Rusya’nın Yısk Limanı’ndan 9 Mart tarihinde yola çıkan 6 bin 99 ton ayçiçek yağı yüklü Lilac isimli gemi Mersin’e ulaştı.


Önce tespit...

Türkiye’nin yıllık ayçiçeği yağı tüketimi 1 milyon 200 bin ton, yani ayda 100 bin ton. Türkiye bu tüketimin ancak yüzde 50’sini karşılayabiliyor. Geri kalan kısmı yani yaklaşık yarısı ithalatla karşılanıyor. İstatistiklere göre Türk insanı ayçiçeğinden başka bir yağı (kanola, pamuk, soya ve mısırözü) tüketmiyor. Yıllarca çok denendi ancak tüketim alışkanlığı ayçiçeği yağına yönelmiş durumda. Tabii ki zeytinyağı tüketimi de var. Ancak yıllardır ayçiçek yağı ile zeytinyağı arasında 1’e 3’lük bir fiyat paritesi var. Yani 1 litre ayçiçek yağı 30 lira ise 1 litre zeytinyağı 90 TL. Son zamanlarda yaşanan yağ krizinden sonra bu parite 2’ye yaklaşmış durumda. 1 litre zeytinyağı 90 TL iken, 1 litre ayçiçek yağı 42-45 TL arasında değişiyor.

Dün...

Telefonuma şu mesaj geldi:

“Dört gemi değil... Bekleyen tüm gemiler gelse Türkiye’nin yağ açığına çözüm olamaz. Günlük politikalarla yağ açığı kapanmaz.”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Okan Gaytancıoğlu’na (Edirne Milletvekili) “Neden bu mesajı attınız? diye sordum.

“Arjantin ve Brezilya’ya mahkumuz”


Okan Gaytancıoğlu soruma soruyla yanıt verdi ve anlattı:

“... Rusya ve Ukrayna’dan gelen gemiler ne kadar ayçiçeği ham yağı taşıyor? Karadeniz’de Rusya-Ukrayna-Türkiye arasında ticaret yapan gemiler en az 4 en fazla 6 bin ton yani ortalama 5 bin ton ham ayçiçek yağı taşıyabiliyor. Yani bir başka deyişle 4 geminin tamamı gelse 20 bin ton eder. 20 bin ton, 100 bin ton olan aylık tüketimin 5’te 1’i. Yani 6 günlük yağ taşıyorlar.”

Peki... “Yeni Tarım Bakanı Vahit Kirişçi ‘ayçiçeği yağında 1 buçuk aylık stoğumuz kaldı’ şeklinde çıkan haberlere inanmayın dedi” hatırlatması yaptım, CHP’li tarım uzmanı şu bilgileri verdi:

“... Gerçekten tüm stoklar ve market raflarında 1.5 aylık rafine yağ var. Yeni ürün ağustosta çıkacak yani 6 ay daha var. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bekleyen 23 gemi var. Bu gemilerdeki ürünün tamamı ayçiçeği yağı değil bazıları mısır, bazıları arpa, bazıları buğday taşıyor. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaş nedeniyle ihracatlarını durdurdular. Yani kendi ülkeleri için stoklayacaklar. Ukrayna ve Rusya limanlarındaki gemilere izin verilirse yani bekleyen tüm gemiler gelirse Türkiye’yi en fazla 2 ay daha idare eder.”

Bu iddialar ışığında akla gelen soru şu: “Ne yapacağız? Ya sonrası?” Okan Gaytancıoğlu acı gerçeği şöyle anlattı:

“... Sonrasında da Arjantin ve Brezilya’ya mahkumuz. Eğer gemiler gelirse, Brezilya-Arjantin yağ verirse sorun yok. Ama dışa bağımlılık ne kadar kötü, hep başkasına bağımlısınız. Ayrıca geçen sene Arjantin’den gelen 2 gemide kanserojen madde olan ilaç kalıntısı yani pestisit vardı, itirazlarımız sonucunda Türkiye’ye giremedi. Romanya’ya gönderildi.”

Çözüm ne?

Afrika’da toprak kiralayan anlayış


Okan Gaytancıoğlu’nun şu cümleleri “politikasızlığı” anlatıyor:

“... Her Tarım Bakanı atandığı gibi boş, elle tutulur olmayan, plansız bazı projeler öne sürüyor. Örneğin bir zamanlar 300 koyun projesi vardı, mazotun yarısı sizden yarısı bizden projesi vardı, ekilmeyen arazilere yüzde 75 tohumluk hibesi projesi vardı, köye dönmek için birçok nedenim var projesi vardı, genç çiftçi projesi vardı. Sayıları çoğaltabiliriz. Yeni atanan Tarım Bakanı Vahit Kirişçi de sözde üretimi artıracağını söylüyor. Bunun için 3 proje açıkladı.”

Üç projeden ilki...

Tarım Bakanı Kirişçi dedi ki: “Atıl yani ekilmeyen nadas alanlarını ekenlere proje yapmak koşuluyla yüzde 75 hibe vereceğiz.”

Gaytancıoğlu “yüzde 75 hibe” konusunda net konuştu:

“... Ayçiçeği ekimi bugünlerde başlıyor. Tarlalar sürülmeye başlayacak. Çiftçiler somut projeler istiyor. Örneğin nadas alanlarını işleyenlere bedava gübre, bedava mazot, bedava tohumluk gibi. Atıl tarım alanlarını ekebilecek çiftçiler şu anda köylerini terk etmiş durumda, ne traktörleri kaldı ne alet-ekipmanları. Kısacası çiftçi cebine para istiyor.”

Bakanlığın ikinci projesi de 4 il ve 7 ilçede (Aydın Efeler, Köşk, Sultanhisar ve Yenipazar, Karabük Eskipazar, Kütahya Domaniç ve Sivas Hafik ilçeleri) ayçiçeği ekiminin destekleme kapsamına alınması.

CHP’li vekil, bu projenin neden başarılı olamayacağını da şu cümlelerle anlattı:

“... Yani buralarda daha önceden ayçiçeği ekenler tohum ve gübre desteği alamazken şimdi dekar başına 32 TL olan tohum ve gübre desteklerini alabilecekler. Bu da kısa vadede başarılı olmayacak bir projedir. Çünkü 1 dekar ayçiçeğinin gübre ve mazot masrafı yaklaşık 1200 TL. 1200 TL’nin 32 lirasının destek olarak verilmesi hiçbir üretim artışı sağlamaz.”

Kılıçdaroğlu’nun tarım uzmanı Gaytancıoğlu’nun son tespiti çarpıcı: “Bakanın ağzından kaçırdığı ve gerçek yüzünü gösterdiği proje ise daha önceki bakanların yaptığı gibi ‘Afrika ülkelerinde üretim yaparız’ demesi. Kendi çiftçimiz üretmek isterken perişan olup borç içinde kıvranırken Sudan, Nijerya gibi ülkelerde toprak kiralayan mantık yine devrededir. Kısacası iktidar kendi çiftçimize küsmüştür. Onun ne kadar zor durumda olduğunu görüp de bir çözüm üretmektense günübirlik ithalatla bu işi çözme ve yandaşlarına kazanç sağlama mantığını bitirmemiştir. Dünya üzerinde kendi kendine yeterli olan Türkiye’yi 85 milyonluk bir pazar olarak yabancı ülkelere pazarlamanın derdinde.”