1 Mayıs 1977... İşçiler, İşçi Bayramı kutlamaları için Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’a aktı. Yüzbinler ‘daha iyi yaşam koşulları, insani açıdan gelişmiş, hak yenmeyen bir Türkiye’ isteklerini haykırarak Taksim’e yürüdü. Konuşmalar, türküler, şarkılar... Saatler 19:00’a yaklaşırken silah sesleri duyuldu. Sular idaresi binasının üzerinden, meydana hakim otelin üst katlarından aşağıdakilere ateş açıldı. Sonra müthiş bir panik! 36 insan can verdi. 136 kişi de yaralandı. Herkes biliyordu ama bugüne değin Taksim’i, bayramı kimlerin kana buladığı yasalar önünde ortaya çıkmadı. Kimse ceza almadı!

Adalet, 36 canın kurşunla, panzer altında ezilerek ya da yaşanan panikle ayaklar altında yitip gittiği 1977’in 1 Mayıs’ından bu yana yerini bulmadı...

***

Bugün 1 Mayıs 2021... İşçi Bayramı. Koronavirüs var sokağa çıkmak yasak, meydanlar dolmayacak.

Yüzbinlerin 1977’de can verme pahasına dile getirdiği, ‘insani açıdan gelişmiş, hakların yenmediği bir Türkiye’de yıllar sonra durum ne peki?

İnsani açıdan gelişme deyince, dünyada akla ilk gelen isim Amartya Sen... Açlık, insani kalkınma teorisi, refah ekonomisi, yoksulluk cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda çalışmalar yapan, Nobel ödüllü Hintli Ekonomist.

Teorisi şöyle özetlenebilir: “Bir ülkeyi dayanıklı kılan şey, o ülkenin sahip olduğu insani gelişme düzeyidir. İnsani gelişmenin temelini de ‘yapabilirliklerin’ genişletilmesi oluşturur. Bir toplumun başarısı, o toplumda bulunan insanların özgürlükleri ve yapabilirlikleri üzerinden ölçülmelidir. İnsani gelişme süreci bireylerin sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmeleri, okuyup yazabilmeleri gibi bireyin yapabildikleri ve yapamadıklarının toplamıdır...”

Politikacıların ‘var’ demesiyle, ‘uçuyoruz’ demesiyle, ‘nereden nereye’ demesiyle değil, toplumu oluşturan bireyin ‘neyi yapabildiği’ ile ölçülüyor artık gelişmişlik.

Yanıtı kendinizde olan bir soru gelsin o zaman... Mesela siz, neleri yapabiliyorsunuz?

Ödenmeyen fatura yüzünden internet bağlantınız henüz kesilmedi ve bu yazıyı okuyorsanız, belki de siz memleketteki 10 milyonu aşkın işsizden birisiniz. Yapamadığınız şey, öncelikle çalışmak!

Sigortanız yatmadığı için Allah korusun sağlığınız bozulsa ne yapamayacaksınız?

Çocuğunuz eğitimiyle ilgili basit bir şey istese sizden. Geliriniz olmadığı için ne yapamayacaksınız?

Çalışmak, sağlıklı bir yaşam sürmek, eğitim almak herkesin hakkı değil mi? Evet, ama siz en temel insani şeyleri yapamıyorsunuz. Birileri de çıkıkıp, “Türkiye’nin kişi başı milli geliri şu kadar dolara çıktı” diyor. Kağıt üzerinde üç katı olsa ne yazar, siz çalışacak bir iş bile bulamıyorsunuz... Zaten artık, Birleşmiş Milletler de dahil pek çok kurum ülkeleri değerlendirirken lafa değil bu ‘İnsani gelişmişlik kriterlerine’ bakıyor.

1 Mayıs’da işçiden başlayıp, işsize geldik. Ama ülkemizde asıl ‘insani gelişme’ sorunu ‘şükür bir işim var” diyenlerin tarafında yaşanıyor!

Uzağa gitmeyin ‘Salgın var, herkes evlere. 17 gün tam kapanacağız’ dediler. Ama bir de baktık, atölyeler fabrikalar milyonlarca işçiyle lebalep dolu! Otobüsle, trenle, metroyla, minibüsle işe gidip, oralarda alt alta üst üste çalışan milyonlarca işçi ne yapamayacak peki? Sağlıklı kalma hakkını, belki de yaşam hakkını koruyamayacak! Bu milyonlar virüs kaparsa, evlerine çocuklarına eşlerine yakınlarına da bu hastalığı bulaştırırlarsa kim sorumlu olacak?

1977’de yaşanan katliamda 36 can yitirmiştik, kanlı olay zaman aşımı ile kapanıp gitmişti ya, aslında kapanmamış! Sadece can alan şeylerin türü değişmiş... Ölüm nedenine ‘silahla vurulma’ denmiyor, ‘iş kazası’ deniyor artık!

Sadece bu yıl, 10 Ocak ile 13 Nisan arasında 73 günde 145 işçi, ‘iş kazası’ ile vurulup can verdi...

2018’de Türkiye’de 430 bin 985 iş kazası meydana geldi. 1923 insan yitirdik. Her gün 4.2 insan evine ekmek götürürken yitip gitti demek oluyor bu. Onca işsize rağmen 2020 yılında durum daha da ağırlaşıp iş kazalarına kurban verilen insan sayısı 2 bin 427’ye yükseldi! Avrupa’da açık ara birinciyiz.

Taksim katliamında tek bir sorumlu bulunup, tek bir gün bile ceza almadı. 44 yıl sonra durum ne peki? Mesela Manisa’nın Soma ilçesinde 301 madencinin can verdiği katliamın suçlusu kim? Hala bilinmiyor. Davada tek bir tutuklu kalmadı. Padronundan mühendisine, herkes elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşıyor!

Yani ha Taksim, ha Soma... Birinde mermi kullanılmış, diğerlerinde ihmal. Asla değişmiyor. İşçiyle, işsizle, insanla ilgili konularda sorumlu bulmak dün de zordu memlekette, bugün yine zor.