“Demokrasi,  güneşli siyasal düzendir.”

Kötü yönetiminden yakınmaların artması AKP’lilerin de dikkatini çekiyor ki konuşmalarını duruma göre yapıyorlar.  Konuşmaları içinde en olumsuzu genel başkanlarının suçlayıcı, kötü söz ve saldırı içerikli yanıtları oluyor. Bulunduğu katla hiç bağdaşmayan,  kabulü olanaksız değerlendirmeleri, eleştirileri ile sözde savunmaları ve suçlamaları tepki topluyor. Siyasal etik yönünden kınanacak içerikli sözleriyle siyasal düzey de zarar görüyor, düşüyor. Yurttaşlık nitelik ve bağına saygıyı gözetmeyen sözler yaralayıcı olmaktan ötede bölücü ve karalayıcı. Yanıtları ve eleştirileri bölücü, yıkıcı ve yaralayıcı olmaktan öte insanlık gerekleriyle de uyuşmuyor. Oysa, temsil görevinin bütünlüğü gereği daha özenli konuşması gerekiyor.

Seçim hazırlıkları kapsamında özellikle ekonomik yönden nasıl davranacağını, güçlükler çeken halk kesimine neler söyleyip ne sözler vereceğini yakında izleyeceğiz. Kanımızca süslü sözler, cilâlı vaatlerle çalışanlardan emeklilere uzanan yakınmaları nasıl karşılayacağını göreceğiz. Siz yasal ustalıkların başa çıkamayacağı acı gerçekler giderek daha çok yurttaşın ağırlığı oluyor.

En önemli durum, demokrasinin gerçekten yaşanmasıdır. Parti başkanlığıyla birleşen ulusu temsil çelişkisi uygulama aykırılıkları ve bozukluklarıyla izleniyor. Anda aykırı durum, yakınmaların kaynağıdır, ağırlığıdır. Partizanlığın kulakları tıkaması, gözleri kapatması türü bir ilgisizlik demokrasinin karartılmasıdır. Yönetimin partizanlığı ulusal yaşamın yarasıdır. Seçimlere doğru ve seçim sırasında yaşanacaklar geleceğimizin belirtileri olacaktır. Koyu partizanlıkla kusurlarını “kapatma-örtme-unutturma” çabasında olanlar yaşam güneşinin önündeki kara bulutlardır.

Yönetimdeki partizanlık kadar kadrolaşma çabaları da dikkat çekici düzeydedir. Sözleşmeli personel artışı, partizanlığın ölçüsüz ve sınırsız açılımının kanıtıdır. Devleti kendi çiftliği sanmanın umursamazlığıdır. Aldırışsızlık, ilgisizlik boşluklarını partizanlık doldurmaktadır. Yönetim yapısı için en yıkıcı durumlardan, sorunlardan biri de budur.

Ulusal dayanışmaya, toplumsal barışa öncelik ve ağırlık vererek yürütülecek çalışmalar partilerin ve insanların tarihine düşülecek değerlendirmelerdir. Ne var ki günlük çıkarlarını partizanlıklarını değişik tür gösterilerle sürdürmek düşkünlüğü gözleri karatmaktadır. Bu durum olumsuz bir yatkınlıktır. Güven yitimine neden olan aşırılıklar toplumsal yaşamın kara bulutlarıdır.

Dünyanın nereye gittiğini, insanlık değerlerinin öncelik ve ağırlığının ne düzeyde olduğunu, ülke ve yurttaşlar için nelerin kotarılması gerektiğini anlamayanlar yetki kullanma konumunda oldukça sorunların aşılması,  giderilmesi güçtür. Partizanlığı yurttaşlığın üstüne çıkarıp bir tür ayrımcılık, bölücülük yapanlar siyasal getiri güdümüyle verdiklerin zararın ayırdında değiller. Kendi güdülerinin tutsağı durumuna düşenlerin toplum sakıncalıları olduğu gözardı edilmemelidir. Korunmayı ve sakınmayı asla savsaklamamalıyız.

TEŞEKKÜR

Yazılarımla, ilgili arayışları nedeniyle Sayın Gülen SARAN ile Sayın Dursun ATILGAN’a teşekkürlerimi sunuyorum.