Günümüzde pek çok insan kabullenmek istemese de akıllı telefonlara bağımlı durumda… Hatta büyük bir çoğunluk telefondan uzak kalma kaygısı yaşıyor ve bu yüzden strese giriyor. ‘Akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 58’i telefonunu kontrol etmeden 1 saatten fazla zaman geçiremiyor. Bu oran 18-24 yaş arasında yüzde 68’e çıkıyor. Türkiye’de uyandıktan sonraki ilk 15 dakika içerisinde telefona bakma oranı yüzde 79 ve günde ortalama 5 saat telefonla ilgileniyoruz’ diyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, telefon bağımlılığının sağlığa zararlarını ve bu sorunla başa çıkma yollarını şöyle anlattı…


Ne gibi sorunlar yaşanır?


Modern teknoloji, birbirimizle iletişim kurma konusunda devrim yarattı. Ancak bunun olumsuz tarafları da var. Çok sayıda psikolog, aşırı cep telefonu kullanımının gençlerin ruh sağlığı üzerinde zararlı etkileri olduğunu bildiriyor. Aşırı cep telefonu kullanımına bağlı oluşabilecek sorunlar ise şöyle sıralanıyor: Uykusuzluk, depresyon, göz bozukluğu, özgüven eksikliği ve intihar düşünceleri. Telefondan uzak kalma kaygısı yaşadığımızda, neden telefonumuza döndüğümüzü bilmiyoruz… Çünkü bu hareketi bilinçli olarak yapmıyoruz. Sonuç olarak, yoğun şekilde filtrelenmiş ve mükemmelleştirilmiş içerik tüketme tuzağına düşüyoruz. Dikkatimizi stresli düşüncelerden ve uyaranlardan uzaklaştırmak faydalı bir zihinsel müdahale olabilirken, bunu telefonumuzla yapmaya çalışınca oluşan anksiyeteyi farkında olmadan engellemek yerine daha da artırıyoruz. Daha da üzücü olan anksiyete yakınmaları, başkalarının allanmış pullanmış ve filtrelenmiş yaşamlarını izlerken ortaya çıkan yetersizlik duygularıyla büyük ölçüde şiddetleniyor.

1-Uzaklaşmayı deneyin


Telefon kaygısından kurtulmanıza yardımcı olacak belki de tek şey, telefonunuzdan uzaklaşmak olacak. İster sadece bir gün hiç telefon kullanmayın, isterseniz bütün bir hafta telefonsuz yaşayın, inanın telefonsuz geçireceğiniz süre cihaza olan bağlılığınızı ortadan kaldırmaya yardımcı olacak ve telefonun duygusal sağlığınızı nasıl bozduğunu daha net görmenize yardımcı olacaktır.


2-Dijital detoks yapın


Telefonunuzdaki kullanmadığınız uygulamaları en son ne zaman temizlediniz? Orada gerçekten ihtiyacınız olmayan birkaç uygulama olduğuna eminim. Dijital dağınıklığı azaltmak, dikkat dağınıklığınızı ve uygulamaları bulmak için harcadığınız zamanı da azaltır, ayrıca telefonunuzu daha akıcı ve kullanımı kolay hale getirir. Bu da telefonu elinize aldığınızda, kullanmanız gerekenden bir saniye daha uzun süre harcamayacağınız anlamına gelir.

3-Sınırlar oluşturun


Bazı dijital sınırlar oluşturmak, telefonunuza olan bağımlılığınızı hafifletmenize ve buna bağlı kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Örneğin, yatmadan en az bir saat önce telefonunuzu bırakın. Ayrıca telefonunuzu başucu masanızın üzerinde bulundurmayın. Bu durum, sabahları hemen cep telefonunuzu açmanızı da engelleyecektir.

4-Bir liste hazırlayın


Her hafta başında o hafta yapmanız gereken ve zaman alacak şeylerden oluşan bir yapılacaklar listesi hazırlayın. Kafanızı dağıtmak için telefonunuzu elinize almak istediğinizde bunun yerine listenizden bir iş seçin ve onu bitirmeye odaklanın. Günlük tutmak, yoga yapmak, müzik aleti çalmak gibi hepimizin daha fazla zaman ayırmayı dilediğimiz küçük tutkuları vardır. Bunları önceliğiniz haline getirerek telefonunuzu sıkıcı hale getirebilirsiniz.


5-‘Mutlu bir alan’ yaratın


Çoğumuz için dikkat dağıtıcı bir şey olan telefonla zaman geçirmek artık kökleşmiş ve kırılması zor bir alışkanlık. Telefon kaygısıyla mücadelede sizlere yardımcı olabilecek bir nokta da telefonunuzda iyi hissetmenize yardımcı olan bir alan yaratmaktır. Bu, en sevdiğiniz şeyler, sevdiklerinizin görüntüleri veya alıntılarla dolu bir fotoğraf albümü olabilir.


6-Takibi bırakın


Bazı hesaplar, web siteleri veya kişiler sizi yalnızca kendiniz hakkında daha kötü hissettiriyorsa, onlarla etkileşim kurmayın. Ne tükettiğinize dikkat edin. İzlediğiniz içeriğin endişenizin artmasına neden olduğunu fark ederseniz, izlemeyi bırakıp başka şeylere yönelin ‘takibi bırak’ düğmesinin orada olmasının bir nedeni var! İyi hissettirmiyorsa, takip etmek zorunda değilsiniz.