Bir toplumu gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkaracak en önemli unsur şüphesiz başarılı bir eğitim sistemidir. Eğitim politikalarının toplumun üretim ve düşünce sistemine olan katkıları, ancak 20-25 sene sonra ortaya çıkabilir. Başarılı bir eğitim politikasının birincil hedefi nedir? İyi doktorlar, iyi mühendisler, iyi ekonomistler, iyi hukukçular yetiştirmek mi? Yoksa en başta iyi insan yetiştirmek mi?

İyi insan olabilmek için öncelikle iyi ile kötüyü ayırt edebilme kabiliyetini haiz olmak gerekir. Akıl yürütmeden mahrum olmayan herkes eğitim sayesinde iyi ve kötüyü ayırt edebilir. Eğitimin birincil amacı birlikte yaşamayı sürdürülebilir kılan değerleri, insanlara bebeklikten itibaren aktararak, onları toplumun bir bireyi haline getirmektir. Akıl yürütmekten mahrum olmayan her insan kendisinin ve başkalarının canına, malına, haysiyetine, ailesine ve değer verdiği şeylere zarar vermemeyi öğrenerek topluma katılır. Basit gibi görünen bu temel prensip, bireyin kendi ediminin sonucunu öngörebilmesini gerektirir.

Doğal yaşama halinden toplum düzenine geçişte insan davranışlarında içgüdünün yerini adalet alır. Hayatın doğal akışındaki eylemlerini dahi adalet terazisinde tartmakta zorluk çeken bireylerin daha karmaşık ve toplumun birçok kesimini etkileyen eylemlerinde iyi olanı değil iştahını tercih etmesi, bencil arzu ve emelleri doğrultusunda yaşaması şaşırtıcı olmaz.

HUKUK VE TOPLUM İLİŞKİSİ

İyiyi kötüye karşı koruyacak olan ise hukuk kurallarıdır. Hukuk kurallarının amacı birlikte yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Kanunlar adi suçlar için adil ve kesintisiz bir şekilde uygulanabilir. Bu en azından toplumun temel işleyişini sağlar ve kişiler günlük işlerini yürütebilirler. Ancak karar mekanizmalarında bulunanların denetimden muaf kararları için hukukun bir engel teşkil etmediği durumda, iyiyi kötüye karşı koruyacak tek şey karar vericilerin aldığı eğitimdir. Bu eğitim onların vicdan ve ahlakını oluşturur.

Toplum, var olmaya başladığı andan itibaren kendini devam ettirmek adına ilk olarak toplum olma değerlerini aktarmakla işe başlar. Bu değerleri tanımamak, bir toplum/devlet adına en temel suçtur. Örneğin, zorbalık veya kurnazlık ile mal/güç elde edilmesinin, buna göz yumulmasının kötü olduğu tartışmasızdır. Bunlar birlikte yaşamayı yani toplum olmayı daha da ötesinde devlet olmayı kabul etmeyen, toplumu, devleti yıkmak isteyenlerin davranışlarıdır. Öyleyse her birey, kamu ihalelerini, devlet-işadamı ilişkilerini, devlet adamlarının akçeli ve çirkin işlerini adalet gözlüğüyle izlemeli ve karar vermelidir.

Not: Bu hafta Çarşamba günü, saat 16.00 da ABBTV’de ( Ankara Büyükşehir Belediyesi Televizyonu) Doç. Dr. Emre Dorman ile ‘İslam nedir, ne değildir’ konusunu ele alacağız.