-Dayanışma, içtenlik, özveri ortaklığı ve yaşam gücüdür.-

Dünya günleri sınırlı olan insanların yaşam aydınlığı, sağlıktan olanaklara uzanan geniş bir ufka dayanır. Ancak kendimizi yeterince koruyamadığımız, zamanı iyi kullanamadığımız ve yeterli araştırma inceleme yapmadan kolları sıvadığımız için olumsuzlukların sorumlusu da bizleriz. İlişkilerimize gereken değeri ve önemi vermediğimizden akrabalıktan dostluğa uzanan çizgide karşılaşılan aykırılıklarla çelişkilerin suçlusu da bizleriz. Dünyanın geçici olduğu gerçeğini paylaşan herkes yaşamın tadını da benimsemiş olmalıdır. Ne var ki tutum ve davranışlarımızda daha çok bencil davranıyor, karşılaştığımız durumlarda, yaşadığımız olaylarda önceliği ve haklılığı hep kendimize tanıyoruz. Yaşam aydınlığını paylaşmanın evlilikteki yerini ve değerini de yeterince bilmiyoruz. Açıklanan ve izlenen sorunlar bu durumu göstermektedir. Kadın erkek birlikteliğinin yasal kurumu olan evlilik uygar yaşamın en anlamlı çatısıdır. Bu gerçeği bilincine yerleştirmeyenler için yaşam karanlıkları kaçınılmazdır. Giderek arttığını üzüntüyle izlediğimiz ayrılmalar, boşanmalar toplumsal yaşamın en büyük sorunlarından biridir. Küçük çocukların varlığı da düşünceleri yoğunlaştıran bir başka durumdur.

Kadınlarımızın insan olarak değeri ölçülemeyecek kadar yüksektir. Gerici, tutucu ve yetersiz düşüncelerle yaklaşımların getirdiği sorunlar daha çok davranış düzensizliğiyle ilkellik kaynağıdır. Bağnazlıkla yaklaşan erkeklerin kadınlara karşı sert, çirkin, anlayışsız davranmaları, güç gösterisine kalkışırcasına bencillikleri (hodbinlikleri) kabalıkları yaşam aydınlığını karanlığa dönüştürmektir. İnsanların cins ayrımı yapmadan eşitlikleri bir doğa gerçeğidir, çağdaş bir insanlık anlayışıdır. Bağlılık, içtenlikli ve gerçek ilgi bir tür tutku ve düşkünlüktür. Bu duygu bağının aile içindeki varlığı mutluluğun kaynağıdır.

Ancak, kimi beklentilere, kimi sorun çözümlerine kimi katkılara, yardım ve ayrıcalıklara dayanan sözde dostluk ilişkileri, birlikteliğin yapaylığıyla toplumsal yaşamın kara bulutları gibi ortamın aydınlığını bozmaktadır. Yoksa sık sık yinelediğim “Ne altın gemi, ne gümüş gemi, dost gemisi!” sözü kaynaşmanın tadını yeterince açıklayacak açıklıktadır. Sonu bilinen ve kimi zaman da kestirilen dünya yaşamının elden geldiğince iyilik, esenlik, barış ve mutluluk içinde geçmesi en yaraşır durumdur.

Yakınlarımızı, sevip saydıklarımızı, güvendiklerimizi yitirdiğimizde duyduğumuz acı, onlarla birlikte yoksun kaldığımız ortamlar, olgular, değerler ve olanaklardır. Ölüm karanlığının öbür dünya aydınlığı olduğu inancı da yaşam dayanaklarından biridir. Yaşam (hayat) akraba, dost, arkadaş, meslektaş, hemşeri tüm yakınları kapsayan bir insanlık kucağıdır. Bir dünya sürecidir. Varlık ortamıdır. İçtenlikli, sağlıklı, güvenli ilişkiler yaşam güvencesidir. En güzel bağlar gönül bağları, arkadaşlık, dostluk, kardeşlik sıcaklığıdır.