SÖZCÜ GAZETESİ 10 YIL ÖNCE TESPİT ETMİŞTİ


1 - William James... Amerikalı filozof ve pragmatizmin öncüsü... Yani faydacılığın! James’e göre hedef, kendisini sonuca odaklamak. Pragmatizm der ki: Gerçeklik ve doğruluk insanın bakış açısıyla değişebilen bir şeydir. Bu yüzden değerlendirmede esas dikkate alınması gereken nokta eylemlerin ve düşüncelerin sonuçlarıdır. Bu işin bir de “siyasi pragmatizm” yönü var. İktidarını korumak için yararlı olan her şeyin doğru olduğu mantığından hareket eden bir çizgi. Neden pragmatizmle başladım? Çünkü... Özellikle 19 yıllık AKP iktidarı pratiğinde bu kavramın uygulandığı birçok alan oldu! Örneğin...Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, 16 Şubat 2019’da, AKP’nin Fetullah’la ilişkisini anlatırken beş safhadan bahsetti ve şu tespiti yaptı:

“... 2002-2007 arası dönemde iktidar, FETÖ’nün bürokrasideki gücünden, Türkiye içindeki ve dışındaki bağlantılarından istifade etti. 2007-2011 dönemi... 2007 yılında hem Ergenekon süreci, hem de açılım projesi başladı. Bu dört yıllık dönemde, iktidar ve o dönem adıyla cemaat arasında çok sıkı işbirliği var. Ordu karşıtı tertipler, komplolar devreye sokulurken, iktidarın olurunun alındığını düşünüyorum.” Sonrasını biliyorsunuz. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz 2016 NATO destekli darbe kalkışması!

Yani... Beraber hareket ettikleri kuvvet konusunda “pragmatik” davranan bir iktidar portresi karşımızda. O dönem ‘cemaat’, o dönem ‘açılım’, o dönem ‘liberaller’ vs... Ancak... Sadece seçim kazanmak için, oy almak için kurulan ittifaklar, ortaklıkların sonucunda gelinen yer ortada. İşte tam da bu yüzden “kırmızı çizgi” belirlemesi gereken öncelikle iktidar! Neden mi?

19 AĞUSTOS 2012

2 - İktidar suçluyu hep muhalefette arıyor


Adıyaman’da, 2017’de terör örgütü PKK’ya yönelik hava destekli operasyonda öldürülen teröristin cep telefonu incelemesinde HDP Milletvekili Semra Güzel ile fotoğraflarının bulunduğu ortaya çıktı. Terörist Bora’nın, Güzel ile terör kampında çekilmiş fotoğraflarının basına yansıması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti ve fezleke hazırlanarak Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Fezleke, TBMM’ye iletilmek üzere Cumhurbaşkanlığına gönderildi. Dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Grup Toplantısı’nda, 24 Haziran 2018’de milletvekili seçilen HDP’li Güzel’in fotoğraflarını hazırlanan kısa bir video eşliğinde eleştirdi ve şu cümleyi kurdu:

“...(CHP’ye) Artık bu yaptıklarınız, bu söyledikleriniz tutmuyor. İşte ortaklarınızdan bir tanesi, malum terör örgütünden birisiyle tutuşuyor. Resimler yayınlanıyor. Günlerdir bu resimleri hep izledik. Ne yazık ki PKK’nın bir uzantısı olarak bu kadın parlamentoda. Bununla ilgili olarak biz süratle bunu gönderdik. Karma komisyonda da gereği yapılacaktır. Biz parlamentomuzda bu tür birilerini görmek istemiyoruz. PKK terör örgütü uzantılarını parlamentomuzda görmek istemiyoruz. CHP, İP, HDP neden susuyorsunuz?”

3 - Peki ya açılım süreci ne olacak?


O dönem yapılan görüşmeler, Kandil ve İmralı’da çekilen fotoğraflar için bir özeleştiri yapılmayacak mı? Açılım denilen süreci eleştirenler ‘faşist’ diye susturulmadı mı?

Örneğin... 17 Ağustos 2012’ye dönelim... O gün terör örgütü PKK mensupları, heyet halinde Şemdinli’de incelemeye giden Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekillerinin içinde bulunduğu konvoyun önünü kesti. Araçta bulunan milletvekilleri ile PKK’lı teröristlerin birbirlerine sarıldığı görüntüler ortaya çıkınca infial yaşandı.

Açalım...

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk gibi isimler teröristlerle kucaklaştı ve iktidar cenahından şu açıklama yapıldı: “... Medya zaten bunların tespitini de yapmış vaziyette. Bize düşen nedir? ‘Bu ne muhabbet’ demektir. Muhabbetleri bu kadar ileri derecededir.” (19 Ağustos 2012)

Peki SÖZCÜ Gazetesi, 19 Ağustos 2012’de manşetinden ne dedi:

“Meclis’in vekilleri PKK’yla kucaklaşıyor. Konvoydaki BDP’li 9 vekil, PKK’lı teröristlerle kucaklaştı, öpüştü. Konvoydaki gazeteciler de BDP-PKK’nın ortak gösterisini görüntüledi. Herkes oradaydı ama bir tek devlet yoktu.”

