Soma’daki faciadan sonra taziyeye gidip, madencinin suratına yumruk atan asrın liderimizin, Marmaris’teki yangın faciasından sonra taziyeye gidip, felaketzedenin suratına çay atması tuhaf mıdır?



Elazığ’da evleri yıkılan depremzedelerin kafasına, Rize’de akrabaları boğulan selzedelerin kafasına çay atmadı mı?

Malatya’da “eve ekmek götüremiyoruz” diye yakınan esnafın suratına poşet fırlatıp “al keyif çayı iç” demedi mi?



Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde “çaylar kekler bedava olacak, size bu yakışır, biz bunlara kafa yoruyoruz” demedi mi?

“Bedava çayınızı alın, millet bahçelerinde çoluk çocuk ailece yatın yuvarlanın, oralarda yuvarlandıkça bizi hatırlayın” demedi mi?

Bunları söyleyerek, avanta çay vaadiyle rejimi değiştirmedi mi?

Birer paket avanta çay karşılığında tek adam seçilmedi mi?



Cami avlusunda beslediği güvercinlerin kafasına simit kırıntısı serper gibi, miting kürsüsünden milletin kafasına çay poşetleri serpip, “bakın size keyif çayı ikram ediyorum, 200’er gramlık keyif çayı, naylon poşette değil ha, bez torbada hediye ediyorum, çevreciyiz ya, farkımız bu, bereketi içinde, hem keyifle yudumlayacaksınız, hem de bize bol bol dua edeceksiniz” demedi mi?

Milletin parasıyla millete ısmarladığı avanta çay karşılığında, kendine dua istemedi mi?

E şimdi, Marmaris’te canlarını, ormanlarını, evlerini, işyerlerini, hayvanlarını kaybeden insanlarımızın suratına çay poşeti fırlatması acayip mi?



Afrin’de 52 şehidimiz varken, şarkıcıları türkücüleri çalgıcıları özel uçakla Suriye sınırındaki karakola götürüp, şen şakrak kahkahalar eşliğinde klarnet çaldıranlar bunlar değil mi kardeşim?

Van depreminde Kızılay çadırına sığınan vatandaşlara “oooo koskocaman sarayda oturuyorsunuz” diyenler bunlar değil mi?

Cephanelik patladığında, 25 şehidimiz morgta yatarken, Hindistan’da Pakistan’da olur böyle şeyler demediler mi? Acımız var diye ara mı verelim, hayat devam ediyor diyerek birbirlerine sucuk hediye etmediler mi? Eleştiriler üzerine, sucuk ikramı normaldir, cenazelerde lokum bile ikram edilir demediler mi?

Törenle morg açılışı yaparken, “cenazelerinizi ücretsiz olarak yerinden alacağız, ücretsiz yıkayacağız, ücretsiz kefene saracağız” diye ballandıra ballandıra reklam yapanların... Gasilhane açılış töreninde “artık ölülerimizi nereye götüreceğiz diye düşünmeyeceksiniz, ölülerinizi sağlama aldık, hakikaten şık bir gasilhane hazırladık” diye övünenlerin... Mezarlık açılış töreninde “o kadar nezih bir mekan ki, insanın ölesi geliyor” diyenlerin... Demleyip keyif yapsınlar diye felaketzedelere çay fırlatması anormal midir?



Danıştay basıldığında, görevi başında öldürülen hakim Mustafa Yücel Özbilgin toprağa verilirken, ak gençlik şöleni düzenleyenler... Aktütün karakolunda 15 şehit varken, stadyumda sünnet düğünü düzenleyip davul zurnayla halay çekenler... Takvimde başka gün kalmamış gibi 10 Kasım’da düğün yapanlar, Reyhanlı’nın havaya uçurulduğu gün düğün yapanlar, Soma’da 301 madencimizin katledildiği gün düğün yapanlar... Ve utanmadan, bu düğün fotoğraflarını “mutlu günümüz” diye sosyal medya hesaplarından paylaşanlar bunlar değil mi?

Türkiye cayır cayır yanarken, o gece, Türk Hava Kurumu kayyumunun düğüne gitmesi yadırgatıcı mıdır?



Şu an cayır cayır yanan Antalya Manavgat, 2008 yılında tıpkı böyle cayır cayır yandığında, orman genel müdür yardımcısı “bu işin tek iyi tarafı ormanlarımızda kene kalmadı” demedi mi?

İzmir’in ormanları geçen yıl tıpkı böyle cayır cayır yandığında, yüreğimize su serpen (!) Akp İzmir milletvekili “yanan ağaçlar mangal kömürü olarak ekonomimize kazandırılacak” demedi mi?



Asrın liderimiz kafamıza çay fırlatınca mı, kafamıza dank etti?



20 yıldır aslında başına ne geldiğinin idrakinde olmayan milletin, başı dardayken başına keyif çayı gelmesi şaşırtıcı mıdır?