İşadamlarını hapse tıkıp, malına mülküne çöktükleri, rüşvet karşılığında serbest bıraktıkları söyleniyor, Venezuela’dan gelen uyuşturucu gemilerinin güzergahı anlatılıyor, nedir kardeşim bu rezalet diyorsun... Ezan susmaz, bayrak inmez diye cevap veriyorlar.



Türkiye’yi ayağa kaldıran suikastlerin perde arkası itiraf ediliyor, karanlık örgütlerle silah ticaretinden, yasadışı petrol ticaretinden bahsediliyor, kardeşim bu vahim iddiaları kimse soruşturmayacak mı diyorsun... Ayasofya’yı açtık diye dış güçlerin tezgahı diyorlar.



Tutuklanması gereken kara paracıların rüşvet karşılığında yurtdışına kaçmalarının sağlandığı, siyasetçilere balya balya paralar verildiği, Türk medyasının tehditle el değiştirdiği, dindar nesil ayağına yatan gazetecilerin çantacılık yaptıkları, antin kuntin ihalelere karıştıkları, kalemlerini kiralamaları karşılığında süperlüks otellerde avantadan kaldıkları anlaşılıyor, utanmıyor musunuz kardeşim diyorsun... Doğalgaz bulduk, ay’a gidiyoruz, ümmetin lideriyiz diyorlar.



Çünkü...

Sedat Peker’in bugün anlattıklarını, Aziz Nesin tee 60 yıl önce anlatmıştı.



“Yalancı, ahlaksız, eğitimsiz, langır lungur biridir Zübük... Particiliğe girer, yağcılık yapa yapa yükselir, belediye başkanı olur, rüşvetlerle köşe olur, foyası meydana çıkınca, dokunulmazlık kapmak için kapağı Ankara’ya atar, milletvekili olur, demokrasi dediğin, sadece onun koltuğudur, etrafına yalakalar doldurur, yolsuzluğu her yere bulaştırır, namuslu insanlara iftiralar yağdırır, kendisini eleştirenleri vatan haini, kendisini vatansever, muhalefeti dinsiz, kendini dindar ilan eder, bugün bi şey söyler, yarın tam tersini söyler, ar damarı çatlamıştır, ne utanır, ne yüzü kızarır, fırıl fırıl dönektir, fitnecidir, ahaliyi böler, birbirine düşürür, sıkışınca alttan alır, eline fırsat geçince acımasızca ezer, zalimdir, kindardır, mütedeyyin pozlarındadır, din’i iman’ı dilinden düşürmez ama, paraya tapar, halkı kandırmak için bayrağa, ekmeğe, Kuran’a el basmaktan çekinmez, rakiplerini cami düşmanı olarak gösterir, kutsal değerleri alet eder, inançları sömürür, hırsızlıkları yakalandığında mesela, yakasına yapışmasınlar diye dümenden namaza durur, vaaz verir gibi konuşur, aslına bakarsanız etrafındakiler bile ondan tiksinir ama, öylesine menfaat ortaklığı kurmuştur ki, bile bile desteklenir, göz göre göre alkışlanır, hepsini adeta köle yapmıştır, sözünden dışarı çıkamazlar, iki dudağının arasına bakarlar.”



Peki kimdir bu Zübük?

Karakterini anladık da, ismi nedir?

Eskimeyen romanında onun da robot resmini çizmişti Aziz Nesin...



“Zübük bir tane değil.

Zübüklük içimizde.

Yoksa, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi.

Zübükleri, biz kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz.

Sonra da, hepimizde birer parça bulunan kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce, ona kızıyoruz.

İçimizdeki zübüklüklerden gerçekten kurtulmadan, Zübük’ten kurtulmamız mümkün değil.”



Dolayısıyla...

Her videosunda simgesel objeler kullanarak anlamlı mesajlar veren, masasına o günün ruhuna uygun kitaplar yerleştiren Sedat Peker, bence yeni videosunda mutlaka Zübük romanına yer vermeli.



Aziz Nesin 60 yıldır anlatıyor, anlamadınız, bir de ben anlatayım, belki bu defa kavrarsınız demeli!