Önümde CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi’nin “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” çalışmasında uzlaştıkları mutabakat metni duruyor.

28 Şubat 2022’de açıklanan metinde “Cumhurbaşkanı adayı” tarif ediliyor:

“... Cumhurbaşkanı ile Meclis’in görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 7 yıl olarak düzenlenecektir.

“... Cumhurbaşkanı’nın hem toplumun farklı kesimleri hem de Meclis’teki partiler karşısındaki tarafsızlığını tam anlamıyla sağlayabilmek için yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralı benimsenecektir.

“... Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren Cumhurbaşkanı aktif siyasette görev alamayacaktır.”

Şimdi bu metin üzerinden okuma yaparsak -ki mutabakat metni-:

2023 seçimlerinde aday olacak kişi yalnızca bir dönem için seçilecek. Görevi sona erdikten sonra da aktif siyasette yer almayacak.

Peki durum bu kadar açıkken...

Akıl yürütelim:

Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş veya Meral Akşener’den biri aday gösterilir/seçilirse ve bu anlaşmaya uyarsa, görev süreleri bittikten sonra siyaseti bırakmaları gerekmiyor mu? Peki bu üç isim de siyaseti bırakmak ister mi?

Akıl yürütelim:

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa, parti kimliğini bıraktıktan sonra yedi yıl görevini yapacak ve 81 yaşına geldiğinde de siyaseti bırakacak. Sizce bırakmaz mı?

Akıl yürütelim:

Bu bilgiler ışığında “Altılı Masa”nın kendi içinden aday gösterebileceği isim kim? Kılıçdaroğlu!

SORU ŞU: Mutabakat ortadayken, bu tartışma neden ve kimler tarafından çıkarılıyor?


Kararsızlık ve yıpranma


Bir soru daha: İsim “aday yıpranmasın” diye mi yoksa “kararsızlıktan” dolayı mı açıklanmıyor? Evet... Medya gücü iktidarın elinde, devletin aygıtları her şeyi kontrol edebilecek durumda ve bu yüzden erken açıklanan aday “yıpranabilir”... Seçime bir yıl kaldığını unutmayalım ve “yıpranma” kelimesini bir kenara koyalım.

Üç ay önce...

Geçen mart ayında İYİ Parti lideri Meral Akşener, FOX TV’de şu cümleleri kurdu:

“Hem Meclis’i alacağız hem de Cumhurbaşkanlığı’nı alacağız. Ama hatalı bir düşünceye girilmesin. Biz Cumhurbaşkanlığı’na yeni bir Sayın Erdoğan seçmeyeceğiz. Yani Almanya, Finlandiya cumhurbaşkanı gibi adını bile bilmediğiniz derleyici toparlayıcı... Bu ülkede herkesin Cumhurbaşkanı olacak bir kişiyi aday göstereceğiz.”

Masanın dışında bir aday, adını bile bilmediğimiz aday! Bu cümleler “kararsızlıktan” olduğunu anlatıyor bize. Ancak... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu adaylığı konusunda net ifadeleri kamuoyuyla paylaştı. Adını biliyoruz, yeni bir Erdoğan olmayacağından herkes emin! Yine de “kararsızlık” var.

Yeni anketler ve şapkadaki tavşan


O zaman masanın dışında bir adayın gösterilme ihtimalini de konuşalım.

Mutabakat metninde ne denildi:

2023 seçimlerinde aday olacak kişi yalnızca bir dönem için seçilecek. Görevi sona erdikten sonra da aktif siyasette yer almayacak.

“Altılı Masa”nın muhafazakâr kanadında “AKP’den oy alacak ve kararsız AKP’lileri etkileyecek” dışarıdan bir isim olması gerektiği konuşulanlar arasında.

“Altılı Masa”nın CHP kanadında Kılıçdaroğlu aday. Ancak... Önlerine konulacak kamuoyu araştırmalarına göre de harita çizilebilir. Bu nedenden dolayı CHP lideri üzerinden başlatılan “mezhep” tartışmasını yabana atmayın. Çünkü... Bu tartışma iktidar cenahından değil muhalefet kanadından yapılan açıklamalarla başladı ve yeni yapılacak anket çalışmalarında da “mezhep” konusunun etkili olmasını isteyenler olabilir.

SONUÇ: Ekonominin bu kadar kötü olduğu bir ortamda iktidara gelmek isteyenlerin yapacağı tek çalışma: Kısa-orta-uzun vadede çözüm yollarını net bir şekilde anlatmak. Bunun için de adayın açıklanması ve programın ortaya konulması gerekiyor. Şapkadan TAVŞAN çıkarmaya gerek yok!