Yarın 17 Mayıs pazartesi... Büyük gün!

Özgürlüğe, aşamalı normalleşmeye merhaba.

17 gün kapandığımız evlerden atacağız kendimizi dışarılara...

Öyle mi acaba?

Koronavirüs yüzünden her üç kişiden biri işsiz kaldı. Pazartesi günü onlar çıkacak dışarıya mesela.

12 milyon 115 bin işsiz var. Onlar da çıkacak ve kapı kapı iş aramaya devam edecekler. ‘İş aramak’ deyince akla bir isim gelecek artık ama. Sizleri hazırlayayım şimdiden bu duruma...

Bakan atamak görevden almak, merkez bankası başkanını görevden alıp atamak, bakan yardımcısı atamak tek bir kişinin görevi.

Tapu müdürü, il kültür müdürü, müfettiş, bitkisel üretim müdürü, meteoroloji müdürü, rektör, müftü, büyükelçi, konsolos, nüfus müdürü, boru hattına müdür, çay işletmesine memur, danışman, spor müdürü, Amerika genel müdür yardımcısı, kütüphane müdürü atama ve görevden alma sorumluluğu tek başına onun omuzlarında.

Çölleşme ile mücadele müdürü atamak onun işi.

İŞKUR’da görev yapanları da o atıyor.

Abartmıyorum diyanete ‘mushafları inceleme’ üyesini bile o tek başına atıyor...

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylayıp kabul ettiği İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece ansızın çıkıverdi Türkiye. Meclis bakakaldı. Kararın altında tek bir imza vardı.

Akdeniz’de balon balığı kaynıyor son zamanlarda. Zehirli balon balığının tanesini 5 liraya alacaklarını açıkladı geçenlerde! Kaç tane yakalarsan devlet parasını verecek. Balon balığı meselesi ile de tek başına mücadele ediyor. Kararlar alıp takibini yapıyor. Kararname çıkardı, altında yine tek bir imza.

Düne kadar kamuda çalışacak personelin alım işlerine o kurumların bağlı olduğu bakanlar, genel müdürler, müdürler karar veriyordu. Artık farklı yürüyecek işler.

Bu ağır sorumluluğu da tek başına aynı isim üstlendi. Hangi kuruma ne kadar personel, kaç mühendis, kaç operatör, kaç müdür, kaç şef, kaç kat görevlisi lazım, temizlikte kaç kişi çalışacak, kaç çaycı istihdam edilecek... Hep tek bir isim karar verecek.

Kendi atadığı bakanına, kendi atadığı genel müdüre güvenmediğinden mi bilemiyoruz. Bundan böyle kamuda görevlendirilecek uçan kuşu bile kendisi seçip, atamasını bizzat yapacak.

Peki modern devlet yapılarında sorumluluklar paylaşılırken kim bakan atamasından balon balığına kadar hemen her konuyu tek başına üstlenmek ister ki?

Açıklayalım Cumhurbaşkanı...

Son gelişmeyi Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi başkanı duyurdu. “Kamu personeline dair işlemlerin tek bir idare tarafından yürütülmesi görevi Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları’na tevdi edildi” dedi.

Neden böyle bir şey yapıldı diyenleri duymuş gibi başkan izah etti: “Yerli ve milli bir yazılım geliştirdik. Adı, Kariyer Kapısı... Cumhurbaşkanımızın talimatları gereği bu kapı ile kamu istihdamında fırsat eşitliği ve liyakati önceleyip verimliliği artıracağız...”

Sık sık söyleniyordu ama kimse dinlemiyordu. Demek, bugüne değin personel alırken ‘eşitlik’ yokmuş, ‘liyakata’ bakılmıyormuş, ‘verimliliği’ ise kimse takmıyormuş gerçekten!

Plan şu... Kamuda çalışmak mı istiyorsun? Gireceksin e-devlete, çalacaksın yerli ve milli yazılımlı Karıyer Kapısı’nı. Bütün bilgilerini yazıp beklemeye başlayacaksın. Cumhurbaşkanı vakti saati gelince, yerli ve milli yazılım sayesinde örneğin bir bakanlığın çaycı ihtiyacını karşılamadan önce senin bilgilerine ulaşacak. İki üniversite diploması var, güzel. İngilizceyi sular seller gibi, Japoncayı ise yeterince biliyor, çok güzel. Çayı da iyi demliyormuş diyecek ve o bakanlığın falanca şubesine çaycı olarak atanacaksın.

İster inan, ister inanma... Ne torpil gerekecekmiş, ne de AKP’ye üye olman!

Kariyer Kapısı’nda sadece kamu değil, staj yapmak isteyen gençler için özel şirketler de olacak.

12 milyonu aşkın işsize duyurulur. “ekonominin sorumlusu benim, ben” diyen Cumhurbaşkanımız bu yeni düzenlemeyle, “kamuda iş arayanların sorumlusu da benim, ben” dedi.

Sade İŞKUR gitti yerine daha güçlü bir rakip, Cumhurbaşkanlığı İŞKUR’u geldi.

Böylelikle dünyanın ‘en büyük’ ve ‘tek’ işvereni kim olmuş oluyor?

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı elbette.