Dinamo Kiev'e karşı iki maçta da topu ceza sahası içine kadar çok iyi getiren ancak, son pası veya son vuruşu iyi yapamayan bir Fenerbahçe izlemiştik. Slovacko'ya karşı bu basiretsizliği bozan ikili Lincoln ve Emre Mor oldu. İlk golde, sakinliğini koruyarak pas veren Lincoln ve açısı kapanmasına rağmen ters ayağıyla köşeye iyi bir plase yollayan Emre Mor, hem tribünlere hem de Jorge Jesus'a derin bir 'oh' çektirdi.

Maça tempolu başlayan Miha Zajc golden sonra durulunca Fenerbahçe'nin hücumdaki temposu da kesildi. Emre Mor'un bindirmeleri dışında organize bir atak izleyemedik. Slovacko'nun kontratak denemeleri Çekya ekibinin kalite eksikliğine takılmasa Fenerbahçe için sıkıntılı bir süreç yaşanabilirdi.

Fenerbahçe savunmasının arkasına atılan uzun paslar, ligde Anadolu takımlarının vazgeçilmez planı olacağı kesin. Slovacko oyuncuları bu fırsatları değerlendiremedi ancak, Süper Lig'de bütün oyun planını sadece buna göre kuran ve çok iyi uygulayan takımlar var. Jesus'un bu duruma bir çözümü olup olmadığını göreceğiz.

Lincoln Henrique'nin ilk yarı sonundaki müthiş frikiği, Fenerbahçe'nin ikinci yarıda daha rahat bir oyun oynamasını sağlasa da, 48. dakikada 10 kişi kalan Slovacko karşısında hücumda daha üretken olunabilirdi.

Buna engel olan en büyük gerekçe ise, Fenerbahçe'nin halen net bir santrforunun olmaması. Herkes Lincoln'un hem uzaktan hem de frikikten attığı golü konuşsa da, asıl kalite ilk yarıda sol ayağının dışıyla Enner Valencia'ya attığı pastı. Tek eksik o pasın hakkını verip asiste çevirecek forvetti.

Dipnot: Arda Güler sadece Fenerbahçe'nin değil, Türk futbolunun da geleceği. Ancak her maçın 60. dakikasında "Arda" tezahüratı yapılması, hem ona haksızlık hem de Jorge Jesus'a saygısızlık. Geçen sezon "Arda" diye bağırılması diğer oyunculara tepki anlamı da taşıyordu. Ve sonuna kadar haklı bir durumdu. Ama yeni sezonda, yeni bir sayfa açılmışken bu durum artık kabak tadı verdi.