-Kadınlar insanlığın yıldızlarıdır.-

Yaşamın güneşi beynimiz, gücü de yüreğimizdir. Sorunlarla başa çıkmak çabası ömrümüzün en büyük uğraşıdır. Sağlık, ağırlıklı ve öncelikli olmak üzere yaşam koşullarını karşılamak için eğitimden iş ve göreve uzanan merdiveni başarıyla çıkmak için uğraşları yılmadan, yorulmadan gerçekleştirmek gerekiyor. Koşulları karşılamak yetenek ve olanak herkeste, her zaman bulunmayabilir. İnsan gücünü aşan sorunlar, güç kırıcı nitelikleriyle etkisini duyurabilir. Ama hiçbir olumsuz etken başarı amacını durdurup önleyemez. Yeter ki direnme- dayanma gücünden ödün verilmesin.

Günümüz sorunlarının başında ulusal yapının özenle korunarak siyasal ayrımların olumsuz etkilerinin geçersiz kılınması gelmektedir. Yurttaşlık kavramına aykırı karşıtlıkları içeren çağdışı, çirkin tutum ve davranışlar toplumsal yaşamın karalarıdır. Parti ayrılıklarını ve karşıtlıklarını bitirme- yitirme kampanyasına çevirip birbirini suçlama ve dışlama ilkellikleri insanlıkla bağdaşmamaktadır. Doyumsuzluk, arsızlığın inceltilmiş adıdır. Mevki, makam, kat, para, unvan, rütbe, şan, şöhret hırsı yaralayıcı ve yıkıcıdır.

Bağımsız yargı yasam güvencesidir. Adalet, akıl ve vicdan birlikteliğinin, yürek dayanışmasının ışıklı gücüdür. Yanlışlıkları, yanılgıları, yanlılıkları ve karşıtlıklarıyla gölgeleme ve karartma sakıncalarına düşenler yüzkaralarıdır. Şu ya da bu tutumla, özellikle siyasal yanlılık ve karşıtlıkla mesleğine ihanet edenler, vicdanlarını karartanlar asla değer taşımazlar ve bağışlanmazlar. Nitelik yoksunlukları en büyük yitikleridir.

Yürürlükteki kurullara göre bir partinin genel başkanı cumhurbaşkanı seçilebilir. O andan başlayarak partisiyle ilişkisinin kesilmesi Anayasa’nın 103. maddesinde açık seçik belli andındaki “TARAFSIZLIK”  ilkesinin gereğidir. Oysa partizan bir cumhurbaşkanlığı yönetimde ağırlığını duyurmaktadır. Cumhurbaşkanının tüm ulusu temsil görevi yanında bir partiyi temsil etmesi aykırılığı hiçbir savunmayla dışlanamaz.

Cumhurbaşkanlığı andı Anayasa’nın 104. maddesinde de sayılan görev ve yetkilerin kaynağı ve dayanağıdır. Bunlar tarafsızlıkla kullanılmazsa geçerliği hep tartışılır. Gerçekte hem tüm ulusu temsil, hem bir siyasal partiyi temsil çelişkisi anayasal bağlamda savunulacak bir durum değildir. Anayasa’ya açık aykırılık partizan güdüler ve amaçlarla gözardı edilemez. Bu aykırılıklar hukuk devleti niteliğiyle birlikte gerçeklere ve gereklere de ters düşmektedir. Ulusu, Anayasa’yı, hukuku ve yaşam gerçekleriyle gerekleri gözetmeden, istediği gibi davranmak benimsenecek bir durum ve tutum olamaz.

Basın yayın organlarında sıklıkla yer verilen kadınlara karşı saldırılarla kadın ölümleri vicdanları sızlatan boyuttadır. Toplumsal aydınlığımızı karartan, ulusal dayanışmayı hiçe sayan sakıncalı davranışlarla kadınlarımıza yönelik saldırılar asla bağışlanamaz. İlkellik ve barbarlık yansıtan kötü tutum ve davranışların gereken yaptırımlarla durdurulması için yargı organlarına önemli görev düşmektedir. Yetersiz kurulları daha etkin daha doyurucu içeriğe kavuşturmak da yasama organının görevidir.

Bir tanıdığın şu sözünü ileterek konuyu bugünlük kapatmak istiyorum: “Kadınlara karşı güç kullanmak, erkeklik değil, bağışlayınız, eşekliktir.”