Muhalefetin, seçim öncesi basını baskı altına alıp, halkın gerçekleri öğrenmesini engellemek için hazırlandığını savunduğu tasarı, tüm itirazlara rağmen aynen benimsendi. En sert tartışma tasarının, “yanıltıcı bilgiyi yayma, dezenformasyon, halk arasında korku ve panik yaratma, kamu barışını bozma” gibi gerekçelerle gazetecilere 3 yıla kadar hapis öngören 29. maddesi üzerinde yaşandı.

‘SUÇ FELSEFESİ YAPMA...’

Bu maddeye, komisyondaki görüşmelere Yargıtay temsilcisi olarak katılan 8. Ceza Dairesi üyesi İhsan Baştürk de karşı çıktı. Baştürk, bu maddenin sakıncasını, “Tasarıda suç olarak nitelendirilen konuların yüzde 99’u basın yoluyla işlenir ve bunun ağırlaştırıcı neden sayılması kanun tekniği açısından sıkıntı yaratır. Kamu barışını bozma gibi bir kavramın yargı tarafından uygulanmasında tartışmalar çıkabilir. Ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ile ilgili bilginin ne olduğunun belirlenmesi güçlük arz eder” diye anlattı.

Teklif sahibi MHP’li Feti Yıldız ile AKP’li Ahmet Özdemir ise Yargıtay üyesi Baştürk’ü bu sözleri nedeniyle sert eleştirdi. Yıldız, Baştürk’ü, “suç felsefesi yapmakla” suçladı. Özdemir de, “Boş hikaye anlattın, afaki değerlendirme yaptın” dedi. Düzenlemeye itiraz eden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda ‘iktidarın yanlışlarını yazan gazetecilerin hapse atılacağını’ söyledi. Özel, “Artık Fahrettin Altun’un gazeteci saydıklarından geri kalanların mesleklerini yapabilecekleri imkan kalmıyor. (Cami yaktılar, üstü çıplak deri eldivenliler bacıma saldırdı) diyenler de ceza alacak mı? Bu maddeden bal gibi gazeteciler yargılanacak” tespitini yaptı. CHP’li Rafet Zeybek de, “Çok az sayıdaki muhalif basını da susturmak istiyorsunuz. Basının yüzde 95’i zaten yandaş. Bu ancak diktatörlüklerde olur. Yarın gazeteciler tutuklanır. Dezenformasyon ve yalanı en çok devlet söylüyor. TÜİK söylüyor” dedi.

BU YASAKLARI GETİRİYOR


■ Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak nedeniyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi halinde ceza yarı oranında artırılacak.

■ Anayasal suçlara ilişkin internet içeriğini oluşturan ve yayan faillere ulaşmak için cumhuriyet savcısı gerekli olan bilgileri isteyebilecek. Ayrıca platforma reklam yasağı da uygulanacak.

■ Teklif, kamu yararına faaliyette bulunduğu tespit edilen dernek ve vakıf yöneticilerine de basın kartı verilmesinin önünü açıyor. Basın kartı olan bir gazetecinin, basın kartı iptal olması durumunda, iptal kararı kalksa dahi iptal tarihinden itibaren 1 yıl, daha ağır bir koşul varsa da 5 yıl yeni basın kartı verilmeyecek.

■ İnternet haber sitelerinde faaliyet gösterdiği iş yeri adresi, ticari unvanı, elektronik posta adresi, iletişim telefonu ve elektronik tebligat adresi ile yer sağlayıcısının adı ve adresi kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ana sayfadan doğrudan ulaşabileceği şekilde ve “iletişim” başlığı altında bulundurulacak.

■ İnternet haber sitelerinde zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısını sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç bir gün içinde, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, URL bağlantısı sağlanmak suretiyle, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorunda olacak. Cevap metni ilgili yayının yapıldığı internet haber sitesinde ilk 24 saati ana sayfasında olmak üzere 1 hafta süreyle yayımlanacak.

Pınar Türenç


BASIN KONSEYİ BAŞKANI PINAR TÜRENÇ:

Dezenformasyon ceza değil eğitimle önlenir!


Basın Konseyi, internet ortamındaki dezenformasyonla mücadele kampanyası kapsamında hazırladığı uyarı mesajlarını yayınladı. Türkiye Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, kampanyaya ilişkin “Dünyada, özellikle ülkemizde, bir medya kirliliği yaşanıyor. Bu kirlilik, kutuplaştırmayı da artırıyor” dedi. Türkiye açısından ‘yasaklayıcı ve ceza yağdıran yasal düzenlemelerin gündemde olduğuna dikkat çeken Türenç, ‘’Önemli olan ceza ve yasaklama yağdırmak değil, eğitici ve yol gösterici olmaktır” dedi. Konsey olarak yol gösterdiklerini belirten Türenç, şunları söyledi: “Türkiye Basın Konseyi olarak, medya etiğinin bir numaralı savunucusuyuz ve ancak kaliteli habercilik sayesinde dezenformasyonun önü alınabilir. Bu amaçla projenin paydaşı olduk. Kullanıcılara yol gösterici, eğitici olmak yasaklamalardan daha yapıcıdır.’’