Önceki gün sokak aralarında yürüyorum.

Bir inşaatın önüne geldiğimde, iki işçinin öğle yemekleri dikkatimi çekti.

Kaldırım kenarına oturmuşlar, önlerine serdikleri gazeteye simitleri koymuşlar, ellerinde de “kola” şişeleri... Simitten aldıkları ısırıkları, sanki döner ekmek yiyorlarmış gibi “kola” ile kaydırıyorlar...

Çaktırmadan, üzerinde zeytin, kaşar peyniri falan var mı diye gazeteye baktım. Başka hiçbir şey yoktu. Yürüyüşe devam ederken aklıma müthiş bir İzmir gözlemcisi olan değerli Oktay Gökdemir hocamızın simit zamlanıp, 2 lira olduktan sonra yazdıkları geldi.

★★★

“Buğdayın susamla olan aşkından doğmuş gevrek.

Herkes ona simit, İzmirliler ‘gevrek’ der.

Dedik ya hayata karşı dili de farklıdır İzmir’in.

İşte gevrek de bunlardan biridir.

‘Susamlı Döner’ deyip nefis körleyenler de vardır.

Bir bakıma doğrudur da garibanın, yoksulun döneridir gevrek...

★★★

Genelde kahvaltıların en önemli yiyeceklerindendir...

Daha yakın zamanlara kadar sabahları mahallede, oturduğunuz sokakta başlarının üzerindeki tepsiye özenle sıralanmış gevreklerini ‘gevvvrrrreeeeeeeekkkkkkççççiiiiiii’ diye bağırarak satmaya çalışan sokak satıcıları bir eski zaman masalı gibiydiler.

Evde kim erken kalkmışsa o alırdı gevrekleri.

Sonra tulum peyniri, sele zeytin, rafadan yumurta ve çayla evin açık büfe kahvaltı sofrasının en müstesna yiyeceği idi gevrek...

★★★

‘Boyoz’ da var tabii ki ama o biraz lüks kaçıyordu...

‘Kumru’ hele ‘Çeşme Kumrusu’ falan garibanın, yoksulun her zaman ulaşabileceği bir şey değildi...

★★★

Pratikti gevrek.

Sadece kahvaltıda değil günün her saatinde her bütçeye uygun olduğu için hep tercih edilendi...

Haaa bu arada ‘simit’ sözcüğünün ‘etimolojisi’ yani ‘kökeni’ Arapça.

Oraya da Akatça’dan geçmiş.

‘İnce öğütülmüş buğday’ demekmiş...

İzmirliler ‘kuru hamur’ anlamında “gevrek” deyip geçmişler.

Öğrenci midelerinin ve garibanın susam, kaymak ve buğdayla olan müthiş ve sonsuz aşkı.

Büfelerin vazgeçilmezi...

Unlu mamul salonlarının en ucuz ama en çok tercih edileni.

★★★

Gevrek artık 2 lira!..

Simit Sarayı gibi yerlerde daha fazla...

Birkaç yıl önce Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki Simit Sarayı’nda bir gevreğe 5 lira ödediğimde nutkum tutulmuştu...

Güzel isim ‘Simit Sarayı!..’

Garibana ‘kral’ hissi verdiriyor!

Yalancı dolma misali!..

★★★

Evet gevrek her yerde 2 lira artık...

O enflasyona ve hayat pahalılığına yenik düştü.

Garibanı, yoksulu; gevrek de terk etti!

Şimdi bekliyoruz bakalım gariban ve yoksul, kendisine bir gevreği 2 liraya layık gören bu yağma ve talan düzenini ne zaman terk edecek?..”

★★★

Oktay Hoca’nın sorusuna cevabı ben vereyim.

Bu arada iktidarın hakkını da teslim edeyim.

Çünkü o iktidar ki, gariban ve yoksul, kendisine bir gevreği 2 liraya layık gören bu düzeni terk etmesin diye elinden gelen her şeyi yapıyor.

Örneğin bir sabah güne uyandığınızda bir bakıyorsunuz, Boğaziçi Üniversitesi’ne yeni bir rektör atanmış!

Bununla da yetinilmeyip, protesto edilen, istifası istenilen atanmış rektörün elini sağlamlaştırabilmek  için üniversiteye İletişim ve Hukuk Fakülteleri kurulmuş!..

Ya da yeni anayasa konusu ortaya atılmış!

İktidarı eleştirenler “terörist” olarak yaftalanmış!..

★★★

Amaç hep aynı;

Yeter ki gerçek gündemden uzak durulsun, yeter ki tsunami gibi toplumun üzerine gelen hayat pahalılığı ve işsizlik konuşulmasın ve yeter ki gevreğin bile 2 lira olduğunun farkına varılmasın!..