Yaşam, bir insanlık beşiği, kucağı ve ocağıdır. Bireyleri toplum düzeni içinde birbirine karşı ilgiyle, sevgiyle, saygıyla ve güvenle birlikte yaşatan değerlerle ilkelere anlam kazandıran tutum ve davranışlar varlığın öneminden kaynaklanmakta, insanlık kavramının değerine dayanmaktadır. Aile yapısına verilen önem de bu anlayışın toplum bağlamındaki yansımasıdır. Kişilerin birbirlerine karşı ilgileri, ilişki ölçüleri ve düzeyleri toplumsal yaşamın düzeyine ilişkin en sağlıklı ölçüdür. Kardeşlik, arkadaşlık ve dostluk bu çizgide ele alındığından önemli bir yaşam gücünde birleşilir. Meslektaşlık, asker arkadaşlığı gibi bağlar, yaşam gücünü destekleyen, artıran öğelerdir. Okul arkadaşlığı, iş arkadaşlığı da bu sıcak ilgilerin başında gelir.

Arkadaşlık bir tür kardeşliktir. Sorunları birlikte göğüsleyip aşmak, başarıları ve mutlulukları paylaşarak tatmak, güçleri birleştirerek artırmak yaşam sorunlarına karşı en etkin dayanışmadır. Arkadaşlığın, dostluğun, yakınlığın değeri yaşamsal desteklerin en önde gelenleridir. Benim 1936-37 yıllarında tanıdığım ilk arkadaşım Muzaffer ERDOST ile Hayati ERDEM’di (Tokat’ın Artova İlçesi’nde). Muzaffer’in İlhan adlı küçük kardeşi apandisitten yaşamını yitirince yıkanıp kefenlenmesini gördüğüm ilk insandı. Muzaffer’in sonra doğan kardeşine de İlhan adını verdiler. Onu da bir askerî cezaevi olayında yitirince, adını alarak Muzaffer İlhan ERDOST yaptı. İlkokulu, ortaokulu ve lisenin birinci sınıfını Tokat ve Sivas’ta birlikte okuduk. Ankara’da o Veteriner Fakültesi’ni, ben de Hukuk Fakültesi’ni seçtik. Şimdi tüm kardeşler ışıklar içinde uyuyorlardır.

İlkokul arkadaşlarımdan Dr. Nadir AYDIN Çorlu’da, Sadi AKABALİ İstanbul’da yaşıyor. Çoğu yaşamdan ayrılan arkadaşlarımı hep iyi duygularla anarım. Bu konuda emekli öğretmen Hâmi KARSLI’nın yazınsal çabaları unutulamaz. Zaman, yaşamımızın en büyük değerlerinden, ama bu özelliği en çok göz ardı edilen bir olgu. Anılarla sürekliliği korunan, sıcaklığı yaşatılan bir yaşam dilimi. Zamanı iyi kullanmak, geçen zamanın bir daha gelmeyeceğini bilmek, hep yeni olduğunu benimsemek yaşamı renkli kılan bir anlayıştır. Zamanın değeri ömürle ölçülemez. Ömür, yaşam süresi ve sınırıdır. Zaman, akışı durmayan bir yaş çağlayanıdır.

Zamanı değerlendirmek bir beceri ve başarıdır. Bir adım ileride ve geride olmak değerlendirmeleriyle yaşam koşusunu basite indirgemek yanlıştır. Kanımızca en değerli kazanım, zaman kazanımıdır. Bu konu varlığımızın en önemli sorunlarından biridir.

Yeri gelmişken önceki CHP Kayseri milletvekillerinden, emekli müftü Gani ÂŞIK’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan, çok kimsenin beğeniyle izlediği yazılarındaki insanlık değerlendirmelerindeki içtenliği kutlamak istiyorum. Sayın ÂŞIK, toplumsal değerlerle insanlık gereklerini ince dokunmalarla vurgulamakta, yaşamsal gereklere değinerek tutum ve davranışlarla ilişkilerde soyluluk yönünü, inanç temizliğini ve insanlık değerlerini kaynak ve temel saymaktadır.

Toplum değerlerimizden biri de Prof. Dr. Orhan GÖĞÜŞ’tür. Güler yüzü, tatlı dili, üşenmeden yaptığı açıklamalarıyla sağlık konusundaki becerilerini duyarlılığıyla güçlendiren, etkinliğini artıran üroloji uzmanıdır. İyileştirme çalışmalarını içtenlikle sürdürmesi hepimiz için güvencedir.