Bir insan ömrünü neye vermeli.../ Para mı onur mu kaç dikenli yol...

Memleketimizin bir özetidir... Sözü ve bestesi Zülfü Livaneli’ye ait bu şarkının yeri bende çok ayrı. Çünkü, bizi anlatır. Sıkışmış hissettiğimde sorarım kendime, ‘ömrünü neye vermeli insan...’

Livaneli’nin söylemesi, benim kendime sormam yetmez, yetmiyor ama. Herkes sormalı. Politikacı, vatandaş, iş insanı, kadın, erkek, öğretmen, işçi, anne, baba, genç, yaşlı...

Para mı onur mu?

***

Asgari ücret bu ülkede 2 bin 800 Zloti, 630 Euro civarında. Şehir merkezindeki bir evin kirası 1200, şehre uzak evlerin ise 800 Zloti. 1 litre süt 2.40, 1 kilogram peynir 21 Zloti...

Bu bilgiyi aklınızda tutun, birazdan lazım olacak!

1943 yılında marangozun oğlu olarak dünyaya geldi. Elektrik teknisyeni oldu. Gdansk kentinde Lenin Tersaneleri’ne işçi girdi. İşyeri temsilcisi olmasıyla yaşamındaki karanlık günler başladı. Cezaevleriyle tanıştı. 1970 Aralık grevlerine katıldı. 1976’da bağımsız sendika kurma girişimlerinde  bulunduğu için işten atıldı, tutuklandı. Sık sık işsiz kaldı... Binlerce tersane işçisi onun yeniden işe alınması için için grev yaptı. Bizde darbe olurken 1980’de onlarda işçiler genel greve gitti, o da önderi, simgesi oldu bu grevin. Bağımsız Dayanışma Sendikası’nı kurdu, başına geçti. 1981’de ordu darbe yaptı, Dayanışma Sendikası yasadışı ilan edildi, o cezavine girdi. ‘Koşullu’ salıvermek istediler. Kabul etmedi. İşçiler bu kez onun özgürlüğü için grev yaptı. Serbest kaldı.

İşine ancak 1983’te dönebildi. Köylü kızı Danuta ile evliydi, çocukları vardı ve çok fakirdiler. İşsiz kaldığında araba tamirciliği yapar bir lokma yiyecek bulurlardı. Her yoksul işçi gibi o da sık sık loto oynardı. Bir keresinde küçük bir miktar para kazandı. Evine televizyon aldı. 10 yıl sonra lotodan yine kazandı. Bu kez, Danuta’ya çamaşır makinesi aldı!

Dünyada işçi hareketi denildiğinde akla gelen ilk isimdi artık. Cezaevleri, gözaltılar, işsiz kalmalar ama yılmadan mücadeleye devam etmekle geçen yaşamı Nobel Barış Ödülü’nü getirdi ona. Ödülü almak için Danuta ile sınırı geçerken, “Bizi dönüşte ülkemize almayabilirler” diyordu. O yurt dışı gezisini Danuta hiç unutamıyor. Çünkü, üzerindeki manto mahalle kuaföründen, elbise ise bir arkadaşının annesinden ödünç alınmıştı!

Lech Walesa...

Bir dönemin ünlü işçi lideri... 1990 yılında özgür seçimlerde oyların yüzde 74’ünü alarak Polonya Cumhurbaşkanı seçildi. Efsane yani... Yaşamı filme bile çekildi.

İşte o Walesa, internette ‘iş arama’ ilanı verdi geçen gün! Evet, yanlış okumadınız. Efsane işçi temsilcisi, Polonya’nın eski cumhurbaşkanı, ABD Başkanı’nın evine yemeğe geldiği, Papa ile görüşen, bir dönemin en önemli siyasi aktörü iş arıyor...

Herkesi şaşırtan bu ilan için, “Emekli maaşım 6 bin Zloti. Yetmiyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde firmaların, kurumların toplantılarına katılıp ücret alıyordum. Ancak, koronavirüs salgını yüzünden çoğu toplantı iptal edildi. Geçim sıkıntısı yaşamaya başladım. Yapabileceğim, katkıda bulunabileceğim şeyler de var. İş arıyorum...” dedi.

Başta yazmıştım. Asgari ücret 2 bin 800 Zloti diye. Polonya’da asgari ücret buydu. Emekli cumhurbaşkanının maaşı ise 6 bin Zloti. Bu yüzden eski Polonya Cumhurbaşkanı geçinemiyorum diye iş arıyor...

Doğrusu ben ‘vah vah’ demedim, özendim!

Yine sordum o soruyu, “Bir insan ömrünü neye vermeli...”

Bu topraklarda neden karşılaşmayız böyle örneklerle diye düşündüm sonra.

Soru kendiliğinden geldi, “Para mı onur mu kaç dikenli yol...”

Sahi, bizde koltuğu bıraktıktan sonra emekliliğinde Polonya eski Cumhurbaşkanı Walesa’nın durumuna benzer bir örnek var mı?

Gözden kaçırmış, atlamış olabilirim de...