Sabahın körü, bismillah, kapı çaldı.

Açtık, Ptt memuru arkadaş gelmiş.

Elinde resmi bir evrak.

Mahkeme tebligatı.

Nedir diye baktım...



Tbmm çatısı altında yaşanan hırsızlıkları yazmıştım, bilgisayardan cüzdana kadar pekçok eşya çalınmıştı, Lösev’in bağış kutusunu bile boşaltmışlardı, hatta Tbmm içindeki Vakıfbank şubesini bile soymuşlardı, hepsini derleyip yazmıştım, hırsızlıklarla beraber çay ocaklarındaki yolsuzlukları, lokantadaki yolsuzlukları sıralamıştım, bu rezillikleri ortaya çıkaran ben değildim, hepsini çeşitli ihbarlar üzerine savcılar ve polisler ortaya çıkarmıştı, hepsi gerçek, hepsi somuttu, zaten bu yüzden yandaş medyadan bağımsız medyaya, hepsinde “Tbmm’de hırsız var” başlığıyla haber olarak yeralmıştı.

Ama, Tbmm başkanlığı sadece benim hakkımda suç duyurusunda bulunmuştu!

Meğer işte bu suç duyurusu üzerine dava açılmış, duruşma günü belirlenmiş ve bu davanın iddianamesi gönderilmiş.



Okudum...

“Tbmm’yi aşağılamak” suçunu işlediğim iddia ediliyor.

“Tbmm’nin itibarını sarsma” suçunu işlediğim öne sürülüyor.



Peki ne ceza isteniyor?

Hapse girmem isteniyor.

İki yıl!

Başka?

Seçme ve seçilme hakkımın elimden alınması isteniyor!

Velayet hakkımın elimden alınması isteniyor!



Neyse ki, vatandaşlıktan atılmamı istememişler.

Buna da şükür.

Ama üzülmedim desem yalan olur... Çünkü tam da bu seçimde Akp’ye oy vermeye karar vermiştim, oy verme hakkım elimden alınıyor, bu da Akp’nin talihsizliği yani!



Avukatımı aradım.

Tebligata dair bilgi verdim.

Sonra oturdum ekran başına.

Acaba ne yazsam diye düşünüyorum.

Şak...

Son dakika haberi geldi.

“Tbmm başkanı Mustafa Şentop koronavirüs aşısı oldu.”



Almanya, İngiltere, Fransa, Avusturya, Norveç, vatandaşlarının tamamına yetecek kadar aşı temin etmelerine rağmen, herhangi bir gelişmiş demokratik ülkede, aşı olan parlamento başkanı var mı?

Yok.

Hepsi sırasını bekliyor.



Tbmm’nin itibarı dediğin, aşıyla mı korunuyor?