CHP egemenliği saraydan alıp, halka verdi.

Bunlar egemenliği halktan alıp, saraya verdi.

CHP, nüfusu Türk olan Hatay’ı topraklarımıza kattı.

Bunlar Hatay nüfusunu Suriyelileştirdi.

CHP diplomatik mucize gerçekleştirdi, İkinci Dünya Savaşı’nda 75 milyon insan hayatını kaybederken, etrafımızda taş üstünde taş kalmazken, Türkiye’yi korumayı başardı, Hitler, Stalin, Churchill, Roosevelt gibi süper güçlerin arasından tereyağından kıl çeker gibi çekti, Türk insanının burnu bile kanamadı.

Bunlar, bizimle alakası olmayan savaşlara burnunu sokuyor, komşularımızdaki yangınlara benzin döküyor, hem evlatlarımızın oralarda şehit düşmesine sebep oluyor, hem buralarda bombaların patlamasına, yüzlerce insanımızın pisi pisine ölümüne sebep oluyor.

CHP, Rusya’dan silah aldı, mühimmat aldı, tek kuruş ödemedi, karşılığında Rusya’ya tek kuruşluk menfaat bile vermedi.

Bunlar, Rusya’dan güya füze aldı, 2.5 milyar dolar ödedi, ambargo yüzünden kullanamıyor, ABD’den güya uçak aldı, 1.5 milyar dolar ödedi, Washington’a her türlü tavizi veriyor, uçaklarımızı alamıyor.

CHP, sanayimizin omurgasını oluşturan Sümerbank’ı, İskenderun Demir Çelik’i, Aliağa rafinerisini, Seydişehir alüminyum’u, Oymapınar barajı’nı Orhaneli termik santralı’nı beş kuruş vermeden elaleme yaptırdı, para yerine portakal mandalina domates salatalık ödedi.

Bunlar, millete ait fabrikaları, limanları, barajları, santralları elaleme sattı, tarımı imha etti, kendi milletimizi meyve alamaz hale getirdi.

CHP, elaleme verilmiş imtiyazları feshetti, madenleri devletleştirdi.

Bunlar madenleri sattı.

CHP, Merkez Bankası’nı kurdu.

Bunlar Merkez Bankası’nı boşalttı.

CHP, Kıbrıs’a çıktı, bağımsız KKTC’nin kurulmasını sağladı.

Bunlar, KKTC’nin kepenklerini kapatmak için yes be annem dedirtti.

CHP ambargo filan tınlamamıştı, Kıbrıs’a çıkarken ABD ordusuyla vuruşmayı göze almıştı.

Bunlar kafamıza çuval geçirtti, sineye çekti.

CHP, Amerikan vatandaşını milletvekili olarak Tbmm’ye sokmamıştı.

Bunlar, aynı Amerikan vatandaşını TC’nin büyükelçisi yaptı.

CHP, Apo’yu tuttu getirdi, İmralı’ya tıktı.

Bunlar, İmralı’da Apo’yla masaya oturdu.

Birleşmiş Milletler’in kuralları gereği, üye olmak isteyen devletlerin resmi başvuruda bulunması gerekiyordu, CHP bunu kabul etmedi, “başvurmayı düşünmüyoruz, davet gelirse düşünürüz” dedi, Birleşmiş Milletler tarihinde ilk kez, bir devleti davet etmek zorunda kaldı, Türkiye’ye üyelik davetinde bulundu, CHP kabul etti, hatta CHP’nin dışişleri bakanı, Birleşmiş Milletler genel sekreterliği bile yaptı.

Bunlara Taliban’dan başka selam veren kalmadı, 107 ülkenin davet edildiği ABD’deki Demokrasi Zirvesi’ne bile davet etmediler.

CHP’nin ortağı olduğu hükümet savaşı göze aldı, Yunanistan’a tükürdüğünü yalattı, Kardak’ı kaptırmadı, çakıl taşı bile vermedi.

Bunlar bize ait 20 adayı kuzu kuzu Yunanistan’a verdi, herifler göstere göstere silah yığıyor, kuzu çevirme yaparak alay ediyor.

Süleyman Şah Türbesi, CHP’nin Lozan zaferiyle Türk toprağı oldu.

Bunlar, vatan toprağını terketti, Süleyman Şah Türbesi’nin boş sandukalarını sırtlayıp sıvıştı.

CHP genel başkanları, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu, en sert rekabetlerde bile nezaket sınırlarını aşmadılar, vatandaşa “sayın”sız “siz”siz hitap etmediler.

Bunlar “ananı da al git, kelle, vampir, insan müsveddesi, ölü sevici, siyasi sapık, boyunları tasmalı, sürüngen, ayyaş” filan diyor.

Maden işçileri başta olmak üzere, neredeyse tüm işçi hakları, tüm sendikal haklar CHP iktidarlarında kazanıldı.

Bunlar taşeron sistemiyle işçiyi köleleştirdi, tarihin en büyük maden katliamı yaşandı, namuslu sendikalara savaş açıldı.

CHP her daim sanatçı dostudur.

Bunlar sanatçıları hapse atmaya çalışıyor.



CHP genel başkanının anne tarafından büyük dedesi Hacı Emin Paşa, Mekke’de 17 yıl şeyhülislam olarak görev yapmıştı, kutsal toprakları korumakla görevli olan Medine şeyhülharemi’ydi, vakıflar, medreseler kurdu, Hazreti Muhammed’in kabrinin de içinde bulunduğu Mescid’i Nebevi’nin 110 bin metrekaresinin tapusu, ona aitti. Kendisi rahmetli olunca, bu devasa mirası evlatlarına, torunlarına geçti.

