2009... ABD Pittsburgh... Başbakan Erdoğan G-20 zirvesinde. Aile fotoğrafı çekilecek. Liderler alana geliyor. Erdoğan da. Erdoğan yerine geçerken aniden eğiliyor ve yerden bir şey alıp cebine koyuyor. Yerden aldığı şey, küçük bir Türk Bayrağı... Ülke liderlerinin duracağı yerleri belirlemek için o ülkelerin bayrakları bırakılmış yere. Erdoğan bayrağın üzerine basmıyor, alıp cebine koyuyor.


2011.. Fransa Cannes... G-20 zirvesi aile fotoğrafı çekimleri için ülke temsilcileri yavaş yavaş platforma geliyor. Başbakan Erdoğan da yerine doğru ilerliyor. Aniden duraksıyor, eğilip yerdeki Türk Bayrağı’nı alıp cebine koyuyor.


2012... Meksika Los Cabos... G-20 zirvesinin aile fotoğrafı çekimlerinde yine aynı şey yaşanıyor. Başbakan Erdoğan, yer belirlemek için bırakılan Türk Bayrağı’nı eğilip alıyor ve cebine koyuyor.


2013... Rusya St. Petersburg... Başbakan Erdoğan G-20 zirvesinde. Yine aile fotoğrafı çekilecek. Erdoğan yine yere eğiliyor, yer belirlemek için kullanılan Türk Bayrağı’nı alıp ceketinin cebine koyuyor.


2014... Türkmenistan Oğuzhan Sarayı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan Başkanı tarafından törenle karşılanıyor. İki liderin duracağı yerlerin belirlenmesi için iki ülkenin bayrakları kullanılmış. Erdoğan bu kez eğilip önce Türk Bayrağı’nı, sonra da Türkmenistan Bayrağı’nı yerden alıp cebine koyuyor. Bu hareketi ev sahibini bile şaşırtıyor.


Erdoğan, memlekette sevenlerinin ve sevmeyenlerin de takdirini kazandı bu bayrak özeni ile...


Çünkü bayrak, bu ülkede yaşayan ve kendini bilen herkesin ay yıldızlı çizgisidir. Tıpkı, bu toprakları bayraklı ve özgür vatan yapanların önderi Atatürk gibi... Hır gür eder, dırdırlanır, kavga eder, zor sorular sorar ama bu millet, kendisini birinin kulu olmaktan çıkarıp insana dönüştüren kurucusuna da özen ister!


Cumhuriyet değerlerine özensizlik bir değil, iki değil, on değil...


23 Nisan mesela...


Coşkusu boşaltılmış, ayaklarınızın geri geri gittiği yapmacıklıklar... Bu özensizliğinizin nedeni ne?


Yarın bu ülkeyi yönetecek çocukların kocaman gülüşlerle, anılar biriktirerek kutlayacakları bir günün kime ne zararı olabilir?


Çiçek bırakmak, 5 kişi yan yana gelip sessizce saygı duruşunda bulunmak neden yasak?


Yeter artık, bir daha bu örneği vermeyeceğim dese de insan, kongreler koronavirüs dinlemeden lebalep dolarken; dünyada örneği bulunmayan Atatürk’ün çocuklara armağan bayramını çocuksuzlaştırmak neyin nesi?


Kendi evinin balkonunda coşkuyla 23 Nisan kutlamak isteyene tutanak yazan polis, kimden aldı bu cesareti?


Milletin 128 milyar doları nerede diye soranlara yakında ‘vatan haini’ damgası vurulacak, 23 Nisan’ın kime ne zararı var diye soranlara da mı hain denilecek?


Hain main değiliz... Bu ülkeyi, bu ülkenin bayramlarını seviyoruz. 23 Nisan’da, 19 Mayıs’ta 30 Ağustos’ta göğsümüz kabara kabara seviniriz, 10 Kasım’da bir daha onun gibisi gelmez deyip Atamız’a ağlarız size ne?


Gülmeyi, ağlamayı da mı yasaklayacaksınız?


Erdoğan 2009’da, 2011’de, 2012’de, 2013’te, 2014’te eğilip ufacık Türk Bayrağını yerden alıp cebine koymuş, kalpler kazanmıştı. Bayrak küçük, etkisi beklemediği kadar büyüktü.


23 Nisan 2021’de Türkiye çocuk çölü haline getirilirken, İstanbul’un Çamlıca Tepesi’nde ‘sanki inadına’ başka bir tören vardı! Cumhurbaşkanı Erdoğan, etrafında ‘salgın yüzünden sokağa çıkmaları yasak olan’ çocuklar ve kalabalık bir heyet, kanal kanal canlı yayın, Taksim’deki resmi törene katılma zahmetine girmeyen İstanbul Valisi, devlet erkanı ve herkes oradaydı. 111 metre uzunluğundaki Türkiye’nin en uzun bayrak direğine, bin metrekarelik Türkiye’nin en büyük Türk Bayrağı çekildi.


Ama, o yerden alınıp özenle ceketin iç cebine konulan küçücük bayrağın kocamaaan etkisinin yanına bile yaklaşamadı!