28 ŞUBAT SORUŞTURMASI NEDEN KUMPAS (3)?


Dün...

28 Şubat döneminde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda, NATO Plan Subayı olarak görev yapan emekli Albay İsrafil Aydın, dava sürecinde yaptığı savunmayı ve taleplerini içeren dökümanları benimle paylaştı:



“... 28 Şubat davasındaki CD5 ile ilgili yazınızı okudum. CD5 ile ilgili reddedilen ve araştırılmayan hususları içeren son savunmamdaki taleplerimi size gönderiyorum. Ayrıca yargılama sürecinde sözde delillerle ilgili mahkemeye sunduğum ve mahkemenin reddettiği taleplerimi de gönderiyorum. Eğer o taleplerim mahkeme tarafından dikkate alınsaydı sonuç farklı olabilirdi. Sadece CD5 değil, yargılamada kullanılan delillerin çoğu ya sahte ya aslı yok ya da adli makamlarca yani mahkemeler tarafından delil olarak kullanılamaz kararı olan nitelikteki delillerdir. Yargıtay, 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bilirkişi görevlendirme kararını dikkate almaksızın gerçeğe aykırı bir gerekçe ile CD5’i delil olarak kabul ediyor. Zaten Yargıtay’ın kararı hem hukuk, hem usul hem esas hem de içtihatlar açısından bir skandal. Delillerin bir kısmı da yaş kararı ile atılanların görevli iken çaldıkları belgelerden oluşmaktadır. Burada organize sahte delil oluşturma terör örgütü söz konusu.”

Albay Aydın’ın cümleleri böyle...

Önce bir hatırlatma:


28 Şubat soruşturmasının dayanağı olarak gösterilen ve Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “delil” olarak kabul ettiği 5 No’lu CD, DVD ve belgeler, Ahmet Yılmaz isimli bir kişi tarafından 19 Aralık 2011’de Fetullahçı olduğu iddiasıyla TSK’dan ihraç edilen göz doktoru Tamer Tatar’a kargo ile iletildi. Tatar, 20 Aralık 2011’de kargoyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Savcı Hüseyin Ayar’a iletti. Ayar da bu belgeleri şimdi FETÖ’den firari olan eski Başsavcıvekili Fikret Seçen’e teslim etti. Seçen de 21 Aralık 2012’de belgeleri Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili’ye özel kurye ile gönderdi.

Ve geliyoruz can alıcı noktaya...

28-29 Haziran günlerinde kaleme aldığım “Poşetteki ve zarftaki parmak izleri- 5 No’lu CD’de unutulan belge” yazılarımın ardından “sahte delil” konusunda sizlerle İsrafil Aydın’ın mahkeme tutanaklarına geçen savunmasını paylaşacağım. 1 Şubat 2018’de yapılan bu savunmada CD5’in nasıl hazırlandığını okuyacaksınız:

25 Mayıs 2007’ye dikkat!


“... CD5, 2007 yılında, Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Komutanlığı saymanlığı vasıtası ile piyasadan temin edilerek boş ve üzerinde Genelkurmay anteti olmaksızın, İkmal Başçavuş Hüseyin A. tarafından, imza karşılığında yine Destek Kıtalar Komutanlığı Personel Kısmında görevli olan, Personel Başçavuş Mahmut K.’ya teslim edilmiştir.

“... Yani söz konusu CD5, Genelkurmay antetli olmadığı gibi Genelkurmay Başkanlığı karargahına da ait değildir.

“... Söz konusu CD5’e, 25 Mayıs 2007 tarihinde, Fetullahçılar tarafından Genelkurmay Başkanlığı anteti yapıştırılarak ve içerisine binlerce sahte delil yüklenerek, sahte ismi Ahmet Yılmaz olan bir diğer örgüt üyesine servis edilmiştir.

“... 2007 yılı FETÖ’nün devlet içerisinde en güçlü ve itibarlı olduğu, kumpasların devam ettiği süreçtir. 2007 yılı aynı zamanda benim de generalliğe terfi sırasında olduğum yıldır.

“... 28 Şubat soruşturmasının gizli olarak yürütülmesine rağmen Ahmet Yılmaz adlı gerçek olmayan bu şahıs soruşturmadan haberdar olarak, CD5’i, 18 Aralık 2011 günü, Yenimahalle/Ankara’dan MNG kargo ile Çorlu’da ikamet eden Tamer Tatar adlı şahsa ulaştırmıştır.

“... Tamer TATAR adlı örgüt üyesi sahte delil üretme zincirindeki görevi gereği söz konusu CD’yi, 20 Aralık 2011 günü, Çorlu veya Tekirdağ Cumhuriyet savcılığına değil, örgüt üyelerinin tamamen ele geçirmiş olduğu Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nda yer alan, firari Hüseyin Ayar ve firari Fikret Seçen’e teslim etmiştir. Seçen de 21 Aralık 2011 günü, CD’nin adli imaj kopyasını almadan, HASH değerini tespit etmeden, üzerindeki parmak izlerinin incelemesini yaptırmadan özel kurye ile Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bulunan aynı örgütün üyeleri olan savcı Mustafa Bilgili ve Kemal Çetin ikilisine ulaştırmıştır.”

Yani... CD5, 25 Mayıs 2007 yılında oluşturulan (12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonuda bulunan ve Ergenekon’u başlatan el bombalarından önce) ve 2011’de servis edilen “delil”! Bu sözde delille 28 Şubat soruşturması tekrar açılabildi. İsrafil Aydın savunmasında CD5’in içindeki belgelerin “oluşturulduğunu” da kanıtlamış.

Unutmadan: İki ayrı bilirkişi de CD5’in sahte olduğuna hükmetti!




NOT: Yarın Çetin Doğan Paşa’nın Buca Cezaevi’nden yolladığı mektubu sizlerle paylaşacağım.