“... DEAŞ’ın (IŞİD) 2104’te Kobani’ye yönelik saldırısından itibaren ABD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla birlikte hareket ettiği daha gözle görülür hale gelmiştir. ABD, DEAŞ’a karşı mücadeleyi öne sürerek YPG’ye ağır silahlar da olmak üzere çok sayıda silah teslimatı yaptı. ABD, YPG’nin hava kuvvetleri, YPG ise ABD’nin kara kuvvetleri haline geldi. ABD hükümetleri şu ana dek YPG’yi hem askeri, ekonomik ve diplomatik olarak doğrudan hem de Uluslararası Özgürlüğün Evlatları (Sons of Liberty International, SOLI) ve Yurtdışında İnsancıl Savunma (Humaniratarian Defense Abroad, HDA) adlı, ABD merkezli bazı ‘savaş vakıflarıyla desteklemektedir.”

Masamda Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Polis Akademisi Başkanlığı’nca Haziran 2017’de hazırlanan “PKK’nın Bölgesel Terör Ağı Yapılanması” başlıklı 57 sayfadan oluşan rapor duruyor. Daha önce okumuştum ve bir kez daha göz attım. 31’inci sayfada yapılan tespit önemli: “ABD, YPG’nin hava kuvvetleri, YPG ise ABD’nin kara kuvvetleri haline geldi.”

Bugün İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine “PKK/YPG’ye destek verdikleri için hayır” diyen iktidarın NATO’nun “ağabeyi” ABD’yle ilişkileri “normalleştirmek” istemesi bir çelişki değil mi?

Önümdeki rapora bir kez daha bakıyorum:

“Türkiye’nin Batılı müttefikleri ise DEAŞ terör örgütüyle mücadele için ‘seküler’ ama bir başka terör örgütü olan PKK’nın bölgesel terör ağını desteklemektedir. Batılı başkentler, ‘demokratik özerklik’ ve ‘Rojava devrimi’ adına PKK’ya siyasi, askeri, diplomatik, ekonomik ve insani sermaye yardımı yapmaktadır. (Sayfa 45)”

O başkentler... Paris, Londra, Berlin, Brüksel, Roma... Karşımızda terör örgütüne destek veren “Batı medeniyeti” var! Bir taraftan da o medeniyetin üyesi olmak için çabalıyoruz!

Rapora devam edelim...

İki vakıf üzerinden kurulan ilişki


Uluslararası Özgürlüğün Evlatları (SOLI) ve Yurtdışında İnsancıl Savunma adlı ABD merkezli vakıflara bakın:

Bu iki ‘vakıf’ da PKK’nın Suriye kolu YPG’yi Suriye’de desteklemektedir. HDA bir YPG komutanı için sahadan elde edilen istihbaratın nasıl daha iyi kullanılabileceği ve online sosyal medya platform analiziyle nasıl birleştirilebileceğine dair bir araştırma raporu hazırladı... HDA ayrıca Kürt gruplara operasyonel güvenliklerini nasıl sağlayacaklarını öğretti. Örneğin, DEAŞ topraklarında bulunan Kürt casuslara ve gözlemcilere raporlarını Facebook aracılığıyla göndermemelerini söyleyen HDA idi. Bunun yerine olarak Telegram, SureSpot ve diğer ileri şifreleme yöntemlerini kullanan araçların kullanımını onlara öğretti. HDA, Kürt gruplara istihbarat toplamak veya güvenli bir savaş karakolu edinmek için kullanabilecekleri aplikasyonları gösterdi.

Yerel ve HDA’nın sağladığı maddi kaynakların yetersiz kaldığı durumlarda ise, HDA yerel [yine muhtemelen Kürt] gruplara ve komutanlara Kickstarter ve GoFundMe gibi kitle fonlaması websitelerinin kullanımını öğretti.

Avrupa ülkelerinin PKK’nın bölgede terör ağı yapılanmasına tepkisi ABD yönetimlerinin politikalarıyla farklılık göstermedi. PKK’nın kolları Avrupa’da da zaten yıllardır operasyonel haldeydi ancak son dönemde çok daha faal hale geldiler.

Örneğin, PYD’nin Avrupa’da bürolar açmasına, eylemleri için para toplamasına, açık bir biçimde propaganda yapmasına ve Suriye’de savaşacak yabancı militan toplamasına izin verildi. İngiltere Lordlar Kamarası’nın üyesi Raymond Joliffee, Hollandalı Jan Best de Vries isimli bir profesör, Occupy Wall Street kurucusu David Graeber, PKK ve bölge yapılanmasına övgüler yağdıran Batılılardan yalnızca bazılarıydı.”

Bu raporu okuduktan sonra dün yapılan bir açıklamaya aklım takıldı.

Provokatif uyarı


ABD Büyükelçiliği, CHP’nin 21 Mayıs Cumartesi günü İstanbul Maltepe’de yapacağı miting nedeniyle dün internet sitesinde, Türkiye’deki vatandaşlarına yönelik uyarıda bulundu. Büyükelçiliğin uyarısında şunlar kaydedildi:

“21 Mayıs Cumartesi günü İstanbul Maltepe’de CHP’nin miting düzenlemesi planlanıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü önlem aldı. Geçmiş protestolarda tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve öldürücü olmayan mermiler kullanıldı. Bu mitingde de benzer önlemlerin alınması kuvvetle muhtemeldir. Öngörülemez olabileceği ve şiddete dönüşebileceği için gösterilerden ve protestolardan kaçının.”

Bu provokatif “uyarıyla” ilgili ABD’den bir bilgi veya istihbarat istendi mi? Ya da büyükelçi çağrıldı mı?