Bir gazeteci olarak İstanbul belediye başkanlığı da dahil edilirse memleketin tamamı gibi 27 yıldır yakından izliyorum Recep Tayyip Erdoğan’ı. Kendime göre gözlemlerim, değerlendirmelerim var elbette. Onunla ilgili bir konuyu ayrı tuttum hep. Çocuklara olan yaklaşımı! Ben insanların bu sevgisini gösterirken gözlerine bakarım. Çocuk sevmek öyle bir şeydir bence, gözlerinin içiyle bile sevmektir. Katılırsınız, katılmazsınız ama bana çok sıcak gelir onun çocuklara yaklaşımı. Dikkat edin isterseniz siz de. Son zamanlarda Meral Akşener’in çocuk sevgisi de aynı duyguları uyandırıyor bende.


Bu gözlemimi niye paylaştım peki? Çocuklar göz açıp kapayıncaya kadar kocaman kızlar, kocaman oğlanlar, kocaman umutlar oluyorlar, kocaman umutsuzlukları ile fena kırılıyorlar da ondan...


***


Pazar günü Babalar Günü’ydü. Tüm babasızlar olarak benim de ruhum mahzunken, bir evlat sahibi baba olarak da içimde güzel duygular vardı. Bu karışık duygularla geleceğimiz, gençlerimizin umutlarıyla ilgili yazmaya koyuldum.


Umut çok önemli... Umut fakirin ekmeği denir ama bence fakiri zengini bütün bir milletin de ekmeği. Çoğunluğun umutsuz, çaresiz olduğu dertli bir toplumda zengin, ultra zengin olsan ne fayda!


Aya gitmeye heves etseniz, gelip geçmeye köprüler yapsanız, hanlar, hamamlar, saraylar, kuleler dikseniz, kanallar açsanız milletiniz üzgün ve kırgınsa, gençleriniz umutsuzsa, ülkenizde yaşayan gençlerinizin büyük bölümü ‘umudu başka ülkelere gitmekte’ arıyorsa nafiledir. İleri gittim diyemezsiniz.


Dersiniz, o ayrı... Ama pek inandırıcı olmaz.


Mesela ülkemizde ne istihdamda ne de eğitimde görünmeyen gençler var. Su buharı gibiler. Hiçbir yerdeler! Çok üzücü ama yoklar... Sayıları korkunç ve giderek artıyor. Genç nüfusuyla övünen Türkiye’deki gençlerin yüzde 24.7’si bu durumda! Sayıları 3.000.000... Üç milyon çılgın bir rakam, çünkü ülkemizde genç nüfus toplamı 13 milyondan biraz fazla...


BBC muhabirlerine konuşan ‘o yok sayılan’ gençlerden biri durumu anlatırken, “Ben 2 yıl 9 aydır evdeyim! Neredeyse yemek dışında odamdan çıkmıyorum” diyor!


Denilebilir ki, her şehre hatta bazı ilçelere bile üniversiteler kurduk... Güzel de, o üniversitelerden mezun olanlara ne oluyor peki? O işlere başkaları mı bakıyor.


15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik her yıl artıyor. Genç işsizlik oranı yüzde 25.3. Her 100 gençten 25’i boşta. En hızlı öğrenebilecekleri, ekonomiye en dinamik katkıyı sağlayabilecekleri yaşta gençleri işgücüne katamıyorsunuz. Sorun var yani. TÜİK bile gizleyemedi, şu rakamı verdi: Üniversite mezunu işsiz sayısı 1 milyondan fazla.


Yeditepe Üniversitesi uzmanları, henüz eğitimine devam eden, mezun ya da ‘yok sayılan’ 18-29 yaş grubu arasındaki gençlerle ilgili bir araştırma yaptı. Sonuç ibretlikti... Yüzde 76’sı ‘iyi bir gelecek’ için, ‘özgür ve huzurla yaşamak’ için, ‘mutluluk’ için, ‘borçsuz yaşamak’ için, ‘gelecek kaygısı yaşamamak’ için, ‘torpil belasından kurtulmak’ için yurt dışında yaşamak istiyor!


Şapkamızı, kasketimizi, kepimizi, fesimizi, takkemizi, sarığımızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Özellikle de ülkede 20 yıldır iktidarı ellerinde tutanların!


Ülkenin en büyük derdi gençlerinin umutsuzluğu olmalı... Geleceğe dair ümit azalınca birbirimize olan güven de azalır. Azaldı zaten... Başka memleketlere değil Türkiye’nin geldiği durumu, toplumsal huzursuzluğu görmek için çevrenize bir bakın isterseniz.


Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak AKP Gençlik Kolları’nın düzenlediği Babalar Günü etkinliğine, ‘Gençlerle En Baba Buluşma’ adlı bir video konferansa katıldı pazar günü. 81 ilden partili 700 gençle bir araya geldi, konuştu soruları yanıtladı.


Bu ülkenin en meşhur babası, rahmetli Süleyman Demirel’di. Evlat sahibi olmamasına rağmen, millet ona ‘Baba’ dedi. AKP’nin halkla ilişkiler tasarımcıları sanırım bu boşluğu 4 çocuk babası, 8 torun dedesi Erdoğan’la doldurmak istiyor. Fakat, her konuda olduğu gibi bu işte de ülkeyi ‘ileri’ götürmenin yolunu bulmuşlar! Demirel’in ‘Baba’sına, bir ‘en’ ekleyip, Erdoğan’a ‘En Baba’ lakabını yakıştırmışlar.


Biz yetkililere, bakın görürsünüz diyoruz ama memleketin ‘En Baba’sı Erdoğan, şu cümleleri kurdu:


“Bizler, babalar, aileler çocukları için nasıl en iyisini isterse biz de bir Cumhurbaşkanı olarak işte gençlerimiz için en iyisini diliyor, onun için çalışıyoruz. Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını üçe, beşe, ona katlayarak ülkemizi 2023 hedeflerinin eşiğine getirdik! Biz gençliğimizde yurt dışına gittiğimizde gelişmiş ülkeleri görüp, bizim ülkemiz niye böyle değil derdik. Ama şimdi onlar buralara geldiklerinde, ‘bizim ülkemiz niye Türkiye gibi değil’ diyorlar ve bize imreniyorlar...”


Eskiden sadece kıskanıyorlardı bizi. Şimdi artık bir yandan kıskanıp, bir yandan imreniyorlar. Dünya hasetinden çatlayacak yakında.


***


Bir çocuk gördüğünde ‘gözlerinin içiyle bile seven’ Erdoğan, o çocuklar büyüyüp bu ülkenin gençleri olunca onların gözlerinin içine baka baka bunları söylüyor...


Aşağılardan bakınca görünen gerçekler, yukarıdan bakılınca imrendiriyor demek ki!