Asrın liderimiz, Tbmm’de konuştu, “din kisvesi altında bu milleti sömürenlere izin vermeyeceğiz, açık söylüyorum aldandık” dedi.



Halbuki... 2004 yılıydı, geleceğe dair müjdelemişti, “size vaadediyoruz, ne aldanan olacağız, ne aldatan olacağız” demişti.



2007 yılıydı, seçim mitinginde konuştu, “bu bir sevda meselesi, lafla olmuyor, ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız” dedi.

2009 yılıydı, İstanbul Tarih Müzesi’nin açılışında konuştu, “felaket tellallarına kulak asmayın, aldatan ve aldanan olmayacağız” dedi.

Gene 2009 yılıydı, Tbmm’de konuştu, “Mhp’nin iktidarda olduğu dönemin rakamlarını açıklarsam, Bahçeli kaçacak delik arar, ayıptır, gerçekçi olun, biz hiçbir zaman bunlar gibi milletimizi aldatmadık, hiçbir zaman aldanan da olmayacağız, aldatan da olmayacağız” dedi.

2010 yılıydı, Şanlıurfa’da seçim mitinginde konuştu, “aldanan olmadık, aldatan da olmadık, çünkü biz milletimizle yürüyoruz” dedi.

Gene 2010 yılıydı, Ankara’da iftarda konuştu, “kimseyi bizim gibi düşünmeye zorlamayacağız, toplumun vicdanı olmaya devam edeceğiz, çünkü biz ne aldandık, ne aldattık” dedi.

Gene 2010 yılıydı, bu defa Siirt’te konuştu, “yola çıkarken aldanan olmayacağız, aldatan olmayacağız demiştik, çünkü biz birileri gibi aldanmadık, aldanmadan yolumuza devam edeceğiz” dedi.

2011 yılıydı, Amerikan televizyonunda Charlie Rose Show’a katıldı, “beni kimse aldatamaz” dedi.

2013 yılıydı, Ankara’da Harikalar Diyarı’nda konuştu, “söz verdik mi yaparız, çünkü ne aldatan olduk, ne aldanan olduk” dedi.

Gene 2013 yılıydı, tweet attı, “birbirimizin yaşam tarzına saygı göstereceğiz, aldatan olmayacağız, aldanan da olmayacağız” dedi.

Gene 2013 yılıydı, Müsiad’ın iftarında konuştu, “omurgalı olalım, bizim ilkemiz budur, aldatan olmadık, aldanan da olmayacağız” dedi.

Gene 2013 yılıydı, partisinin il başkanlarına konuştu, “Chp’yle Mhp’yi görüyorsunuz, yine kucaklaştılar, Perinçek’in koyunu oldular, ama biz aldatan olmayacağız, aldanan da olmayacağız” dedi.

Gene 2013 yılıydı, Şırnak’ta konuştu, “çözüm sürecinden vazgeçen biz olmayacağız, aldatan olmayacağız, aldanan da olmayacağız” dedi.

Gene 2013 yılıydı, İstanbul’da fetocuların Türkçe olimpiyatının kapanış töreninde konuştu, “sizleri tebrik ediyor, sonsuz teşekkür ediyorum, hep birlikte insanlık onuru mücadelesi veriyoruz, uyanık olacağız, aldatan olmayacak, aldanan olmayacağız” dedi.

2014 yılıydı, Ankara’da seçim mitinginde konuştu, “tabanda olan saf, temiz kardeşlerime sesleniyorum, oyuna gelmeyin, aldatılıyoruz, aldatıldık, ben dahi aldatıldım” dedi.

Gene 2014 yılıydı, Yalova’da konuştu, “yalana talana oy verilmez, dürüstlüğe oy verilir, biz ne aldanan olduk, ne aldatan olduk, siyaset ilkeli olmayı gerektirir, Chp’de böyle ilkeli duruş yok” dedi.

2015 yılıydı, Harp Akademileri Komutanlığı’nda konuştu, “şahsım başta olmak üzere, aldatıldık” dedi.

Gene 2015 yılıydı, Kırıkkale’de cami açılışı yaptı, “milletimi uyarmaya devam edeceğim, çünkü biz ne aldanan olduk, ne aldatan olduk” dedi.

2016 yılıydı, yandaş televizyonda konuştu, “bunları iyiniyetle takip ediyorduk, itiraf etmem lazım, iyiniyetimizin kurbanı olduk, gerçekten safmışız, aldanmışız” dedi.

2017 yılıydı, sarayda muhtarlara konuştu, “siyasi hayatımda ne aldanan oldum, ne aldatan oldum, bizim anlayışımız bu” dedi.

Gene 2017 yılıydı, Katar televizyonuna konuştu, “Pkk ve Ypg konusunda mutabakatımız vardı, maalesef Obama bizi aldattı” dedi.

2018 yılıydı, İstanbul’da seçim mitinginde konuştu, “ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracağız, çünkü Ak Parti ne aldatan olur, ne aldanan olur, işte bundan rahatsızlar” dedi.

2019 yılıydı, İzmir’de konuştu, “evelallah destan yazıyoruz, bize güvenin, çünkü ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız” dedi.



