Türkiye ve dünya gerçeklerini bilmek ne kadar acı vericiyse, asrın liderimizi dinlemek de o kadar mutluluk verici.



“Amerika’yı Kolomb keşfetmedi, müslümanlar keşfetti” diyor mesela, “Kolomb gemisiyle Amerika kıtasına geldiğinde Küba’da cami gördü” diyor... Gerçi Fidel Castro bunları duyunca kahrından öldü ama, olsun, insanın müslüman olarak göğsü kabarıyor.



“15 sene önce evlerde buzdolabı var mıydı, vardı diyenlere teessüf ediyorum” diyor, “ciddi manada inceleme yapmadan konuşuyorlar, televizyon yoktu” diyor, “biz gelmeden önce tomografi mi vardı?” diye soruyor, “ambulansları köpekler çekiyordu” diye hatırlatıyor... İnsan ciddi manada inceleme yapınca şükrediyor.



“Yahu bizden önce İzmir’in Adnan Menderes Havalimanı var mıydı” diye sitem ediyor, “aahhh kardeşlerim aahhh, Ankara’daki havalimanını kim yaptı, biz yaptık” diyor... İnsanın nankörlük edenlere isyan edesi geliyor, yahu bu kadir kıymet bilmeyenlere hakikaten yaranılmıyor.



“Cami yoktu” diyor, “cenaze yıkayacak imam yoktu” diyor, “cenazelerimiz ortada kalıyordu” diyor... İnsanın duyguları maneviyatla coşuyor, pencereyi açıp, tekbiiir diye bağırası geliyor.



“IMF bizden beş milyar dolar borç istedi, arkadaşlara verin dedim” diyor, “görüyorsunuz dolar düştü” diyor, “işsizlik azaldı” diyor, “ekonomide şahlandık” diyor, “doğalgaz bulduk” diyor, “Ay’a gidiyoruz” diyor, “gerek Batı, gerek dışımızdaki dünya, ciddi manada Türkiye’yi kıskanıyor” diyor... İnsan gurur duyuyor.



“Merkez Bankası’nın 128 milyar doları nerede?” diye soruyorlar, o çıkıyor, “bunlar maalesef Merkez Bankası’nı sorma hakkını kendilerinde görüyorlar, paralar nereye gitti diye sorulur mu” diye kınıyor... İnsan muhalefetin hadsizliğini, terbiyesizliğini ayıplıyor.



“Ben görevi devraldığımda İstanbul’da ağaç mağaç yoktu” diyor... Çöl değil miydi İstanbul, Belgrad ormanı mesela, taa Belgrad’ta değil miydi, ne çabuk unuttunuz o günleri?



En son...

Gözümüzün içine baka baka “İngiltere 100-150 sterline aşı yapıyor, Almanya 100-150 avroya aşı yapıyor, biz ücretsiz aşı yapıyoruz, aramızdaki fark bu” dedi.

Bilahare, çıkıp pardon diyeceğini zannettik ama, tam tersine, “Avrupa’da aşıları ücretle yapıyorlar, 50 sterlin, 100 avro alarak yapıyorlar, biz halkımızdan bir kuruş aldık mı?” dedi.



ABD’de kitap olarak basılan, satış rekoru kıran, Hollywood’a uyarlanan, başrolünde Julia Roberts’ın oynadığı şahane bir film var: “Ye, Dua Et, Sev...”

Mutsuz bir kadının, eşini, kariyerini terkederek, haz, inanç, huzur arayışıyla, hem coğrafi hem içsel bir yolculuğa çıkmasını, İtalya, Hindistan ve Bali adası’na gitmesini, neticede, lezzet, aşk ve meditasyon eşliğinde mutluluğu bulmasını anlatıyor.



Bence bu filmin mutlaka Türkiye ayağı da çekilmeli.



Avanta bulguru ye.

Dua et.

Asrın liderimizi sev.

Mis.

Kafa tertemiz.