-Düşenlerin çoğu yürümesini bilmeyenlerdir.-

Ulusal yaşamın aydınlığı siyasal çalkantılarla gölgelenip kararıyor. 1 Temmuz 2021’de ayrıldığımız İstanbul Sözleşmesi’yle yitirdiğimiz güvenceler, değerler yaşamımızı karartan sapmalardan biri olmuştur. Aile kavramı ile kadın varlığına yönelik olumsuz yaklaşım, siyasal yalanları bir kez daha sergilemiş, tutum ve yöneliş bozukluğunu bir kez daha gözler önünde sıralamıştır. Çocuklar ve kadınlarla sınırlı olmayıp Türk Devrimi açılımlarına uygun bir ulusal yapı için düzenlemeden vazgeçilmesi tam anlamıyla geriye dönüştür.

İşlerine geleni, kendi kısır düşüncelerine uygun bulduklarını savunup uygarlık, eşitlik, adalet kavramlarına uzaklık ve karşıtlıklarını dinsel etiketler altında savunup gerçekleştirmeye çalışanların yapamayacağı kötülük yoktur. Kişisel yaşamdan aile yaşamına, toplumsal yapıya kadar kendi kısır ve kara düşünceleriyle düzenleme çabasından asla vazgeçmezler. “Türk İnkılâbı” adıyla Atatürk ve arkadaşlarının yaşama geçirdiği atılımlar inanç sömürücülüğüyle engellenmekte, kaldırılmasına çalışılmaktadır. Aile, kadın ve çocuk bağlamında geriye çekilişin nedeni bunlardır.

İyi ile kötünün savaşı konusunda Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Özlem YÜZAK’ın köşesindeki 2 Temmuz 2021 günkü yazısının bir bölümünü okurlarımızla paylaşmayı yararlı buluyorum. Yazar “...Savaşın terazisi ise ADALET. Hukuk yayından çıktığında, hakkını aramada insanın adalete olan güveni sarsıldığında; insanlığın onurunu âdil düzeni korumak için konulan yasaların “Sözde” kaldığı, uygulamada hukukun sadece gücü elinde tutana ve onun ideolojilerine hizmet ettiği ortaya çıktığında çözülme de başlar. O çözülme durulmadığında çürümeye gelir sıra; kurumların tek tek çürümesine, yozlaşmasına... İşte Türkiye bugün bu çürümenin sonuca olan pis kokuların, lağımın içinde. Tam dibinde...” diyor. Gerçeklerin açıklanması hepimizi düşündürmeli. Yaşamı gölgeleyip karartan tüm olumsuzluklara, aykırılıklara karşı çıkmanın erdemi gösterilmelidir. Utandırıcı durumlardan kurtulmalıyız.

AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı da günümüzü karartan durumların bir başkası. Yukarıda özetle değindiğimiz aykırılıklarda öne çıkan kadınlara karşı ilkel tutum ve davranışlar günümüz yöneticilerinin bağımlı olduğu konulardan biri niteliğiyle belirmektedir. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti onaylarcasına tutum kınanmaktadır. Kadını ayrı tutan, dışlayan bir aile görüşü, kısır düşüncelerin, baskıcı anlayışların yansımasıdır. Kadınları dışlama, aşağılama inanç simsarlarının başlıca marifetidir. Zaman zaman yanlarına alma, el ele tutuşma gösterileri içtenlikli delildir. Kadınlar ailenin güneşidir.