Erdoğan AKP grubuna seslendi, “Ülkeler giderek sıkıntıya girerken biz önümüzdeki yıldan itibaren ferahlamaya başlayacağız” dedi! AKP’liler ‘nasıl olacak’ demeden alkışladı.

Ardından ünlü, “Faiz sebep, enflasyon neticedir” sözünü tekrarladı, salon alkıştan yıkıldı.

“Şu anda dünyaya, ABD’ye, batıya, İsrail’e bakın” dedi, alkışlayanlardan bazılarının gözleri doldu. “Bunlarda faiz aşağılara çekilmişken, bizim arkadaşlara ne oluyor ki faizi savunur hale geliyorlar” dedi. Alkış tufanı koptu.

Devam etti dünya lideri, “Ben faizi savunanla beraber olmam! Bu konuda nas(kesin yargı) ortada. Nas ortada olduğuna göre sana, bana ne oluyor” dedi, coşku doruğa çıktı alkışlar dakikalarca devam etti.

Görülmeye değer sahnede bir kişi oturduğu yerde öylece duruyor, alkışlamıyordu! Alkışlamayan o kişi, bir yıl önce Hazine ve Maliye bakanlığı koltuğuna oturan Lütfi Elvan’dı.

Elvan’ın alkışlamadığını görenler yadırgamadı önce, “Olacak o kadar, adamcağız hazinenin başında. Gece gündüz para saymaktan elleri kopmuştur” diye düşündü! Kül yutmaz medyamız haberi atlamadı, bakanın sırasında mum gibi oturduğu fotoğrafın altına şunu yazdı: Herkes alkışladı bir o alkış yapmadı!

Azman, uzman olmaya gerek yok. Alkışlayamamasının nedeni basit. Hazinenin başında olunca kasayı açıp şöyle bir baktı ve elde ne var ne yok hepsini gayet net gördü! Görünce hazineyi, insanda değil ellerini çarpıp alkış yapmak, parmağını kıpırdatacak mecal kalmaz haliyle!

Milletin normal kesimi, ‘kendi bakanı dünya liderimizi neden alkışlamadı’ diye sorarken anormal olanı yapalım... Lütfi Elvan dışındaki AKP’liler neden alkışladı peki?

Bilemem!

Bildiğim, alkış işinin nasıl başladığı, yüzyıllar içindeki gelişmesi, türleri, insanlar için taşıdığı anlamlar ve daha pek çok bilginin; Prof. Dr. Murat Tuncay’ın yaptığı Alkış Üstüne adlı eşsiz ve de şahane çalışması...

O çalışmaya bakıp, kim kimi neden alkışlar fikir yürütebiliriz ancak...

Biçim ne olursa olsun alkışın dilimizde taşıdığı anlam onaylamak, övmekmiş.

Batı dillerinde de alkış bizimkinin aynısı. Fransızca kökenli bir başka sözcü daha var: Claque! Hem şamar, hem de para ile tutulmuş insanlara yaptırılan alkış anlamına geliyor. Claquer, para ile tutulmuş alkışçı demek... İçtenlikten yoksun bu alkış türüne Türkçe’de harika bir karşılık var: Şakşak...

Şakşak, bir çıkar karşılığı çıkarılan el çırpma sesi olarak tanımlanabilir. Alkışın olumlu etkisini yapay yolla sağlamaya yönelik bu tür eylemlerin sahne sanatları tarihindeki geçmişi Roma dönemine kadar iniyor! İlk uygulayanlar Romalı oyun organizatörleri. Rast gele seçilen kişiler temsil başına kiralanır, oyun sırasında nerelerde alkış başlatmaları gerektiği provalarda öğretilirdi. Rekor, İmparator Neron’un... Napoli’de düzenlediği bir gösteride halkı coşturmak için 5 bin alkışçı kiralamış!

Şakşakçılık Bizans’tan Osmanlı’ya da geçmiş. Resmi bir adı bile var: Alkış Çavuşluğu! Alkış Çavuşu, alkış tutmakla görevli bölüğe mensup kişilere denirdi. Padişah ve devlet büyükleri bir topluluk karşısına çıktıkları zaman, ata binip inmeleri sırasında, sefere çıkarken, tahta oturur kalkarken, bayram tebrikleri gibi durumlarda görev alan ‘teşrifat ekiplerinin’ arasında yer alırlardı. Alkış Çavuşları, padişahın arabasıyla geçeceği bir yerde halka halinde toplanır, bir yandan alkışlarken bir yandan da gür sesle, ‘padişahım devletinle bin yaşa’ türünden alkış duaları okurdu. Bazen de bir yandan alkışlarken, bir yandan da şöyle uyarırlarmış padişahı: “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!

Tanzimat’la birlikte vezirlerin alkışlanmasına son verilirken, Cumhuriyet’le birlikte ortadan tamamen kalktı diye biliyoruz!

Şakşak örneği olduğu gibi, gök gürültüsüne benzer Bravo Alkışı, ‘bu kadarına da pes yahu’ şeklindeki Yuh Alkışı, sahnedekine gaz vermek için yapılan Ara Alkışı, ‘Bir daha, bir daha söyle’ anlamına gelen Bis Alkışı, ‘Ankara, Ankara duy sesimizi’ türünden sloganlara eşlik eden Slogan Alkışı, ruhsuz Protokol Alkışı, ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ türünden Politik Alkış, adet yerini bulsun türünden Mekanik Alkış, ‘Alkışlarınızla huzurlarınızda’ diye başlatılan Medyatik Alkış, Bismillah, sahneye henüz çıkmış devlet büyüğü için oradakilerden kopan Yağcı Alkış gibi çeşitleri varmış alkışın...

Bu bilgilerden sonra kafamda bir ampul yandı! Bakanın aksine AKP’lilerden yükselen alkışın türünü söyleyebilirim artık...

O alkışlar Yuh Alkışı olamaz bi kere! Ara Alkışı’na da benzemiyor, Bis Alkışı, Slogan Alkışı değil, Protokol Alkışı olamaz, Mekanik Alkış’ın yanından bile geçmez, Politik Alkış hiç değil, kesinlikle Yağcı Alkış da değil... Geriye tek seçenek kalıyor: Ekonomimizin dünyadaki yerini idrak edip, 1 dolar karşısında paramızın iki ayağı üzerinde dimdik durup 11 lirayı aşması karşısında gönüllerden yükselen Bravo Alkışı!