Nisan ayında sadece Avrupa'da değil bütün Dünya'da gözler kıtada gerçekleşecek iki kritik seçim üzerinde olacak; bunlardan biri Fransa'da diğeri ise Macaristan'da yapılacak...

Fransa'daki seçimler Emmanuel Macron'un ikinci dönemde de Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturup oturmayacağını belirlerken, Macaristan'daki seçimde ise ülkeyi demir yumrukla yöneten sağcı başbakan Viktor Orban'ın siyasi geleceği sandıktan çıkacak sonuca göre şekillenecek.

Fakat aralarında 1337 kilometrelik bir uzaklık bulunan bu iki ülkede de gündem ABD'de sadece bir dönem başkanlık yapan fakat bu bir dönemde uluslararası kamuoyunun ilgi odağı olan Donald Trump oldu.

Macron'un karşısına çıkan adaylardan en medyatiği olan aşırı sağcı cumhurbaşkanı adayı Eric Zemmour, yaptığı göçmen ve İslam karşıtı açıklamalarla kararsız seçmenin oylarını toplamaya çalışırken seçim kampanyasına da hız verdi.

"TRUMP BASKILARA BOYUN EĞME"

Evli olan Zemmour, bir süredir ilişki yaşadığı asistanından çocuk bekleyen Zemmour'un önceki gün ABD'nin eski başkanı Donald Trump ile görüştüğü ortaya çıktı. Zemmour'un seçim kampanyasını yürüten üst düzey bir yetkili olan Guillaume Peltier iki ismin seçim sürecini değerlendirdiğini belirtirken Trump'ın "Baskılara boyun eğme" dediğini de dile getirdi.

Fransa siyasetinin son dönemde öne çıkan isimlerinden olan sağcı lider Zemmour önceki gün Trump ile görüştü.


Nefret söylemi uygulamakla yargılanan ve birçok kez de suçlu bulunan Zemmour'un Trump'ın 2016'daki seçim kampanyasını birebir izlediği belirtilirken Peltier görüşmenin 40 dakika sürdüğünü söyledi.

Peltier, "Donald Trump, Zemmour'a vazgeçmemesini, sağlam durmasını ve cesaretini kaybetmemesini söyledi. Trump'ın ofisi bizim taleplerimize olumlu dönünde bu görüşme gerçekleşti" dedi. Görüşmede Trump'ın Zemmour'a "Azim ve dayanıklılık bu seçim kampanyasının sonunda seni zafere taşıyacak" dediği de öğrenildi.

Öte yandan Trump'ın resmi olarak Zemmour'u henüz desteklemediği de kayıtlara geçerken, benzer bir hamle 2017'deki cumhurbaşkanlığı seçiminde Marine Le Pen tarafından da uygulanmaya çalışılmıştı. Le Pen, Manhattan'a giderek dönemin ABD başkanı ile görüşmeye çalışmış fakat kimse karşılamayınca hüsrana uğrayarak ayrılmıştı.

MACARİSTAN'DA MUHALEFET TÜRKİYE FORMÜLÜ UYGULADI

İlk turu 10 Nisan'da yapılacak Fransa'daki seçimlerin yanı sıra Trump'ın etkisini hissettirdiği bir diğer seçim süreci ise Macaristan'da yaşanıyor... 3 Nisan'da sandığa gitmeye hazırlanan Macaristan'da 1998-2002 yıllar arasında bir dönem başbakanlık yaptıktan sonra 2010'dan itibaren 12 yıl boyunca başbakanlık koltuğunu dolduran Viktor Orban'ın da Trump ile yakın ilişki kurduğu gündemde düşmüyor.

Macaristan'ın hikayesi ise Türkiye'ye benzer bir süreçten geçmesi dolayısıyla daha da dikkat çekici... Zira aynı Türkiye'de olduğu gibi 2019 yılında yerel seçimler için sandığa giden Macaristan'da Orban'ın yıllar süren hakimiyetini durdurmak için muhalefet Türkiye'de uygulanan ve İstanbul ile Ankara ile birlikte birçok şehrin yönetimini AKP'den alan formülü uygulamıştı. Orban karşısında bir arada duran muhalefet Budapeşte başta olmak üzere Orban'ın partisi Fidesz'i geride bırakmayı başarmıştı.

