Soru: Kendinizi siyasi görüşünüz açısından nasıl tanımlarsınız?

Cevap: Muhafazakar yüzde 27.5, milliyetçi 19.9, Kemalist 19.2, siyasal İslamcı yüzde 9...

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Grubu ile Global Akademi ortaklığında geliştirilen “Türkiye Eğilimleri Araştırması”nın 2021 yılı saha çalışmaları 23 Ekim-5 Kasım 2021 tarihleri arasında Akademetre Araştırma ve Stratejik Planlama tarafından gerçekleştirildi. Araştırmanın ekonomi, korona, mülteciler bölümüyle ilgili ayrıntılar kamuoyuna yansıdı: “... Türkiye temsiliyetine sahip 26 ilde yaşayan 18 yaş üzeri bin kişiyle yapılan görüşmelere dayanan çalışmaya göre; Türkiye’de halkın ana gündem maddesi ‘ekonomik sorunlar’. Geçtiğimiz yıla göre oranını üçe katlayan ‘mülteci sorunu’ ikinci sıraya yerleşirken, ‘Koronavirüs salgını’ üçüncü sırada yer aldı.”

Ancak...

Kamuoyunun tartışmadığı, medyanın üzerine gitmediği bir bölüm var!

O da şu:

Geçen yıla göre kendisine ‘sosyal demokrat’ diyenlerin oranı yüzde 13.9’dan yüzde 8.3’e düşmüş. Buna karşılık kendisini ‘Kemalist’ olarak tanımlayanlar yüzde 10.3’ten yüzde 19.9’a yükselmiş! Bir not daha: Kendisini ‘Milliyetçi’ veya ‘Kemalist’ olarak tanımlayanlar 18-20 yaş arasında.

Yani... 2020 yılından 2021’e kadar geçen sürede ‘Kemalistim’ diyenler yüzde 9.6 artmış! Bu rakam önemli. Çünkü... 19 yıllık AKP iktidarı döneminde ‘vesayet rejimi’nin adı liberaller, ayrılıkçılar, cemaatseverler ve siyasal İslamcılar tarafından ‘Kemalizm’ diye tanımlanıyordu. TSK’nın yetişmiş kurmay kadrosundan Cumhuriyet’in aydınlarına, Atatürk’ü savunan medyasından siyasetçisine herkes hedefteydi. ‘Ya Silivri ya ölüm ya da işsizlikle’ tehdit edilen kesimin adıydı. Bugünse, her türlü saldırıya, eleştiriye veya yok sayılmaya rağmen büyüyen fikrin adı Kemalizm... Araştırmanın bir boyutu daha var.

‘Siyasal İslam’ eridi


Kendini ‘muhafazakar’ veya ‘siyasal İslamcı’ olarak tanımlayanlar özellikle 41-55 yaş arasında. Yani... AKP iktidar olduğunda 22-36 yaş arasında olan kitle. ‘Muhafazakar’ veya ‘siyasal İslamcı’ olduğunu belirtenlerin toplamında yıllar içinde yaşanan değişime baktığımızda, en yüksek oranı yakaladığı 2017’de yüzde 47.4 olarak kaydedilirken; geçen yıl yüzde 34.6’ya kadar düştü. Bu yıl ise az bir yükselişle, yüzde 36.5 görüyoruz.

Peki... 2016’dan 2021’e kadar geçen beş yılda kendisini ‘dindar, siyasal İslamcı ve muhafazakar’ gören kesimin toplam oyu ne oldu?

2016’da 43.6... 2017’de 47.4... 2018’de 44.4... 2019’da 46.2... 2020’de 34.6... 2021’de 36.5... Beş yılda yüzde 7’lik bir erime var!

Çarpıcı nokta şu: En son yapılan genel seçimlerde (24 Haziran 2018) AKP’nin aldığı oy yüzde 42.56... Saadet Partisi’nin aldığı oy yüzde 1.35, İslamcı HÜDA-PAR da yüzde 0.32... Muhafazakar/dindar/siyasal İslamcı seçmenin oy oranı yüzde 44.23.

Kadir Has’ın araştırmasına göre; 2018’de “Muhafazakar/dindar/siyasal İslamcı” seçmenin yüzdesi 44.4! Üç yıldaki erime oranı ise 7.9...

Şu notu da eklemekte fayda var: 2018’de kendisini ‘siyasal İslamcı’ diye tanımlayanların oranı yüzde 30.9 iken 2021’de yüzde 9’a düşmüş. Bu da bize bugün yaşanan ekonomik sorunların, hayat pahalılığın yarattığı sonucu gösteriyor.

Bu sonuçlardan ne gibi dersler çıkarmalıyız?

Ergenekon ve Kabataş yalancıları


Türkiye, üç gündür Odatv’nin ortaya çıkardığı Beşiktaş’ta bulunan ve Türkiye’nin en köklü liselerinden birisi olan Kabataş Erkek Lisesi’nde bir grup öğrencinin Atatürk’e hakaret ve küfrederek, posterini bıçakla değiştiği görüntüleri konuşuyor. Okulun yatakhanesinde öğrencilerden M.B. elindeki kesici alet ile “Sol ve Atatürk” dedikten sonra Atatürk posterine zarar vermeye başladığı yanındaki arkadaşlarından M.A.U’nun da kahkahalar attığı görüldü.

Videoda öğrencinin, “Zaten çocuğu da yok, acımıyorum. En az 3 çocuk” dedikten sonra küfrettiği duyuldu.

Ancak...

Bu görüntülere ne iktidardan ne de liberallerden ne de AKP’den kopan ve bugün ‘muhalif’ görünenlerden ses gelmedi.

Aynı Ayasofya’da Atatürk’e ‘lanet okunduktan’ sonraki gibi sessizliğe büründüler!

Ya liberallere ne demeli? Kabataş yalanını yaklaşık 50 gazeteci ‘görüntüleri izlemiş’ gibi yazmıştı. Utanmak yok! Olmayan bir ‘Ergenekon’ üzerinden Cumhuriyet’in dibine dinamit döşemişlerdi! Bunların önemli bir kesimi de bugün Erdoğan karşıtı ve sözde muhalifler tarafından el üstünde tutuluyor! Hem de “Biz o gün haklıydık” diye de konuşabiliyorlar.

Unuttukları ise şu:

Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nın en çetin anlarında, Jean-Jacques Rousseau’nun Toplumsal Sözleşme eserinde yazan “Egemenlik gücü basit ve tektir. Bu gücü bölmek, yok etmektir” satırının yanına “mühimdir” notunu koyan lider! (Atatürk/KurucuFelsefenin Evrimi/Prof. Zafer Toprak/Türkiye İş Bankası Yayınları)