Bugünkü emlak değeri ne ediyor biliyor musunuz...

1 milyar 700 milyon dolar ediyor!

Hacı Emin Paşa’nın 70 mirasçısı bulunuyordu, bunlardan biri de CHP genel başkanıydı.

Davalar açıldı, 2005 yılında sonuçlandı, Suudi Arabistan devleti istimlak bedeli olarak 340 milyon dolar ödemeyi kabul etti.

Dünyanın en namuslu siyasetçilerinden biri olan CHP genel başkanı, bu muhteşem mirastan kendisine düşen payı almadı, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağışladı!

Evet, yanlış okumadınız...

CHP genel başkanı, böylesine büyük servet değerindeki dede mirasını “Türk hacıların yararına kullanılması için, Türk hacılara ücretsiz konaklama yeri yapılması için” Diyanet’e bağışladı.



Bunların diyanet işleri başkanı, Atatürk’e lanet okuyor.



Suudi kralı, mahkeme kararına rağmen, CHP genel başkanının Diyanet’e bağışladığı istimlak bedelini henüz ödemedi.

Bunlar, hakkımız olan parayı talep edeceğine, aynı Suudi kralına Türkiye Cumhuriyeti Devlet Şeref Madalyası taktı.



Sene 1933...

Cumhuriyet 10 yaşına basmıştı.

CHP’nin o güne kadar herhangi bir amblemi yoktu.

Atatürk, 10’uncu yıl kutlamaları kapsamında, vatandaşların yakasına takacağı bir amblem tasarlanmasını istedi.

Bu tarihi görev, Gazi Terbiye Enstitüsü’ne verildi. Enstitü yönetimi de resim-iş bölümünü kuran İsmail Hakkı Tonguç’u görevlendirdi.

Almanya’da grafik eğitimi alan İsmail Hakkı Tonguç, eğitimbilimciydi, köy enstitülerinin mimarı ve uygulayıcısıydı. Kolları sıvadı.

Herkes merak içindeydi.

Acaba ne çizecekti?

Atatürk beğenecek miydi?

Atladı trene, İstanbul’a geldi, iner inmez Topkapı Sarayı’na koştu, silah bölümüne girdi, amblemde yeralacak olan eserleri tek tek seçti, özel izinle paketledi, Ankara’ya getirdi.

Oturdu masasına, o eserlerden esinlenerek, CHP’nin ilkelerini ve amblemini oluşturan “altı ok”u çizdi.

Evet...

CHP’nin altı oku, Topkapı Sarayı’nda sergilenen Osmanlı oklarıdır.

 

(Tonguç’un hangi okları esas aldığı net olarak bilinmiyor, ancak, benim gözlemlerime göre, oklardan biri 2’nci Bayezid’e ait.)

 

(Kiriş endam, tarz-ı has, şem endam... Osmanlı okları gövde biçimlerine göre, yani endamına göre isim alırdı. Okun gövdesi, insanla özdeşleştirilirdi. Baş, boğaz, göğüs, göbek, baldır, ayak bölümlerine ayrılırdı. Gez’in bulunduğu dip noktaya, baş denirdi. Okun ucuna ise, ayak denirdi. Baldıra kadar aynı kalınlıkta gelip, ayağa doğru incelen oklar, kiriş endam oklarıydı. İsmail Hakkı Tonguç’un amblemde kullandığı ok tipi, kiriş endam’dı.)

 

(Osmanlı oklarında üç tip gez vardı. Kemik, fildişi veya boynuzdan yapılan gezlere, başpare denirdi. Bakkam ağacından yapılan gezlere, bakkam gez denirdi. Okun başına yuva açılır, tutkalla yapıştırıldı. Bir de adi gez vardı. Okların arkası yontularak, kirişin, yani gergin ipin takılacağı yere çentik açılırdı. Bu tip gez, fazla sayıda yapıldığı için daha az özen gösterilen tirkeş oklarında, yani savaş oklarında kullanılırdı. İşte bu nedenle... CHP amblemindeki oklardan biri çentiklidir. En uzun ok, savaş okudur.)

 

İsmail Hakkı Tonguç, ilerlemeyi, hızı, hedefe ulaşmayı simgeledikleri için, geçmişten geleceğe gittikleri için “ok”ları tercih etmişti.

Okların aynı kaynaktan çıkıp, yelpaze gibi açılan uçları, Cumhuriyet’in kapsayıcılığını, güneş ışınları gibi yayılma şeklini sembolize ediyordu.

Atatürk gördü.

Tam isabet dedi.

Böylece, amblem kesinleşti.

Osmanlı’nın sadece sarayına ve altın varaklı koltuklarına özenen Yeni Osmanlıcılarla, günümüzün Ali Kemalleri inanmakta güçlük çekebilir.

CHP’nin amblemi, Osmanlı oklarıdır.



Tarih boyunca Cumhuriyetimizi bağımsız, özgür, onurlu, saygın bir devlet haline getiren tüm kritik dönemeçlerde, CHP imzası vardır.



Ve, şimdi bakıyoruz...

CHP kapatılsın, seçime girmesi yasaklansın filan deniyor.



Bu fikri mantıklı bulanları tebrik ediyorum ama, yukarda 100 yılı özetlemeye çalıştığım gibi, küçücük bir pürüz var...

CHP’nin geçmişten geleceğe uzanan amblemi, düğmesine basınca kapatıp söndürebileceğin veya son kullanma tarihi dolunca söküp çöpe atabileceğin kırk wattlık ampul değildir!