Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na seçilen Erinç Sağkan, 15 Temmuz darbe girişimi sürecinden yeterince ders alınmadığını, yargı üzerindeki baskıların artarak devam ettiğini söyledi. Sağkan, “Bir vatandaş olarak devletten en başta isteğim adaletin tesisi ve yargıyı rahat bırakmalarıdır” dedi. Daha önce Ankara Baro Başkanlığı görevinde bulunan Erinç Sağkan, güncel hukuki konularla ilgili SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı:

- Türkiye’nin hiçbir zaman tam anlamıyla bağımsız bir yargıya sahip olduğunu söyleyemeyiz. Son 10 yıllık süreçte yargının üzerindeki baskı çok daha artmış durumda. Yargının bir cemaate teslim edildiği süreci yaşadık. Devletten isteğimiz yargıyı rahat bırakmasıdır. Yargının bağımsızlığının, vatandaşın o devlete aitlik hissi ile bir bağı var.

- Baktığınızda 15 Temmuz sürecinden bir ders çıkarılmamış. Hakimlik sınavı koşullarında 70 puan barajı kaldırıldı. Çok enteresan şekilde dereceye giren bazı hukukçular mülakatta elendi, 53-54 puan alan bazı hukukçular mesleğe alındı. Bunların bir siyasi partiye bağlı olup olmadığı üzerinden maalesef ki değerlendirmeler yapıldı.

- Eskiden sınırlı olarak torpil adı altında yürütülen hukuksuzluk artık ‘referans’ adı altında sürdürülüyor. Mülakatta, “Sizin referansınız kim” diye sorulduğunu duyuyoruz. Maalesef çok ama çok kötü bir nokta. Bazı yapılara aidiyeti, iltisakı olan kişilerin değerlendirmeye alındığını ve öncelik verildiğini duyuyoruz. Niteliği yüksek olan arkadaşlar ‘referansı’ olmadığı için maalesef tercih edilmiyor. Kadrolaşmanın dışında hukuk camiasında ciddi bir nitelik sorunumuz başladı.

- Türkiye’de maalesef ki yargı baskı altında. Elindeki bu tutuklama tedbirini bir sopaya çevirdiği süreci yaşıyoruz. Oysaki adli kontrol hükümleri var. Tutuklamanın yerine uygulanabilecek çok sayıda adli kontrol tedbiri var. En son uygulanması gereken, en başta uygulanıyor.

Hukuk devleti olmadığımız kabul edildi


İçişleri Bakanı’nın Anayasa Mahkemesi’nin kararı üzerine, “Bisikletle dairelerine gidebiliyorlar mı?” dediğini, “Yargı kararı arkadan gelir” ifadesini kullandığını hatırlatan Sağkan, bu tür söylemlerin yargı üzerinde baskı unsuru olduğunu kaydetti. Sağkan, “Anayasa Mahkemesi kararını, ilk derece mahkemesi uygulamıyor. Bırakın bizi, AİHM kararı uygulanmıyor. Bu artık hukuk devleti olmadığınızın da kabulü anlamına gelmektedir” dedi.

TBB Başkanı Erinç Sağkan, yargı üzerindeki baskıları Saygı Öztürk’e anlattı.

İmamoğlu’nun görüntüleri ‘emir’ olmasa sızdırılmazdı


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE kayıtlarının servis edilmesinin, tüm yurttaşların izlenebiliyor olduğu ve her an ifşa edilebileceği kaygısını yarattığını kaydeden Erinç Sağkan, bu skandalın herkesi ilgilendirdiğini vurguladı. Sağkan şunları kaydetti:

“Güvenlik sağlayıcı kameraların teknolojik uygulamalarının hayatımızdaki yerinin güvenlik ve özgürlük denklemini değerlendirdiğimizde, kötüye kullanımın önüne geçilmesi de hukuk devletinin başlıca görevidir. MOBESE kullanımını bir yasal düzenlemeye bağlamamız gerektiği açıkça ortaya çıkıyor. İmamoğlu’nun görüntülerini, orada bulunan kamu görevlisinin durup dururken ‘Ben bunu alıp da sosyal medyadan bir yayınlayayım’ diyeceğine beni kimse inandıramaz. Cumhuriyet Başsavcılığı etkin bir soruşturma yürütüp bu işin arka planında kimler olduğunu, talimat verilip verilmediğini ortaya çıkarmalı.”

Sağkan, yeni Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan beklentilerini ise şöyle sıraladı: “Çoklu baro süreci adı altında baroların sesinin kısılması çabasıyla karşılaştık. Sayın Bozdağ’dan uygulamada yaşanan aksaklıkların giderilmesini talep ediyoruz. Sabaha karşı gözaltılara gazeteci Sedef Kabaş’la başlandı. Cezasının alt sınırı 1 yıl olan suçlarda tutuklama tedbirinin uygulanmasına ve çoklu baroya karşı tavrı, önümüzdeki süreçte belirleyici olacaktır.”