“Gölge Ordu” kitabı üzerinden salı günü yayımlanan yazım üzerine SADAT’ın kurucularından Ersan Ergür telefonuma mesaj attı ve ben de kendisini aradım.Yazılmamak ya da yazmak kaydıyla konuştuklarımız oldu... Kitabı okumadığını ama yazılanların gerçek olmadığını iddia etti. Ergür’le yaptığım görüşmeyi de ‘cevap hakkı’ olarak sizinle paylaşıyorum.

- Merhaba Ersan Bey... Mesajınızda “Ama SADAT için yazdığınız makale imaj açısından tamamen yanlış...” demişsiniz.

Kitabı okuyacağım, notlarımı alacağım. Tamamen yalan iftira.

- Ama okumadan söylüyorsunuz.

Kitapta SADAT’ın eğitim kampları ortaya çıktı deniyor. Bu yalan. İnsan kendisini bilir.

- Nedir bu fotoğraflar?

SADAT ne diyor, “Biz İslam ülkelerinde, talep gelmesi halinde, resmi olan ordusuna, polis teşkilatına talep gelmesi halinde eğitim veririz” diyor. Problem nedir burada? Siz gazetecisiniz. Ulaşlı ve Tokat’taki kamplarla ilgili kitabı yazanların kaynağı elinde fotoğrafın olmadığını söylüyor. Ki mahkemece de böyle bir kamp olmadığı karara bağlandı. O resimlerin hepsi yurtdışından.

- Kenya, Sudan diyorum zaten...

Kusura bakmayın. Siz demişsiniz ama yazınızdaki algı tamamıyla SADAT’ın Türkiye içerisinde eğitimde bulunduğuna yönelik. Türkiye’de hiçbir kuruluş eğitim veremez. Bunu sadece Türk Silahlı Kuvvetleri yapar. SADAT’ın tüzüğünde bu yok! Onaylanmaz ki.

- SADAT’la ilgili neden böyle bir algı var sizce? Kitaptan daha önce başladı bu tartışmalar...

Birleşmiş Milletler raporu var. Raporda, Wagner’den, Blackwater’dan bahsediyor, resimler koyuyor. Aynı raporun içerisinde sadece bir A4’ün paragrafını geçmeyecek şekilde SADAT için de; “Terörist faaliyetler yaptığına dair iddialar vardır” deniyor. Tek bir resim yok, belge yok. Batı’nın birçok şirketi Afrika’da çok şirketi var! Yemen’de Türk büyükelçiliğini yabancılar koruyor. Acı değil mi? Suudi Arabistan’da eğitim veriyor ABD! Kontrol ediyor o ülkeleri! Bir Türk şirketi çıkmış ve İslam ülkelerinde eğitim vermek istiyor. Pazarın içinde çalışıyorsunuz. SADAT’la ilgili yapılan her şey internet sitesinde yer alıyor. Türkiye’de kesinlikle faaliyetimiz yoktur. Zaten suç olur!

NOT: Evet... Ersin Eroğlu-Caner Taşpınar’ın kaleme aldığı “Gölge Ordu” kitabı tartışılmaya devam edecek gibi. Bu arada dün SADAT eğitmeni emekli Binbaşı Önder Akgün’le yaptığım görüşmeden sonra Akgün bana, Ergenekon-Balyoz süreçlerinde FETÖ kumpasına uğrayan subayların ailelerin kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla oluşturduğu “Vardiya Bizde” platformuna ilk destek veren isimlerden olduğunu kaydetti. Bazı fotoğraflar gönderdi.

Wikileaks belgelerine bakın


Peki... SADAT’la ilgili tartışmalarda Blackwater isimli şirketin adı neden geçiyor? Çünkü... Geçmişi ‘karanlık ve kirli’ olan ABD merkezli bir ‘özel ordu’! 1997’de Amerikan Deniz Kuvvetleri bünyesindeki özel birliklerde görev yapmış Erik Prince tarafından kuruldu. Dışişleri Bakanlığı personelini Irak’ta korumak amacıyla ABD hükümeti tarafından 2004’te kiralandı. ABD’de bu ‘orduya’ karşı çıkanlar tarafından 16 Eylül 2007’de Irak’ta 17 sivilin çalışanları tarafından kasten öldürülmesiyle suçlandı. Bu arada adli süreç başladı! Blackwater için çalışan 4 eski paralı asker, 2008’de “kasten adam öldürmek” gibi çeşitli suçlamalarla hakim karşısına çıktı. Şirket adını değiştirmek zorunda kaldı ve “Academi”ye dönüştü.

Unutuldu, hatırlatalım...

Bu dönemde Julian Assange’ın başında bulunduğu Wikileaks’te yayımlanan bir sızıntı dikkat çekti. Wikileaks’in 2010’daki en çok dikkati çeken ifşaları arasında, ABD askerlerinin, güvenlik şirketi Blackwater çalışanlarının Irak’ta bir araca ateş açarak bir babayı öldürüp eşi ve kızını yaraladığını izlediği iddiası yer almıştı. (WikiLeaks’in 1 Ocak 2004-31 Aralık 2009 arasındaki dönemi kapsayan 400 bin sızıntıyı tekrar tekrar okumakta fayda var.)

Peki... Blackwater ya da Academi’nin 2010’lardan sonraki müşterisi kim? Şirketin sahibi Erik Prince’in 2011’de Irak’tan sonra Birleşik Arap Emirlikleri’yle sağlam ilişki kurduğu özellikle iktidar medyasında vurgulandı.

AA, TRT’de yayımlanan haberlere göre:

Prince’in yönettiği Reflex Responses şirketi, Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayid en-Nahyan için eski Amerikan deniz komandolarından oluşan 800 kişilik bir güvenlik gücü kurdu. Bu silahlı gücün o dönem BAE Veliaht Prensi’ne maliyeti 529 milyon dolar olarak açıklandı.

Bitmedi...

Yeni savaşların gizli yüzü


1992 yılına gidelim...

Pentagon’un başındaki isim Dick Cheney, Brown and Root adlı şirkete potansiyel savaş bölgelerinde özel şirketlerin Amerikan birliklerine nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda bir rapor hazırlaması için 3.9 milyon dolar ödemişti.

Birleşmiş Milletler paralı asker uzmanı Anton Katz da dünya genelindeki paralı asker cirosunun yaklaşık 360 milyar doları geçtiğini açıklamıştı. Dünyada paralı asker için en fazla para harcayan ABD, her yıl paralı asker çalıştıran şirketlere 138 milyar dolar veriyor. ABD’nin yalnızca 2012’de Irak ve Afganistan’da çalıştırdığı paralı askerler için 44 milyar dolar verdiği ortaya çıkmıştı.

Yani... Kiralık ordular ya da şirketler her ülkede tartışılıyor ve tartışılacak. Bu yüzden de kim, ne iş yapıyorsa şeffaf ve açık olmalı! Bu arada bir film önerim de var: Kod Adı: Angel/Angel Has Fallen (Melek Düştü) filmini izleyin ve ‘özel orduların’ rolünü gözlemleyin!