Bürokrasi birçok kimse tarafından; muhtemelen devletle münasebette artan kırtasiyecilik kastedilerek; işlerin yavaşlaması anlamında kullanılır ve olumsuzluk içerir. Kusurlu olduğuna dair net kanaatler olsa da kimse bürokrasinin net ve açık bir tarifini yapamaz. Bugün bürokrasiyi aşağılayanlardan bürokrasinin ne olduğunun izahı istense, müşkül duruma düşecekleri muhakkaktır. Manası böyle müphem bir kavram nasıl olur da sürekli tenkit edilir?

Bürokrasi; devlet yönetimi, devlet memurları topluluğu, kamu yönetimini yürüten memurların bütünü olarak tanımlanabilir. Bu yazının konusu bürokrasinin ne olduğundan ziyade neden var olduğuna dairdir. Bürokrasi, mevzuatın yani yürürlükteki kanun ve kuralların işletilebilmesi için vardır. Bu kanun ve kurallar kişilerin maddi ve manevi değerlerini muhafaza ederek, toplumun bir arada yaşayabilmesini sağlar. Bazen yasaların lafzı kötü bir şekilde formüle edilse bile yasanın sübjektif inşası yani yorumu yapılır. Son tahlilde yasanın ne demek istediği, fiilen ne dediğinden önemlidir. Var edilişi gereği yasa (mevzuat), herhangi bir zümrenin değil, her vatandaşa eşit muamelede bulunarak bireylerin refahını önceler. Mevzuat illa eğilip bükülecekse, bu ancak vatandaşın yüksek menfaatleri adına yapılabilir.

YİRMİ YILDIR FARK EDİLMEYEN MEVZUAT

Hükümetler izledikleri ekonomi politikaları ile ülke içinde, kesimler arası gelir transferine yol açarlar. Gelir dağılımını mümkün olduğunca düzeltip, herkesin hak ettiği kadar gelir elde edebileceği bir durumu stabil hale getirebilmek belki de en ideal olanıdır. Hükümetlerin belli kesimlerin lehine kararlar almaları, onlara sebepsiz bir zenginlik sağlamaları, doğal olarak diğer kesimlerin haksızlığa uğraması anlamına gelir. Piyasaya keyfi müdahaleler, belirsizlik ve güvensizlik ortamı doğurur. Bizzat lehine kararlar alınan kesimler dahi kural tanımazlık kültürünün yerleşik olduğu ekonomilerde, uzun vadeli yatırımlardan kaçınırlar. Mevzuat bilhassa bu durumlar için gereklidir. Keyfi uygulamaların önüne geçilerek yatırımcılar için daha öngörülebilir bir ortam sağlar. Aynı zamanda üretime bir standart getirerek tüketicinin sağlığını ve cüzdanını korur. Bir yatırım süreci; çevre kirliliğinden tutun da üretilen şeyin insan sağlığına uygunluğuna, piyasadaki haksız rekabet unsurlarına, işyerindeki çalışma koşullarına kadar onlarca uzmanlık alanını ilgilendiren bir süreçtir. Yatırımla ilgili bir mevzuat, tüm bunları uzun vadede gözeterek, uzmanlarca hazırlanır. Eğer mevzuat halkın yararına değil de sırf zahmete hizmet ediyorsa, bu durumun yirmi yıldır bizzat mevzuatı hazırlayanlar tarafından yeni fark edilmesi de diğer bir garipliktir.

PRESTİJ KAYBI

“Bürokrasiyi alaşağı ederiz, mevzuatı değiştiririz.” gibi ekonomi yönetimi ciddiyetine aykırı ifadeler, Türkiye’ye geri dönülmez bir biçimde prestij kaybettirmektedir. Son dönem izlenen ekonomi politikası tercihleri açıkça ihracatçı ve yabancı yatırımcı lehinedir. Cari açığı kapatarak büyüme hedefleyen bu politikalar, konjonktürün de etkisiyle birleşince halkın alım gücü tarihi kayıplar yaşamıştır. Bilinçli tercih edilen bu politikaların seçimlere etkisi, Türkiye’de bundan sonraki hükümetlerin politika tercihlerini etkileyecektir.