Tünel yaptılar geçmiyoruz, köprü yaptılar geçmiyoruz, otoyol yaptılar geçmiyoruz. Yine de parasını bizden alıp müteahide veriyorlar. Artık, istesek de geçemeyeceğiz. Ya da mecbursak kurbanda danaya ortak olur gibi birleşip geçeceğiz. Çünkü zam geldi. Mesela İstanbul’dan İzmir’e otoyol var. 292 lirayken pahalıydı, 367 liraya çıktı ateş pahası oldu. Arabanın benzin parası dahil değil, yanlış anlama...

Sana bana göre pahalı tabi... Sudan ucuz bulan da var!

İki boyutlu bir dünyadayız. Boyut bir, senin gibiler. Boyut iki, AKP’de vekiller.

Sen, ‘yetmiyor, geçinemiyorum, alamıyorum, geçemiyorum, bulamıyorum’ de mesala...

Karşına çıkıp diyor ki; yeter de artar bile, pek ala geçinirsin, 6 ayda bir alırsın, kolay geçersin, çabuk bulursun... Üstelik bir yumurta hesabı yapar sana, tadı damağında kalır.

Geçenlerde, millet çöpten yiyecek topluyor dediler. AKP’li vekil ne dedi? Mizansen o mizansen.

Pandemi bitecek mi, aşı sırası ne zaman gelecek diye sordular. Yapıştırdı cevabı: Erdoğan gibi bir lider var. Onun aldığı tedbirlerle aşacağız.

Yanılıp asgari ücret az dediler. Hazırda bekliyordu AKP’li bir vekil: Ne azı, cep telefonlarını altı ayda bir değiştiriyorlar. Arabaları var evlerinin önünde.

İnsanlar nasıl geçinecek diyecek oldu meraklı biri. Çıktı televizyona bir bir hesapladı: 1 çay, 1 simit yese her kahvaltıda 5 kişilik aile, eder şu kadar. Çarp üç öğünle! Ne etti? Peki ay kaç gün? 30... 30’la çarp. Ne etti? Şu kadar. Asgari ücret ne kadar? Şu... Çıkar şimdi asgari ücretten... Gördün mü, ücret asgariden, birikim tavandan! Bozdur bozdur harca.

Herkes iş arıyor, bulamıyor diye dert yanıyorsun. AKP’li vekil cevabı yapıştırıyor: Konya sanayiye gidiyorum. Sanayici, “Suriyeliler olmasa bitiğiz” diyor. Ağır işlerde çalışanların çoğu Suriyeli. Köylere gidiyoruz, Afganlılar olmasa köylerde çoban yok. Yandım, bittim işsizim diyen çok. Arıyorum bir sanayici arkadaşı, iş çok hemen gönder diyor. Az önce bittim diyen soruyor, “Belediye işi olmaz mı...” Dünyanın başka yerinde yok böylesi... Haklısın vekilim bizde iş yok.

Geçenlerde çiftçiler sordu AKP’li vekillerine, mazot gübre ödemesine ne oldu diye. Babacan vekil azıcık kızdı, şöyle dedi: Memlekette harp var,  yer yerinden oynuyor size pes diyorum.

Dar gelir, asgarisi ücretin derken Meclis’te kıyamet kopmuştu. AKP’li vekil izah etti: 2002’de asgari ücretle kaç yumurta alınıyordu? Kimse bilemedi, o biliyordu. 1707 yumurta! Sanırsın Malazgirt zaferi... 2019 da kaç yumurta oldu peki? Nereden bilelim, tavuk muyuz diyemediler tabi. Kendi sorusuna cevap verdi 4 bin 375... Sadece yumurta mı yicek, bunun yolu suyu, yakacağı, giyeceği, çocuğun masrafı, evin kirası yok mu dediler. Çalıştığı yerden gelmemişti soru, sustu.

Benim Diyarbakır valim, aynı zamanda benim Diyarbakır büyükşehir belediyesi kayyum başkanım sorunu tespit etmişti. Cuma günleri camiden çıkıp arabasına gidemiyordu izdihamdan. Herkes iş istiyordu. Sonrasını ve soruna yaklaşımını kendi anlattı: En çok iş istiyorlar benden. Ne iş yaparsın diyorum. Her işi diyorlar. Her işi yapan adam hiçbir iş yapamaz. O zaman mesele işsizlik değil, mesele mesleksizliktir, iş beğenmemezliktir.

Hani taa Japonya’ya gidip pandemi süresince perişan olan Japon esnafının derdini dinleyip haber yapan Anadolu Ajansı var ya, oraya konuk oldu ulaştırma bakanı. Ajansın bir çalışanı vatandaş yerine koydu sanırım kendini ve aynen şu soruyu sordu bakana: Köprü, otoyol geçişleri neden bu kadar pahalı? Böyle bir sorunun böyle bir yerden geleceğini hiç sanmıyordu ama bir AKP’li bakan olarak cevabı ve hesabı hazırdı: Tam tersi, geçiş ücretleri dünya standartlarına göre çok uygun bizde! Projenin yapıldığı bölgenin GDP’sine oranlarsanız fiyatlar gayet avantajlı.

O AKP’nin ulaştırma ve altyapı bakanı. Biz alt tarafı sıradan vatandaş. Yumurtalı, çaylı simitli hesabı anlamıştık da, bunu sökemedik. Anlayanlar varsa öğreniriz artık onlardan köprüyü geçerken yakaladığımız 147.5 liralık avantajı...