Televizyon reytingleri çakıldı resmen. İlgisizlikten reklamları azalan bazı diziler erken sezon finali yapmak zorunda kaldı. Koronavirüs ya da yaşanan derin belirsizlik değil, tek rakipleri ezdi hepsini! Sedat Peker izliyor millet...


Siyasetin ‘kurtlarının’ ne diyeceği uzun bir zamandır merak edilmiyordu zaten. Şimdi evlerde, parklarda, çarşıda pazarda, telefon konuşmalarında herkes suç nedir, örgüt nedir, suç örgütü nediri tartışıp, Sedat Peker’in anlattıklarını kendince analiz ediyor!


Geçen perşembe pazara gitmiştim, Allah sizi inandırsın tezgahın önünde kabak seçen bir teyze ile pazarcı Sedat Peker’i konuşuyordu... Duymak için ben de kabak seçer gibi yaptım. Teyze, “Vallahi doğru söylüyor Sedat oğlum. Ondan öğreniyoruz neler neler olmuş” diyor, pazarcı ise söze Peker’i taklit ederek “Aslan kardeşimiz” diyor ve ekliyor: “Adam göze almış herşeyi, olduğu gibi anlatıyor bizzat yaşadıklarını...”


Medyanın şakşakçı kısmı cin çarpmışa döndü, konudan kaçıp havalara bakıp ıslık çalıyor. Bazıları afili laflarla konunun kıyısından dolaşıyor. Konuşması, bir şey yapması gerekenler ise dut yemiş bülbül...


İstedikleri kadar gizlemeye çabalasınlar patladı bir kez kanalizasyon, ortalık fena kokuyor. Bak mesela teyze çözmüş olayı, ne diyor: Doğru söylüyor Sedat oğlum!


Sedat Peker suçluymuş, suç örgütü lideriymiş, örgütlü suçluymuş teyze için vız geliyor hepsi. O inanıyor doğru söylediğine. Acaba, onca yılın deneyimi yanılıyor mu? Yeni videoları bekleyip, izleyip olacakları göreceğiz...


Anlattıkları, birilerinin döndürdüğü dolaplar aklı olanların bildiği tahmin ettiği şeyler. Çünkü burası Türkiye... Kimin kimlerle kol kola yürüdüğü, çıkarlar çatışınca masaların nasıl devrildiğini millet olarak kimbilir kaç kez gördük, yaşadık, hatta suçsuz yere ekonomik olarak ceremesini çektik.


Mesela İSKİ skandalı... Aldatılan bir kadının isyanı sayesinde patlamıştı! Demem o ki, ister parasal, ister duygusal çıkar olsun, çatışınca olacakların nereye varacağını kimse kestiremiyor...


Bunu nereden biliyoruz? Sedat Peker’den...


Anlattıklarının ucu nerelere varacak bilmem. Ama beni de inandırdığı bir şey söyledi son videosunda. Pazardaki teyze gibi, “İşte burası çok doğru” dedim. Kendine özgü mimikleri, alçalıp yükselen sesiyle aynen şöyle dedi:


“Deli olmamak elde değil kardeşlerim... Ortada bir şey var ve herkes seyrediyor! Bırak benim suç örgütünü... Yahu bakkalın kasabın manavın, küçümsemek için demiyorum; onların anlattıklarından büyük skandallar çıkar mı? Benim gibi insandan çıkar daa... Ömrü devletin içinde geçmiş, istihbaratta geçmiş, poliste geçmiş, askeriyede geçmiş, sokakta geçmiş, siyasette geçmiş... Her taraftan enteresan bir tip, benim gibi insandan çıkar daa...”


Aynen katılıyorum. Bakkalın, manavın, kasabın anlattıklarından yükseklerdeki fırıldağı öğrenemeyiz asla. Skandallar kusura bakmasın ama mahalle bakkalından değil, siyasetle, karar vericilerle, uygulayıcılarla, parayı verip düdüğü öttürenlerle, bal tutup parmağını yalayanlarla ilişkisi olanlardan çıkar.


Nitekim Peker’in sözü ertesi gün doğrulanıverdi. TRT’deki programda, “Bir milletvekilinin Peker’den her ay 10 bin dolar aldığını” öğrendi Türkiye... Kim mi söyledi? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu! Az karışık, ama şöyle dedi: “Keklemişler ben ne yapayım. Kim keklemiş ise hesabını ondan sorsun. Ayda 10 bin dolar hangi siyasetçiye gönderiliyorsa ondan sorsun. Yanlışlıkla yazdıkları bir yere düşmüş!”


Keklemek ne demek, o siyasetçi kim, sizden mi başkalarından mı, yanlışlıkla yazılan yer neresi, suç varsa, suçlu biliniyorsa yakalaması gereken mahallenin manavı mı?

Hadi bakalım... Sıradaki gelsin!