Belirgin aykırılıklar hiçbir savunmayla karşılanamaz ve giderilemez. Üstü örtülmek istenen yanlışlık ve yanılgıların neden olduğu sakıncalar herkesi etkilediği gibi yarınlar için de birer kötü örnek oluşturur. Özellikle siyasal yaşamda kendi beklentileri, özlemleri, çıkarları ve kişisel amaçları için verilen ödünler, birbirine eklenen yanlışlık ve sakıncalar ulusal bağlamda birer aykırılık belirtisidir. Kendileri, partileri ve değişik kimi amaçları için düzenle, sistemle, ilkelerle uğraşmak, onları yıpratıp karartmak yolunu seçip izleyenler cumhuriyet karşıtı durumuna düşmektedirler.

Günümüz siyasal sorunlarının başında, kanımızca, cumhurbaşkanının TARAFSIZLIK konumu gelmektedir. Anayasanın 103. maddesindeki antta geçen ‘TARAFSIZLIK’la siyasal parti ilişkisinin uyumsuzluğu ve aykırılığı açıkça ortadadır. Ayrıca anayasanın 104. maddesindeki “..Türk Milleti’nin birliğini temsil eder” tümcesindeki “..birlik” sözcüğü parti ayrımının kesin karşıtlığıdır. Cumhurbaşkanı, parti bağı sürdükçe yansız (tarafsız) davransa bile partililik ve particilik eleştirilerinden kurtulamaz, altından kalkamaz. Durumun, hukuksallık yönünden, Yüce Divanlık olup olmadığı bile tartışılabilir. Hukuksal yönden uyumsuzluk, geçersizlik açıktır. Dolambaçlı savunmalar, kimi abuk sabuk yorumlarla değerlendirmeler gerçeği değiştiremez ve örtemez. Anayasaya aykırı durum belirgindir.

Çok önemli, çok özgün görevlerin özenle korunması ve savunulmasının gereği tartışılamaz. Ancak, hiçbir boşluk ve aykırılık olmaması gerekir. Parti bağının, yansızlığı geçersiz kıldığı gerçeği sözlerle (lâfla) çürütülemez. Parti ilişkisi anttaki tarafsızlığı geçersiz kılan bir konumdur. Bu gerçek çırılçıplak ortada iken andın gölgelendiği eleştirilerine karşı çıkmak güçtür. Ama siyasal yandaşlıklar ve karşıtlıklar o kadar ilkel o kadar tutarsız ki gerçeği saptayıp yürütmek olanaksız kalmaktadır. Anayasa aykırılığı, hukuksuzluğun doruğudur. Siyasal amaçlarla, çıkışlarla, gösterilerle yanlışlar ve yanılgılar geçiştirilemez, üstleri örtülemez. Anayasaya aykırılığın hiçbir özürle, nedenle giderilip hoş görülmesi olanağı yoktur. Hiçbir partici durum ve tutum anayasa saygısı ve özenine aykırı olamaz.

Tartışma düzenine ve yöntemine bağlı kalarak hukuksal durumların değerlendirilmesi, particilikten uzak kalarak gerçeklere omuz verilip toplumsal barışın korunup güçlendirilmesi başlıca siyasal erek olmalıdır. Ne yazık ki ülkemizde kişisel ve partisel ataklar öne çıkmakta, ulusal ve toplumsal yarardan çok bu ataklar yeğlenmektedir. Tartışma terbiyesi göz ardı edilerek karşılıklı sataşmalar, suçlamalar ve saldırılar demokratik yaşamın kara bulutlarıdır. Kişiliğe saldırmadan, karalayıp kötülemeden yanlışlıkları eleştirip doğruları göstermek en uygar tutumlardır. Beklenen ve özlenen de bunlardır.