- Güneşin yeğlenen doğumu beyinde ve yürekte olanıdır.-

Türkiyemizin ufku demokrasi güneşiyle aydınlanacak. Bu olasılık, bir dilek olmaktan öte bir yaşam gerçeği. Siyasal alanda yaşanan karanlık sona erecek, gerçek bir cumhuriyet esenlik ve gönenci hepimizi mutlu kılacaktır. AKP genel başkanının bir kez daha şimdiki yerinde oturması için yol ve yöntem denemeleri yapılması, düşünce ve görüşler yarışmasının yaşanması güçlü bir olasılıktır. Önemli olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kimilerinin değil hepimizin devleti olması niteliğini yitirmemesidir. Öyle bir süreçten geçiyoruz ki üniversiteler kendi dekanını ve rektörünü seçemiyor. Daha doğrusu üniversite öğretim üyelerine seçtirilmiyor. Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı en belirgin içeriği olan andıyla bağdaşmayacak biçimde siyasal parti üyeliği-genel başkanlığı rejimin ırasını (karakterini)bozdu.

Bu durumun neden olduğu yanlışlıklar, aykırılıklar, kötüleşmeler demokrasiye ağır gölgeler olarak oturdu. Siyasal güçlüler, yandaşları, şakşakçıları, siyasal güce eğilenlerle siyasal gücün ezdikleri 2023 demokrasi güreşine hazırlanıyorlar. Tüm partizanlık azgınlıklarıyla mindere çıkmaya çalışan iktidarcılar şimdiden peşreve başladılar. ATATÜRK ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyet nitelik-yapı değiştirmesi biçimindeki olumsuzlukların bir daha yaşanmaması umudu bu seçimlerin ağırlığı olacaktır.

Cumhurbaşkanlığının Anayasa’ya çok açık parti ilişkisi aykırılığı kişisel ve partizan kalkışmaların boyutlarını ortaya koymakta ve ne yazık ki bu belirgin olumsuzluk savunulup sürdürülmektedir. Devleti herkesin benimseyeceği tarafsız bir yöneticinin temsil etmesi yerine bir parti başkanının temsil etmesi ulusal bütünlüğe de aykırıdır. AKP’lilerin direnişi tam bir partizanlık örneğidir. Üniversite öğretim üyelerine kendi yöneticilerini seçtirmeyip bunları üniversite ya da yüksek okul öğrenimi görüp görmedikleri belirsiz makam sahiplerine bırakmak bilimle de demokrasiyle de bağdaşmamaktadır.

Günümüzde daha çok “Saygısızlık”la söz konusu olan “Saygı” sözcüğü, yaşamımızda büyüklere, görev üstlerine, kutsal bilinen değerlere karşı bağlılık duygusunu, yaklaşım inceliğini anlatır. Saygıya değer olanlara da “Sayın-saygın” denilir. Bu niteliği taşımaya yaraşır olanların insanlık niteliklerinde üstünlüğü, çekiciliği, özelliği gözetilir. Genelde konuşmacıların karşısındakilere, dinleyenlere, sunucuların tanıtılanlara ilişkin ilk sözleri “Sayın”dır. Kişilik niteliklerinde belirgin değerler taşıyanlar bu sözcükle anılırlar.

Yaşamında, görevinde, tutum ve davranışlarında ahlâk kurallarına uyan, dürüstlüğü, çalışkanlığı ve ilişkileriyle seçkinliği beğeni toplayan kimseler saygındır. Ne var ki siyasal yaşamın etkisiyle konuşmalarda gereksiz kullanılan bu sıfat giderek anlamını ve etkisini yitirmiştir. Özellikle resmî görevde bulunan hemen hemen herkesten söz edilirken bu sıfat, adının başına konulmaktadır.

Toplumsal değerler yönünden kötü tanınmış kişilerden bu sözcükle söz edilmesi saygının anlamını da düşürmektedir. Kimi zaman alaylı anlatımlarda da kullanılan sözcük, gerçek vurgulamasını zayıflatan kullanımlarıyla, günümüzde gelişigüzel kullanılan bir tanıtım başlangıcıdır, bir tür önsözüdür.

Saygının yaşla sınırlanması yanlıştır. Kişilik, nitelik, başarı, seçkinlik yaşça küçüklere bile saygı duyurur. Saygısızlık bağışlanmaz bir kusur olduğu gibi saygınlığı yitirmek de onarılmaz ve giderilmez bir düşüklüktür.