-Büyük adam küçük iş yapmaz-

Anayasamızda nitelikleri sıralanarak bir ‘’Hukuk devleti” olarak belirtilen Türkiye Cumhuriyeti’miz kanımızca çelişkili yönetim biçimiyle öngörülen niteliğiyle uyuşmazlık içindedir. Anayasa’nın 103. maddesindeki metinde çok açık yer alan “.. görevimi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağım...” andıyla bağdaşması olanaksız siyasal parti ilişkisi hiçbir savunmayla giderilmeyecek aykırılık içermektedir. Eylemli biçimde yürütülen siyasal parti genel başkanlığının tarafsızlıkla asla bağdaşmadığı tartışılmayacak kadar açıktır. Cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesiyle uyumlu olarak düzenlenen Anayasa’nın öbür maddelerinin de bu doğrultuda anlaşılıp uygulanması gerekir.

Anayasa’nın 104/c maddesindeki “Anayasa Mahkemesi üyelerini seçmek” yetkisi yansızlığı temel alınarak ön görülmüştür. Yanlı bir yetkilinin yargıya üye atamasının olağanlığı usdışı bir durumdur. Anayasa, kuralları cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesine uygun düzenlenmiştir. Zaten Anayasa’da cumhurbaşkanının parti ilişkisine olur veren bir kural da yoktur. Anayasa’nın 11. maddesi cumhurbaşkanını da içerdiğine göre yürürlükteki aykırılık açıktır. Tarafsızlık, tüm yurttaşların kurumu olan devletin tarafsızlığının temsilcisinin konumuyla vurgulanmasıdır. Kuruluş ve yaşam felsefesine, öngörülen çağdaş yapısına aykırı biçimde devletin temsilini parti temsilcisine vermek uygun bir yöntem ve seçilecek bir düzen değildir. Açıkça ortadadır ki “Taraflı” sıfatı, “ Tarafsız” sıfatının tersidir. Cumhurbaşkanının tarafsızlığıyla uyumlu bir kuralın taraflılığında uygulanması hukuka uygun değildir.

Anayasa’ya uymak her yurttaşın, her görevlinin başlıca görevidir. Kişisel ya da partisel amaçlarla kurallara aykırılığı sürdürmek, korumak ve savunmak hukuk dışı düşmektir. Günümüzdeki durum anda aykırı eylemli tersliktir. Anayasa’ya uygunluk sözlerle, yazılarla, nutuklarla değil ilgili kurallara, uymakla, hukuksallıkla, gerçekçilikle, ahlâk ve onurla kanıtlanır. Kararların ve işlemlerin içeriği, uygulamaların düzeniyle somutlaşır. Anayasa saygısı hukuk düzeninin toplumsal güvencesidir. Yönetimin ya da kimilerinin kendine göre belirleyip uyguladığı bir anayasal düzen düşünülemez. Anayasalar devletlerinin namusu, onuru, bağımsızlık belgesidir. Anayasa’nın 146/3.maddesin de öngörülen Cumhurbaşkanı’nın Anayasa Mahkemesi’ne üye seçmesi, tarafsızlık konumunun yüklediği bir görevdi. Cumhurbaşkanı taraflı olunca atamalar siyasal öngörülere elverişli bir duruma dönüştü. Bu yetki kaldırılmalıdır.

Hukukla oyun olmaz. Ulusal hukukun kaynağı ve ulusal yaşamın dayanağı olan Anayasa’nın partisel ve kişisel amaçların aracı yapılması son derece sakıncalı bir uygulamadır. Özenle kaçınılması gereken bir yıkım girişimidir. Anayasaları tartışmak bilimsel, bağlamda yaşam aydınlığı ve güvenliği için yararlıdır. Ama anayasaya aykırılıkları yaşamak ve savunmak siyasal işkencedir. Tarafsız bir cumhurbaşkanı için öngörülen yetkileri taraflı bir cumhurbaşkanı için korumak ve savunmak doğru değildir.