Toplumsal yaşamın insanı üzen durumlarıyla insanların tutum ve davranışlarındaki utandırıcı yansımalar sürdükçe esenlik ve güvenlik endişeleri de ne yazık ki sürecektir. Ahlâktan eğitime uzanan yanlışlık ve çarpıklıklar toplumsal aydınlığımızı gölgeleyip karartıyor. Karşıtlık, engelleme, bozgunculuk, sapkınlık ve düşmanlığa uzanan kara çizgide ilişki kötülükleri değişik biçimlerde yaşanmaktadır. Birlikte yaşamanın çağdaş uygarlık gereklerine uygunluğu tartışılacak durumlar birer sorun olarak gölgelerini koyulaştırmaktadır. Özellikle siyasal yandaşlık ve karşıtlık durumları, özlenen birlik ve dayanışmayı engelleyip kaldırmakta, bu yetmiyormuş gibi doğal olması gereken düşünce ve görüş ayrılıklarını nerdeyse düşmanlığa dönüştürmektedir. O kadar ki ulusal kavramlar, değerler ve varlıklar alanlarındaki ayrılıklar, aykırılığa dönüşerek karşıtlıkları körüklemektedir. Çağdaş yaşam ilkeleri ve gerekleri aldırışsızlıkla karşılanmakta, savsaklanmakta ve yadsınmaktadır.

ATATÜRK, İNÖNÜ ve LÂİK CUMHURİYET karşıtı kimi aymaz, sapkın, gerici ve tutucu ile inanç sömürücüsü de yasal yaptırımlardan çekinerek Atatürk’e saldırılarını İnönü üzerinden yapıyor. Atatürk ve İnönü’nün seçkin, örnek birlikteliğini, ulusumuz ve cumhuriyetimiz için özgün değerlerini gözardı ederek konuşma ve yazılarını sürdüren kendini bilmezler gerçekleri tersine çevirerek kendi iğrenç düşünce ve görüşleriyle suçlamalarını, saldırılarını sürdürüyor. Özellikle günümüz iktidarı yanlısı olanlardan kimileri kalemlerini pislik borusu gibi kullanıyor.

Tarihini yadsıyan (inkâr eden) ulusal varlığını, değerlerini, kendini, yadsımış olur. Partizanlıklarıyla kararan sözde siyasetçiler, özellikle lâik cumhuriyet karşıtı inanç sömürücüleri, devlet kurucularının düşmanları, gericiler, sapkınlar, kıskançlıktan gözleri dönenler saldırganlıkta yarışıyorlar. Basının gerici, tutucu kesimi bunların salyalarıyla yoğun kir-pas içinde. Yurtseverleri üzen bu çirkinlikler yüzsüz, arsız ve utanmaz kalemlerin iktidar yardakçılıklarıyla ne yazık ki sürüyor. Türkiye’mizin Kurtuluş Savaşı öncesi durumunun kötülüklerini, yönetimin “Hiç” liğini unutan, gözardı eden cumhuriyet karşıtları, kimi siyasal odakların etkisiyle kötülüklerine kötülük ekliyorlar. Yadsıma, karalama, suçlama ve tutarsızlıkları sınır tanımıyor. Kendi çıkarları, yararları ve beklentileri için bunlara göz yuman yetkililer bir yana yetkili yargı kurumlarının ilgisizliği büsbütün düşündürüyor ve üzüyor.

Kendi ulusunun değerlerini öngören ve içeren “ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ” varken arapçılığa ve başka köklere özenen sapkınlar, sarsaklar, aymazlar boğulacaklarını düşünmeden yangına koşuyor. Gelecek kuşaklar için örnek çalışma ve çabalar yerine karşıtlık, ayrımcılık-bölücülük yapılıyor. Ulusal dayanışma, toplumsal barış yaşamın aydınlığı, esenliği ve güvenidir. ATATÜRK ve İNÖNÜ ile onur duyup gönenmek kıvancı örnek bir mutluluktur.