Hatta... O günlerde PKK, AKP Milletvekili Mehmet Emin Dindar’ın kardeşini de sokak ortasında öldürdü. İşte bu süreçte ‘kırmızı çizgisi’ olan yine SÖZCÜ Gazetesi yine Atatürkçüler yine yurtseverlerdi!

BDP-PKK kucaklaştıktan hemen sonra...

2 Eylül’de 2012’de terör örgütü 10 askeri şehit etti ve operasyonlar başladı. Bunlar sürerken 8 Aralık 2012’de, İmralı’da hapis yatmakta olan terör örgütünü yöneten Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapıldığı açıklandı. 3 Ocak 2013’te Ahmet Türk ve BDP milletvekili Ayla Akat Ata İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştü. 8 Ocak 2013’te de Fethullah Gülen “sulh için millî onur, millî gurur ayaklar altına alınmamak kaydıyla, o mefkureye saygı devam ettiği müddetçe bence el de öpülebilir, etek de öpülebilir. Heyet-i İslamiye, heyet-i milliye arasında huzurun temini adına katlanılabilecek her şeye katlanmak lazım. Hayır sulhtadır, sulh her zaman hayırlıdır” açıklaması ile sürece destek verdi. 21 Mart 2013’te Öcalan’ın mektubu hem Türkçe hem de Kürtçe olarak Diyarbakır’da Nevruz etkinlikleri sırasında okundu. Mektupta PKK’nın silahlı güçlerinin Türkiye topraklarından çekileceği ve silahlı mücadeleye son verildiği bildirildi. İktidar, mektubu olumlu karşıladı!  Ancak...

28 ŞUBAT 2015

4 - SÖZCÜ hep doğruyu yazdı, kumpası yaşadı


1990 yılında Halkın Emek Partisi ile başlayan serüvende 2009 yılına kadar 7 parti mahkeme kararıyla kapatıldı, 2 parti kendini feshetti. Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasından 12 yıl sonra da HDP’ye kapatma davası açıldı. HEP-HDP çizgisi siyasi arenaya çıktığı ilk günden bu yana terör örgütüyle arasına bir çizgi çekmedi. Bunu AKP iktidarı da biliyordu ve buna rağmen “Açılım” süreci yapıldı. 28 Şubat 2015’te, Atatürk fotoğrafının altında “Dolmabahçe Mutabakatı” gerçekleşti. AKP ve HDP’liler birlikte poz verdi! Hatta o günlerde açılıma Türk Bayrağı’yla tepki gösterenler gözaltına bile alındı. Sonrasında... Hendek-barikat kalkışması yapan PKK buna destek veren HDP gerçeğini yaşadık. Sürecin bitişiyle birlikte muhalefete geçen HDP yöneticileri iktidarın hedef indeydi artık. İşte “pragmatizm” yani faydacılık bu! Sadece ve sadece o gün için kurulan ortaklıklar vs... Tabii ki HDP’li Semra Güzel’in terör örgütü kampında çektirdiği fotoğraflar kabul edilemez. Dünyada bunun örneği yok! İngiltere’de bir milletvekilinin IRA üyesiyle fotoğrafı çıksa ne olurdu? Maalesef, Türkiye’de Kandil, İmralı, Ankara-İstanbul hattında çekilen fotoğraflar medyaya yansıdı.  Komutanlıktaki Türk Bayrağı PKK’lılarca indirildi, Valiliklere ‘dokunmayın emri’ verildi ve pragmatizm nedeniyle ses çıkarılmadı! Ya sonuç?

Bu arada bir not daha:

Unutmayın: 12 Haziran 2007’de Ergenekon’un düğmesine basıldı. Büyük komplo Ergenekon ve diğer komplolar. O gün cemaat bugün FETÖ, tek başına değildi. George W. Bush yönetiminin bu konuya destek verdiği ortadaydı.15 Ekim 2007’de de PKK’nın askerleri kaçırdığı Dağlıca saldırısından altı gün evvel ABD Dışişleri Bakanlığı’nda danışmanlık yapan David L. Phillips, “PKK’nın silahsızlandırılması, dağıtılması ve (topluma) yeniden entegre edilmesi” başlıklı rapor hazırladı. Raporda da derin devlet vardı ve TSK hedefteydi. Yani... Ergenekon-açılım birlikte yürüdü!

SONUÇ: Başta SÖZCÜ Gazetesi ve diğer yurtseverler dün neredeyse bugün de orada! Ergenekon ve diğer kumpaslar, açılım, PKK-YPG konusunda ne yazdıysa doğrulanan SÖZCÜ’nün sahibi ve yöneticilerine yönelik kumpasın neden yapıldığı da artık herkes tarafından biliniyor. Önemli olan ‘kırmızı çizgilerin’ oy uğruna kaybedilmemesi! Burada muhalefetin de kafasının karışık olduğunu süreci izleyen herkes görüyor. Onların da karar vermesi şart.