2019'un Mayıs ayında Orban'ı Oval Ofis'te ağırlayan Trump'ın ismi Macaristan siyasetinde şimdiden yankılanmaya başladı.


Orban'ın yaşadığı bu hezimetten sonra muhalefet aynı formülü uygulayarak Başbakan'ın koltuğunu ele geçirmeye çalışacak. Fakat deneyimli siyasetçi Orban, başkanlığı döneminde yakın ilişki kurduğu Trump ile yakınlığını artırıyor.

Seçim sürecinden önce ülkede artan enflasyon ile birlikte gıda fiyatlarının yükselmesine dur diyen ve başta et, süt, un, ayçiçeği yağı gibi ürünlere tavan fiyat getiren Orban, seçim kampanyası için Trump'ın kapısını çaldı. Orban'ın Trump'ı seçim kampanyalarına katılması için Budapeşte'ye davet ettiği belirtildi.

Henüz Trump'ın bu davete olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermediği kaydedildi. Orban, 2020'deki başkanlık seçimlerinde Trump'ı açıkça desteklemişti. Trump da nisan ayında Orban'ın kazanmasından memnuniyet duyacağını açıklamış ve Orban'ı övmüştü.

"BİRBİRİMİZE BENZİYORUZ"

Başkan olduğu 2019'da Orban'ı Beyaz Saray'da ağırlayan Trump, “Birbirimize benziyoruz. Biraz tartışma yaratıyoruz ama sorun değil” demişti.

Öte yandan Orban'ın Mart ayında Amerika'dan Avrupa'ya birçok ülkedeki sağcı siyasetçileri bir araya getirme planlarının da detayları ortaya çıktı.

Orban'ın seçim öncesinde sağcı liderler ve aktivistleri ağırlamayı planladığı kaydedilirken, şu ana kadar İspanyol siyasetçi Santiago Abascal, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'nun oğlu Eduardo Bolsonaro ile birlikte bazı ABD'li senatör ve temsilcilerin davete olumlu yanıt verdiği belirtildi.

BÜTÜN ÜLKELER İÇİN SONUCU KRİTİK OLACAK

Avrupa'da iki farklı ekole sahip Fransa ve Macaristan'da sağcı kesimin Trump formülünün nasıl bir sonuç yaratacağı ise şimdiden başta bölge ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyunda büyük bir merak konusu oldu.

Zira Trump'ın desteğini alan sağcı adayların zafer kazanması bölgedeki diğer ülkelerde seçimler için önemli bir unsur olarak kullanılabilirken, sağcı isimlerin hüsrana uğraması durumunda, Trump'ın da seçim yarışına girme hevesi kursağında kalabilir.

Dört yıllık görev süresince Trump ile Erdoğan yakın bir ilişki kursa da Brunson krizi ve ABD'nin Suriye'den çekilmesi sürecinde gerilim yaşamıştı... Trump aktif olarak kullandığı Twitter'da 2019 yılında, "Bir yandan kalan küçük IŞİD bölgelerini vururken, geç kalan çekilmeye de başlıyoruz. Eğer toparlanırlarsa yakınlardaki üstlerden tekrar vuracağız. Eğer Kürtleri vururlarsa Türkiye ekonomisi mahvolur" diyerek gündem olmuştu.


Özellikle Trump'ın görev aldığı dört yıl boyunca aralarında Orban, Bolsonaro, Putin, Erdoğan ve Şi Cinping gibi isimler ABD'nin eski başkanı ile yakın bir ilişki içerisinde olmuştu. Diplomasi ve siyasetin çizgilerini bulanıklaştıran Trump'ın yakın ilişki kurduğu isimlerden Bolsonaro, 2 Ekim 2022'de iktidarını korumak için kolları sıvarken onun da Trump ile fikir alışverişi yapması olası bir seçenek olarak masada duruyor.

Öte yandan Türkiye'de de gelecek yıl yapılacak seçimlerde Brunson krizi zamanında aktif olarak kullandığı Twitter'da, "Ona casus diyorlar, fakat ben ondan daha casusum" diyen Trump'ın adının tekrar Türkiye siyasetinde gündeme gelip gelmeyeceği şimdiden merak ediliyor.