HOLLANDA MI SERBEST PİYASACI TÜRKİYE Mİ?


Yok Kemal Sunal’ın Füsün Demirel’le oynadığı “Kiracı” filminden (1987) bahsetmeyeceğim. Yine de tekrar izlemekte fayda var.

Bugün AKP’nin “halktan nasıl koptuğunu” anlatacağım!

Jan Tinbergen...

Hollandalı ekonomist. 1920’li yıllarda Sosyalist Gençlik Örgütü’ne, sonra da Sosyal Demokrat Parti’ye katıldı. Üniversitede fizik okudu. Doktorasını “ekonomi” üzerine yaptı ve çalışmalarını bu yöne kaydırdı. “Sosyal adalet” ve “kalkınma planları” üzerinde çalıştı. “Gelir dağılımının adaletli olması gerektiği” yönünde çalışmalar yaptı. 1945’te “Hollanda Merkezi Planlama Bürosu”nu kurdu.... Unutulmuştur: Tinbergen, Türkiye’de Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluşunda da aktif görev aldı.  Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı Hasan Ersel 29 Mart 2008’de Referans Gazetesi’nde Tinbergen’le ilgili şu bilgileri verdi:

“... (Demokrat Parti döneminde ekonomi kötüye giderken) 1959’da dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, OECD’nin aracılığıyla Paris’te ünlü Hollandalı iktisatçı Jan Tinbergen ile görüştü ve kendisini işleri yoluna koyması, Türkiye’de iktisat politikasının planlı bir biçimde yapılmasını sağlayacak bir yapı oluşturması için davet etti. Tinbergen de kabul etti. Ancak bir süre sonra 27 Mayıs 1960 darbesi oldu. Demokrasiye son derece bağlı, sosyal-demokrat eğilimli Tinbergen bunun üzerine görevinden istifa etmek istedi. Ancak kendisine derhal seçimlere gidileceği yönünde, anladığım kadarıyla çok yönden söz verilince kaldı.”

Ve bir not daha: Tinbergen, 1969 yılında Ragner Frisch’le birlikte “dinamik modelleri geliştirerek ekonomik analizlere uygulayan” çalışmalarıyla Nobel Ekonomi Ödülü’nü aldı.

Neden Jan Tinbergen’i anlattım? Ekonomide “planlamanın” ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmak için.

Devam edelim...

Devlet, sendikalarla da görüşüyor


Şu bir gerçek: Bugün Hollanda ekonomisi çok gelişmiş bir serbest piyasa ekonomisi. Devletin ekonomideki ana etkisi, daha çok düzenlemeler ve vergilendirme kapsamında. Devlet kapsamlı, yapısal ve düzenleyici reformlar ile sıkı ve istikrarlı bir ekonomi politikasını birlikte uygulamakta.

Ancak...

Devlet kurumları, ekonomik ve sosyal politikaları belirlerken, ekonomiyle ilgili kurumlarla yakın işbirliği içerisinde çalışmaktadır. Çalışma modelinin adı da ‘Polder Modeli’. Yani, denizden kazanılmış arazi! Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin 2019 Hollanda raporunda şu tespitler var:

“Politikalar belirlenirken, bağımsız bir kuruluş olan ‘Hollanda Merkezi Planlama Bürosu’nun bilimsel görüş ve verileri de göz önüne alınmaktadır. Polder modeli, 1982 yılında işveren dernekleri, sendikalar ve devletin birlikte, ekonominin yeniden canlandırılması için, daha kısa çalışma saatleri ve daha düşük ücretler uygulanması yoluyla daha fazla kişi istihdam etmek yönünde ortak karar aldığında başlamıştır. Bu süreçte önemli rolü olan kuruluşlardan biri, Jan Tinbergen tarafından 1945 yılında kurulmuş olan ‘Hollanda Merkezi Planlama Bürosu’dur. Jan Tinbergen, geliştirdiği makroekonomik model nedeniyle, 1959 yılında Nobel ödülünü kazanmış, bir ekonomisttir. Modeli önce Hollanda’da, II. Dünya Savaşı sonrasında da Hollanda ve İngiltere’de uygulanmıştır.”

