünü’nün bulunduğu yere, toplam uzunluğu 40 kilometreyi bulan sayısız kazık çaktık. Böylece hafif bir sarsıntıda bile yıkılma riski bulunan eski tesisin yerine -hem de maçlar devam ederken- 9 büyüklüğündeki depreme dayanıklı ve bugün seyirci kapasitesi 52 bin kişiye ulaşan muhteşem bir stadyum inşa etmeyi başardık. ÜSTELİK DEVLETTEN TEK KURUŞ ALMADAN...

O kış gecesi, sabaha doğru lapa lapa yağan kar altında kucaklaşarak birbirimize verdiğimiz sözü tutmuştuk.

★★★

Bu başarıda Aziz Bey unutulmaz bir liderlik sergiledi. Sıkıştığımızda kendi parasını cömertçe harcadı ama sıra kulübün bütçesini kullanmaya gelince, adeta kılı kırk yararak sarf etti. Öylesine titizdir ki, kulüp binasından en geç kendisi çıkar ve tüm ışıkları elleriyle kapatırdı. Fenerbahçe’nin beş kuruşunun boşa gitmesine izin vermezdi.

★★★

Yaptığı bağışların miktarını da asla söylemez. Bizler, yani yönetimdeki arkadaşlarım da onu örnek aldığımızdan, projelere kim ne kadar para vermiştir, bilmeyiz. Ama şundan herkes emindir: Kulübün geleceği için büyük bir yatırım mı yapılacak, örneğin değerli bir arsa mı alınacak, biliriz ki en büyük maddi katkıyı o, sessiz sedasız yapmıştır. Bırakın parayı, Aziz Bey, hayatını kulübüne adamış büyük bir Fenerbahçelidir...

★★★

Şükrü Saracoğlu’ndan söz ederken taraftarımızın muazzam katkısına teşekkür etmeden ve onları alkışlamadan geçemeyiz. O büyük taraftar unutulmaz özveriyle 5 yıllık kombine biletleri 30 milyon TL ödeyerek almamış olsaydı, stadyumun projesi bugünkü görkemli görünümüyle bitemezdi...”

★★★

Ne diyordu Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk?

“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim!..”

Fenerbahçe Spor Cumhuriyeti’nin efsanevi Başkanı Aziz Yıldırım’ın dediği gibi yeter ki “birlik ve bütünlük” içinde olunsun!..