Amonyum sülfat gübresi yüzde 226, diamonyum fosfat gübresi yüzde 214, potasyum ve nitrat gübreleri yüzde 100, zirai ilaç fiyatları yüzde 100 arttı. Bunlar patates ve soğan üretiminin olmazsa olmazları. Çiftçiye verilen destek peki? Sabit kaldı, dekar başına 4 lira!


Patates ve soğan fiyatları füze gibi yükseldi. Kilosu en çok 1.5 lira olan patates soğan 4 lira oldu, sonra iki hanelere yelken açtı... Millet tane ile almaya başlamıştı ki, kasım 2018... Cumhurbaşkanı, “Bundan sonra stokların yapıldığı bütün depoları basacağız” talimatı verdi! Memlekette ne kadar depo varsa basıldı... Teröristler tek tek yakalandı!


Oysa gerçek şuydu. Üretici yönetenlere güvenmediği için para etmez, maliyeti bile çıkartamam diye patates ve soğan ekmemişti tarlasına. Üretim azdı. Tarım bakanlığı bir şey yapmadı yine, seyretti... O yok yılını ve artan fiyatları gören üretici ise ‘belki para kazanır zararı çıkartırım’ diye bastı patates soğanı tarlasına. Ne oldu sonra? Fiyatlar yerlerde...


Ama o günlerde işin uzmanları söylüyordu. Plansız tarım politikası ve günlük ekonomik yönetimle daha çok yaşarız biz bu sorunu.


Doğru çıktı. Dün basılan depolar, terörist ilan edilen depo sahiplerinden bugün pek sayın devletimiz maliyetine alıyor filizlenmek üzere olan patatesi, soğanı. Ne yapacak bu kadar ürünü? Hayır...


‘AKP’nin Ramazan öncesi büyük jesti’ olarak yoksula, garibana, gurebaya, aç ve açıkta kalmışa bedavaya dağıtılacak! Sonra da övünecekler, “Bakın sizi ne çok düşünüyoruz” diye.


Bedava patates soğanın parası kimden çıkacak peki?


Bu salgına rağmen dişinden tırnağından artırıp vergisini veren vatandaştan... Tıpkı, Kars’ın bir köyünde oturup yaşamı boyunca İstanbul’a gelmemiş ve köprülerden geçmediği halde vergisiyle köprü parası vermiş amcanın başına gelen gibi... Kendisi pat diye işsiz kalan ve muhtaç duruma düşen bir Türk vatandaşı, garip gurebaya bedava soğan patates hediye edecek!


Pes artık... Devletin hayır hasenatına da mı karşı çıkıyorsun diye düşünülebilir! Hayır, karşı çıkışım hayıra değil; planlama, önlem adına hiçbir şey yapılmamasına, son anda milletin parası ile hayır yapıyorum ayaklarına yatılmasına.


Mesela, soğan patates baskınlarından sonraki yıl çiftçinin bol bol soğan patates ekip üretimin artacağını sağır sultan dahil bizim bakanlık da iyi biliyordu. Hangi planlamayı yaptılar, üretim çok olacak bir şey yapalım da elde kalmasın ürün, çiftçimiz zarar etmesin mi dediler?


Şunu yaptılar ama... Yabancı ülkelere patates, soğan ihracatında 11.11.2019 tarihinden itibaren ikinci bir talimata kadar tüm partilerin ihracat aşamasında yüzde 100 oranında pestisit ve ağır metal analizine tabi tutulmasına, mevzuata uygun olanlarına dış satım izni verilmesine karar verdiler!


Bu analizler için Gıda ve Yem şube müdürlüklerine başvurulup her 100 ton için 1200 lira pestisit, 400 lira ağır metal, 360 lira karantina ücreti istendi. Ek maliyet çok geldi tüccara, dış satım yapmaktan vazgeçtiler.


Bakanlığın bu tür düzenlemeleri üretici henüz ekim yapmadan duyurması, çiftçiyi bu yönde bilinçlendirmesi gerekirdi. Oysa, karar açıklandığında çiftçi soğanı patatesi tarlasına çoktan ekmişti. Maç oynanırken kural değiştirdiler yine!


Sonra bir de koronavirüs çıktı başımıza. Ekonomik daralma, salgın derken tüketici fren yaptı harcamasına. Üretici tarladan toplayıp satamadı malını, deposu zaten doluydu tüccar almadı patatesi, soğanı.


Şahane değil mi? Kimin marifetiymiş depoda kalan soğan patates? Basacak, terörist ilan edecek depocu da yok. Tek çare var, birilerinin yediği haltı halkın parası ile ortadan kaldırmak.


Sen tarım politikası için bir plan yapma, üreticiyi piyasa koşullarına karşı savunmasız bırak. Çiftçiyi bilgilendirmeden analiz manaliz işi çıkar. Fiyatı artarken vatandaşı marketin insafına terk et. Sonra da, “Ramazan öncesi AKP’den müthiş plan. Durumu olmayana bedava soğan patates müjdesi” diyerek servis et.


Ne ala, ne memleket...