Şimdi, Tbmm’de konuştu, “din kisvesi altında bu milleti sömürenlere izin vermeyeceğiz, açık söylüyorum aldandık” dedi.



E, bu vesileyle rahmetle analım...

Din kisvesi altında bu milleti sömürenler, aldatanlar ve aldananlar hakkında, hatırasıyla onur duyduğumuz Profesör Yaşar Nuri Öztürk şunları söylüyordu.



“Kur’an’da aldatışlar ve aldanışlar arasında dikkat çekilenler, küçükten büyüğe doğru şöyle sıralanabilir.

Yaldızlı süslü laflarla aldatma, aldanma. (En’am, 112)

Beldelerde egemenlik kurmak, gezip dolaşmakla aldatma, aldanma. (Ali İmran, 196; Gafir, 4)

Dine sokulan uydurma ve iftiralarla aldatma, aldanma. (Ali İmran, 24; Enfal, 49)

Hurafeler, uydurmalar, anlamını bilmeden okuyuşlarla aldatma, aldanma. (Hadid, 14)

Sefil, rezil yaşayışla aldatma, aldanma. (Ali İmran, 185; En’am, 70, 130; A’raf, 51; Lukman, 33; Fatır, 5; Hadid, 20)

Allah ile aldatma, aldanma. (Lukman, 33; Fatır, 5; Hadid, 14)

Aldatış ve aldanışın en yıkıcısı, Allah ile aldatmadır.

Kur’an’da şöyle buyuruyor:

Sakın, aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın!

İnsanoğlunun en kahırlı bunalımları, Allah’ın araç yapıldığı aldatıştan kaynaklanan bunalımlardır. En zehirli zulümler de, bu aldatıştan doğar. En kalıcı, en yıkıcı bozgunlar, bu aldatışın vücut verdiği bozgunlardır. Tarih buna tanıktır.

Kur’an’daki ‘Allah ile aldatılmayın’ ihtarına rağmen, Türk halkı dinine olan derin saygısı yüzünden Allah ile aldatılıyor.

Allah ile aldatmak; dinimizi, çıkar, koltuk, baskı, egemenlik aracı yapan bir sanayi koludur. İşin esası bakımından, ne dini vardır, ne de imanı vardır. Onun dini imanı, Tanrısı, ibadeti, hep çıkarıdır, hesabıdır.

Allah ile aldatanlar dokunulmaz, eleştirilmez bir ‘tahakküm teolojisi’ oluşturmuşlardır. Türkiye’de bu teolojiyi egemen kılmak istiyorlar. Türkiye’de bugün dayatılan tez, Allah ile aldatma veya ‘siyasal İslam’ tezidir.

Atatürk’ün mirası, bütün ihtişamına rağmen, bir tez olmaktan çıkarılmış bulunuyor. İç ve dış hıyanetler, Türkiye’de oynanan bu oyunda ne yazık ki başarılı olmuştur. Türk siyasetinin imansızlıkları, gafletleri, dalaletleri, nefsaniyetleri, ciddiyetsizlikleri, tutarsızlıkları, kirlilikleri, işi bu noktaya getirdi. Atatürk’ün mirasını yeniden tez yapabilmenin ilk şartı, işi buraya getiren ‘Allah ile aldatma’ siyasetine son vermektir.

Allah ile aldatma zulmünün en ağırları, kadın ve kadın hakları konusunda işlenmektedir. Türkiye’de bugün kadın, özellikle örtünme meselesinin istismarı aracılığıyla, Allah ile aldatan zümrelerin temel sömürü aracı olarak öne çıkarılmaktadır.

Türkiye’de sosyal devleti çöküşün eşiğine getiren sebeplerin başında, Allah ile aldatanların yarattığı ‘sadaka kültürü’ ve bu kültürün yarattığı ‘sömürü merhametçiliği’ gelmektedir. Akp iktidarı, bu yıkıcı sebebin saltanat dönemini temsil etmektedir. Allah ile aldatanlar, iane çadırlarıyla yetinecek bir toplum özlemektedir.

Allah ile aldatma zehrinin panzehiri, ancak, İslam’ın gerçeği içinden çıkarılabilir.

İyi insan olmak için müslüman olmak gerekmiyor, ama, müslüman olmak için iyi insan olmak gerekiyor.

Türkiye’nin en önemli meselesi namuslu adam meselesidir, Türkiye’nin en büyük açığı namuslu adam açığıdır.

Laiklik, sadece devletin dinden, dinin de devletten elini çekmesini sağlamıyor; din sınıfının dinini yaşamak isteyen kitlelere tasallutunu da önlüyor. Bu açıdan bakıldığında, laiklik dine en büyük hizmetin kurumudur. Ve laiklik, dindarların adeta huzur ve mutluluk gemisidir. Dinci sömürücüler laikliğe, esas bu ikinci anlamı yüzünden düşmandırlar. Çünkü onların kitleler üzerindeki şeytani hegemonyalarını kıran, laikliğin bu ikinci anlamıdır. Bu anlam, din bezirganlarının korkulu rüyalarının ve saltanatlarını yitirme kaygılarının esas sebebidir.”