Şimdi gelelim Hollanda’da kira artışlarına karşı alınan önlemlere.

Erbakan’ın öğrencisi ne dedi?


Tarih 11 Mart 2022...

Hollanda’da koalisyonda yer alan Hristiyan Demokratik Temyiz (CDA) partisinin Konut ve Mekansal Planlama Bakanı Hugo de Jonge şu tespiti yaptı:

“...Konut sıkıntısı çok büyük, çok büyük. Ve evler pahalı, düşük veya orta gelirli insanlar artık çok sık dışlanıyor. Yaşamayı güçlerin serbest oyununa bırakırsak, en uygun olanın yasası uygulanır ve insanlar sıkışıp kalır. Bir yer, temel bir haktır, ancak son yıllarda birçok insan için erişilemez bir ayrıcalık haline gelmiştir. Bu geniş konut ve inşaat gündemi bunu değiştirmelidir.”

Tarih 19 Mayıs 2022...

Bakan Jonge daha fazla insanın uygun fiyatlı konut bulmasına yardımcı olma planlarını açıkladı:

Orta gelirli insanlar şimdi iki tabure arasında kalıyor ve düşük gelirli insanlar bazen kirayı ödedikten sonra yaşamak için çok az şey kalıyor. Bu nedenle daha uygun fiyatlı konutlar yapılmalı ve kiralama sektörü düzenlenmelidir. Kiracılar ve alıcılar daha iyi korunur.

Birçok insan uygun fiyatlı bir ev bulamıyor veya çok yüksek konut maliyetlerine sahip. Bu da insanların geçimini etkiliyor. Bu nedenle sosyal kesimde, ama kesinlikle orta kesimde de daha uygun fiyatlı evler yapılmalı. İşte bu yüzden orta piyasa kirasını düzenliyoruz, kiracılar ve alıcılar yakında daha iyi korunacaklar.

Orta gelirliler için kiralık konutları daha uygun hale getirmek için orta kira segmentinde başlangıç ​​kiraları düzenlenmektedir. Sonuç olarak, şu anda ücretsiz kiralama sektöründe olan bazı evler, düzenlenmiş orta piyasa kirası kapsamına girecek. Ev değerleme sistemi (puan sistemi) yakında kirayı belirleyecek, böylece kiracı evin kalitesine uygun adil bir fiyat ödeyecektir. Düzenlemenin kesin üst sınırı henüz belirlenmedi, ancak 1.000 ile 1.250 avro arasında olacak.”

Peki... Türkiye artan kiralar karşısında ne yapıyor? İktidara yakın bir gazetenin kulis haberinden öğreniyoruz: “... AKP Genel Merkezi bünyesinde, Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş başkanlığında oluşturulan seçim stratejisi ekibinin son toplantısında ekonomiyle ilgili konular gündeme geldi. Toplantıda, kontrol altına alınmak istenen fahiş kira fiyatlarıyla ilgili ‘Kiralara müdahale serbest piyasaya aykırı’ yorumu yapıldı.”

Serbest piyasanın merkezlerinden Hollanda dahi “sosyal adalet” ve “kamu müdahalesi” derken... Bir bakanı, “Yaşamayı güçlerin serbest oyununa bırakırsak, en uygun olanın yasası uygulanır ve insanlar sıkışıp kalır” açıklaması yapmışken... Erbakan’ın öğrencisi Numan Kurtulmuş hâlâ ‘piyasayı’ düşünüyor! AKP Genel Merkezi’ne karşılık “Beştepe/Külliye” ne diyor? Yakında öğreniriz!

Yarın yazalım: Erbakan’ın arkadaşları neden savruldu?